2.BÖLÜM - GEÇMİŞİN İZLERİ (Düzenlendi)

66 8 0
                                    
















*Geçmiş*






Herkes geçmişi değiştirmek ister. Yaptığı kötülükleri, iyilikleri ve ya yapmadığı iyilikleri, kötülükleri. Ama mutlaka bir şeyleri değiştirmek ister, değil mi? Çünkü biz insanız, çünkü biz hata yaparız. Çünkü biz aklımızla, kalbimizle değil de daha çok nefsimizle hareket ederiz ve bu yüzdende geçmişte değiştirmek istediğimiz çok şeyimiz var. Yaşanmışlıklar var. Yaşanmamışlıklar var. Ama ben herkesin aksine geçmişimi değil geleceğimi değiştirmek isterdim. Şimdi gittiğim yere hiçbir zaman gitmemeyi dilerdim. Oraya gitmektense ölmeyi yeğlerdim. Ne bileyim yolda kaza geçirmeyi dilerdim ama bir şey olsaydı da ben oraya gitmeseydim keşke diye dilerdim. Ama hiçbir şey hiçbir zaman bizim isteklerimizle olmadığı için ben bugün o kahrolası yere gidiyorum. Hiçbir şeyden habersiz. Olacaklardan habersiz. Yaşanacaklardan habersiz, yaşatacaklarımdan habersiz.

Ben ruhumu bırakacağım yere kendi ayaklarımla gidiyorum!

Bize gelen mesajın ardından hiç düşünmeden verilen adrese gidiyoruz. Şuan takside telaş ve korku dolu bir halde gideceğimiz yerde neler olacağını düşünüyorum. Abime birşey mi oldu? O iyi mi, kötü mü? Ne halde bilmiyoruz. Ama bildiğim daha doğrusu hissettiğim bir şey var o da hiç iyi şeyler olmayacağı. Hissediyorum çünkü tam buramda, kalbimde abime bir şey olduğunu hissediyorum. O hiç iyi değil bunu hissediyorum ve çok korkuyorum.

"Cansu, sakin ol Ayaz abiye kötü bir şey olmaz, olamaz. Lütfen kendine gel." Elimden tutan kuzenime çevirdim korku dolu bakışlarımı.

"Biliyorum Cemre o iyi değil. Bir şey olmuş. Bir şey olmuş abime, benim canımın diğer yarısına birşey olmuş." Gözlerimden akan yaşın haddi hesabı yoktu. O lanet mesaj geldiğinden beri ağlamadan duramıyorum. Bu elimde olan bir şey değil. Ben sildikçe gözyaşlarım akmaya devam ediyor.

"Dediğiniz yer burası kızım ama burası olduğundan emin misiniz? Çok ıssız bir yer." Taksici amcanın söylediklerinden sonra kafamı kaldırıp geldiğimiz yere baktım. Hava yavaş yavaş kararmaya başlıyor ve burası gerçektende şehirden uzak tenha bir yer.

"Evet amca burası... getirdiğiniz için teşekkür ederiz." Ücreti ödeyen Cemre'yi beklemeden hemen kapıyı açarak indim ve karşımdaki yere baktım. Bina gibi bir yerdi galiba bilmiyorum. Üç katlı boş ve eski bir binaydı. Ve binadan da anlaşıldığı gibi burada kimse yaşamıyor. Tam bir adım atacağım sırada yine telefonuma bir mesaj geldi ve ben durmak zorunda kaldım. Gelen mesaj sesiyle hemen açıp baktım ve yine bilinmeyen numaradan geldiğini gördüm.

"İçeri girin." Sadece bu yazılmıştı. Ve hiç beklemeden herkimse benden istediği gibi içeri girmek için harekete geçtim.

"Cansu, dur beni de bekle." Koşar adım ilerlediğim için Cemre arkamdan bağırmıştı. Ama duracak zamanım yok, gitmeliyim, ben gitmeliyim çünkü onun bana ihtiyacı var. Canımın diğer yarısının bana ihtiyacı var. Elim istemsiz olarak yine kalbime gittiğinde bu sefer koşmaya başladım. Sanki kalbimi sıkıyorlar. Sanki birisi onu eline almış böyle sıkıp sıkıp bırakıyor.

Binanın yarısı kırık olan kapısından içeri girdiğimde etrafa bakınmaya başladım. Her taraf toz ve kir içindeydi. Dışarıdan binaya benzeyen yer içeriden dışarıya oranla tam farklıydı çünkü içerisi boştu, yani binanın içinde olması gereken hiçbir şey yoktu. Sadece binayı ayakta tutan duvarlar ve arada perde rolünü üstlenmiş bir duvar var. Duvarın bu tarafında koşarak yanıma gelen Cemre ve ben vardık. İki tarafı bölen ve perde gibi ortada duran duvarın ortasındaysa iki insanın geçebileceği kadar yer boştu. Kapı gibi bir yer bırakılmış gibiydi. Kafamızın üzerinde ışık azda olsa yanıyordu. Ve ben fazla zaman kaybetmeden diğer tarafa doğru ilerledim.

BİZİM HİKAYEMİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin