*Geçmiş*
İki yıl sonraİçime derin bir nefes çekip bağırarak karşımda pişkin bir şekilde sırıtan Emre'nin üzerine doğru koştum. Bu sefer onu yere sereceğim. Bu sefer başaracağım, yani umarım. Çünkü tam yarım saattir onu yere sermeye çalışıyorum ama bırak yere sermeyi daha adam bir dizinin üzerine bile çökmemişti.
Sol elimi yumruk yaparak vurmaya çalıştığımda yana kayarak bundan kaçmayı başardı ve bu sefer o bana atak yaptı. Ben solak olduğum için o biraz zorlanıyor ve bu benim avantajım. Burada kimse solak değil, benden başka ve bu yüzden de yaptığım atakların nereden geleceğini hesaplayamıyorlar. Solak olsam da her iki elimi de kullanabiliyorum ve bu bana artı puan kazandırıyor. Buraya geldiğimiz günden beri neredeyse iki yıl kadar zaman geçmişti ve birkaç aya tamamlanacak olan bu iki yılda çok şey öğrenmiştim. Hepsi de Emre'nin sayesinde. Buradaki herkesi yere sermeyi başarmıştım. Sadece Emre'den başka ve umarım şimdi onuda yaparım.
İlk zamanlar çok zorlanmıştım. En zorlandığım zamanlar dövüş eğitimi zamanlarıydı sanırım. Grupta hata yapan çok oluyordu ama benim yaptığım hatalar Emre'nin gözüne gözüne batıyordu ve hemen ceza alıyordum. Ama bu dövüş konusunda kötü olduğum anlamına gelmiyor. Korktuğum kadar kötü değilim. Sadece bazı hareketler beni zorluyor ama onunda üstesinden geliyorum çok şükür. Dediğim gibi herkesi yenmiştim sadece Emre'den başka. Bütün serbest zamanlarımı spor salonunda harcıyorum çünkü. Geri kalmak en nefret ettiğim şeylerden biri ve ben en iyisi olmak için çabalıyorum. Bunda da bana Cemre eşlik ediyor. Her zorlandığımda benimle antrenman yapıyor. Galiba gönüllü dayak yemekten zevk alıyor kendisi.
Çünkü ben her defasında Cemre'yi yere seriyorum.
Ne kadar çalışsamda bazı hareketleri yanlış yapınca Emre de hemen bana ceza veriyor ve bana bahçenin yolları görünüyor. Benim bu halim buradaki herkesin diline dolanmıştı. Murat amcanın bile. Hatta bilakis bu dedikoduyu çıkaran Murat amcanın ta kendisiydi. Beni bahçede koşarken ya da kendi kendime antrenman yaparken gören öğrenciler bizzat yanıma gelip açık açık 'acaba yine ne yaptın?' diye sorarak dalga geçiyorlar benimle. İnanın bana bu çok sinir bozucu bir şey. Artık kendim koşmak istediğimde ya da antrenman yapmak istediğimde bile insanlar bana şüpheyle bakıyor. Tabi bu şartlar altında da kaytarmam mümkün olmuyor. Emre bizzat kendisi beni izliyor. Lanet herif.
Geçen bu zaman diliminde ben çok değişmiştim. Önceleri içimde azıcık bir duygu kırıntısı hissetsemde artık o da yoktu. Sanki abim ölmemiş gibi davranıyorum. Hatta bazı zamanlar -ki bu çok az- gülüp eğleniyorum bile. Neden böyle olduğumu bilmiyorum ama bundan hem memnunum hem değilim. Galiba duygularımı içimde bir yerlere gömdüm ve üzerine öldürdüğüm abimin kanlı toprağından attım. Belki de bu yüzden böyleyim. Bilmiyorum. Bazen benim bu hallerim Cemre'yi korkutuyor çünkü neredeyse hiç ağlamıyorum. Abim öldüğünden beri hiç ağlamadım. Tek bir damla göz yaşı bile dökmedim. Sadece çok ciddi yaralandığımda acıdan dolayı tutamadığım birkaç damla yaş akıyor gözlerimden o kadar.
Galiba değişmeyen tek şey bileğime bağladığım siyah mendildi. Evet, o mendil hala benimle. Ayrılmaz bir parçam haline gelmişti artık. Dediğim gibi nedenini bilmediğim bir sebepten ötürü o mendil bende olduğunda, onu kolumda hissettiğimde kendimi güçlü hissediyorum. Belki de bu yüzden mendilden bir türlü vazgeçemiyorum.
Bu arada okulu da bitirdim ama üniversiteye başvurmadım. Cemre de başvuru yapmadı. İstediğini biliyorum ama ne kadar üstelesemde yapmadı. Bunu benim için yaptığını biliyorum, beni yalnız bırakmamak için. Anne ve babam bu konuda ne kadar bizimle konuşmaya çalışsalarda buna izin vermemiştik. Hatta bu yüzden evde çok büyük bir kavga çıkmıştı. Babam evi inletmişti bizim bu kararımız yüzünden ama dediğim gibi hiçbir işe yaramamıştı çünkü ben kararımdan vazgeçmemiştim. Annemle babam bu son aylarda anca kendilerine gelmiş gibiler. İkisi de kendisini işe vermişdi ama onlarında hala iyileşmediklerini biliyorum. Sadece bunu kendilerini işe vererek kamufle ediyorlar. Bir acıyı başka bir şey yaparak örtüyor, üzerini kapatıyorlar. Unutmak için. Çünkü o yara hala onların içinde ilk günkü gibi taze.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİZİM HİKAYEMİZ
БоевикGerçeğin peşinde koşarken yalanların esiri oluruz. Koşarken ayağımıza dolanan, Bir sarmaşık misali bizi boğan, O yalanların varlığını sorgularız. Geriye dönüp baktığımızda ise yalanlarla bezenmiş bir gerçekle karşılaşırız. Yolum, yalanlara bezenmiş...