Önemli olan yürüdüğün yolun yanlış olması değil ki azizim.
Önemli olan o yolda sana eşlik edecek doğru kişilerin olmasıdır.
O zaman yolun eninde sonunda doğru tarafa sapacaktır.
Sevim hanım artık ne yapacağını gerçekten bilmiyor. Kızını nasıl zapt edeceğini, onu abisinden -abisine olan o zehirli sevgiden- nasıl ayıracağını gerçekten bilmiyor. Cansu'nun abisine olan bu aşırı sevgisi ve özlemi çocuklarının ikisininde hayatına kötü bir etki bırakıyor. Ve bunu nasıl aşacaklarını gerçekten bilmiyor Sevim hanım. Dolu gözleri ve otuz dokuz derece ateşiyle abisini sayıklayan kızına kilitlendi. Abisi gittiği günün sabahında hastalanmıştı. Bu ilk değildi ve son da olmayacağını biliyordu Sevim hanım.
Oğlu Ayaz okulla ilgili bir yarışmaya katıldığı için birkaç günlük başka bir şehre gitmişti. Oğlu akıllı bir çocuktu ve bazen okul onu bilgi yarışmalarına gönderirdi. Ve Ayaz'ın gitti her seferinde kızı hep hasta oluyor. İlk kez böyle bir şey olduğunda çok üstünde durmadılar. Çocuk deyip geçtiler. Lakin bu, Ayaz ne zaman başka bir yere gitse hep olmaya başladı ve artık herkesi korkutuyor. Cansu'nun abisine bu kadar düşkün olması onları tanıyan herkesi dehşete düşürüyor artık. İşin garibi Ayaz da ya hastalanıyor ya da geri dönene kadar huzursuz oluyor. Ne derslerine odaklana biliyor, ne gittiği şehirde keyif alabiliyor, ne de bir an olsun yüzü gülüyor.
Şimdiye kadar uzun vadeli hiç ayrı kalmadılar. Lakin bu sefer Ayaz iki gün daha orada kalmak zorunda bu da onların bir birinden ayrı kaldığı dört gün eder ve en uzun ayrı kaldıkları an bu an.
"Yenge nolur iyleştir onu. Hastaneye götürelim. Doktorlar bir şey yapsın. Kardeşim iyi değil." Eteğine yapışan Cemre'ye kaydı bakışları. İç çeken Sevim hanım ne diyeceğini bilemedi ağlamaktan gözleri şişip kızaran kıza. Cansu'nun bu hali Cemre'yi perişan etmişti. Üç çocuğunun üçü de şuan çok kötü durumda ve Sevim hanım böyle anlarda bir şey yapamamaktan nefret ediyor.
Cemre'nin saçlarını okşadı. "Onlar bir şey yapamaz ki canımın içi. Sende biliyorsun. O abisini istiyor." Evet, bu doğru. Doktorlar onu iyileştiremiyor çünkü bu hastalık psikolojik. Garip değil mi?
Bir çocuğun abisine bu kadar bağlı olması çok garip.
Çoğu kez korkuyor Sevim hanım, onların arasındaki bu şey -bu bağ- ya büyüdüklerinde de devam ederse diye? Şimdi çocuk deyip geçiştiriyor ama büyüdüklerinde nasıl olacak? Bu güzel ama aynı zamanda da korkunç olan şey geçecek mi?
"Abi..." Küçük kızı yine sayıklamaya başlamıştı.
"Burada böyle durup bakarak onu iyileştiremezsiniz." Cahit bey bir elini eşinin diğerini de yeğeninin küçük omzuna koydu. Üçü de Cahit beyin dediğini gayette biliyor ama kabul edemiyorlar.
Tabii Yiğit ve ailesi yoktu o zamanlar. Bu hadise onların bu mahalleye taşınmalarından bir ay önce yaşanmıştı. Yiğit geldikten sonra da çok bir şey olmamıştı ama bazı şeyler değişmeye başlamıştı. Mesela o geldikten sonra Ayaz oğlan kardeşini ona emanet edip gidebiliyordu. Gözü arkada kalmıyordu. Ayaz gidince Cansu hastalandığı zaman Yiğit bir şekilde onu iyi edebiliyordu, neredeyse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİZİM HİKAYEMİZ
ActionGerçeğin peşinde koşarken yalanların esiri oluruz. Koşarken ayağımıza dolanan, Bir sarmaşık misali bizi boğan, O yalanların varlığını sorgularız. Geriye dönüp baktığımızda ise yalanlarla bezenmiş bir gerçekle karşılaşırız. Yolum, yalanlara bezenmiş...