8.BÖLÜM - EĞİTİM? (Düzenlendi)

46 7 0
                                    



Herkese selamlar. Nasılsınız bakalım. Ben birazcık kötüyüm. Neden kimse yorum yazmıyor? O kadar mı kötüyüm? Umarım bu bölümden sonra yorum yazmaya başlarsınız. İyi okumalar...











Yaptığım seçimler verdiğim kararları etkiledi.
Oysa ikisi de bana ait değildi.
Bunu anladım... ama şimdi.
Oysa zamanım çok oldu tükeneli.




















Geçirdiği sinir krizinden dolayı birini öldürmek kaç yıldan başlıyor acaba? Zira böyle devam ederse ben birazdan o sinir krizini geçirip birini öldüreceğim de.

"Yanlış... Tekrar dene." Düşen yüzümle birlikte kum torbasını yeniden yumruklamaya başladım. Yemin ederim kollarım kırıldı yahu. Az biraz insaf be adam, az biraz insaf. Kaç saattir antrenman yapıyoruz ve ben hala hangi hareketimin yanlış olduğunu bile bilmeden 'yanlış yapıyorsun' kelimelerini duyuyorum ondan. Bari biraz dinlenseydik. Huysuz!

"Olmuyor." Diye bağırdı sabrı kalmamış gibi. "Sana defalarca söyledim. En iyisini yapmak için kendine güvenmen gerekiyor. Attığın her yumruk içinden gelmeli." Dedi yan taraftan. Tabi orada durup konuşmak kolay. Kolaysa gel kendin yap be. Terden sırılsıklam olmuşum zaten. Yorgunlukta cabası. Ama o bir türlü yakamı bırakmak istemiyor. Sabır dileyerek yeniden yumruk geçirdim kum torbasına. Memnun kalmamış olacak ki, homurdandı. Başıyla kenara çekil işareti yaptı. Bende söylediğini yapıp kenara çekildim. "Böyle vuracaksın." Dedi oldukça tehditkar bir şekilde kum torbasına yumruğunu geçirirken. Kum torbası tek darbesiyle sarsılırken hayranlığımı gizleyememiştim. Yemin ederim bu adam bu iş için doğmuş. Bence bunu kimse inkar edemez. Komiserliği bırakıp boksörlüğe mi başlasa acaba?

Dönüp ciddi bir surat ifadesiyle bana baktığında, "Tekrar dene." Dedi düz bir sesle.

"Tamam." Dedim sadece. Yeniden kum torbasının önüne geçip ardı ardına iki yumruk indirdim ama onunki kadar iyi olmadı. Kendi kendime sinirlendim. Lan benim darbem neden onun darbesi kadar iyi olmuyor! İki saattir boşuna mı uğraşıyorum burada ben.

"Sen benim ne dediğimi dinlemiyor musun!" Diye kükredi birden. Daha çok sinirlendim. Başımı çevirip ters ters ona baktım. Bu huysuz komiser insanı sinir ediyor yahu. "Deniyorum ya." Dedim sertçe. Sanki biz burda oyun oynuyoruz.

Yamuk bir şekilde gülümsedi. "Sen buna yumruk mu diyorsun? Denerken böyle yumruk atıyorsan kim bilir denemeden nasıl yumruk atarsın." Dişlerimi sıktım sinirden. Beni sinirlendirmek için böyle yapmıyorsa bende bir şey bilmiyorum. Tam ağzımı açıp ona dışımdan da hakaretler saymaya hazırlanırken o beni şaşırtacak başka bir şey yaptı. "İzin verir misin?" Dedi bana yaklaşmasını kastederek. Onun bu nazik hareketine şaşırdığım için önce hiçbir tepki veremedim ama sonra pörtlettiğim gözlerimle mal gibi adama bakmaya bir son verip kafamı salladım evet anlamında. Zira dilim şuan kendinde değil. Aldığı cevaptan sonra o da kafasını salladı öylesine. Aramızdaki -bana göre iki adımlık olan- mesafeyi tek adımda kapatarak arkama geçti. İki elimi de kavrayıp beni kendine çekti. Yaptığı bu hareket karşısında afalladım. Ona izin veren benim doğru ama... işte ben buna hazır değildim galiba. Gerginlikten olsa gerek bir anlık ağzının ortasına bir tane yapıştırasım geldi ama son anda kendimi tutmayı başardım.

Nefesimi tutarak bedenimin onun bu ani temasına alışmasını bekledim. Oldukça gerginim ve bunu onun da hissettiğinden eminim. Ona kafa tutarken ve inatlaşırken bile bu kadar gerilmiyorum ben. Yok bedenim onun bu ani temasına alışamadı. Eğer beni bırakmazsa kalp krizinden göçüp gideceğim bu dünyadan.

BİZİM HİKAYEMİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin