Herkese merhaba. Hikayemin sayfalarını çevirmek ister misiniz? Bıraktığım boşlukları doldurmak ister misiniz?
"Hikayemizin sonuna geldik galiba?" Yüzünde küçük bir tebessüm oluştu bunları söylerken. Soru sorar gibi değilde daha çok bildiği bir şeyi teyit etmek ister gibi söylemişti. Yerde oturmamıza rağmen duruşu dik, bakışları keskindi ama hüzün vardı bakarken her zaman huzur bulduğum gözlerinde. Küçük bir titreme vardı boş kalmış ellerinde.
Benimde yüzümde küçük bir tebessüm oluştu. Ilık olmasına rağmen havadaki barut kokusu yüzüme değip geçerken derin bir nefes alıp, verdim. Çektiğim acıya rağmen bunu yüzüme yansıtmamaya çalıştım. Başardım mı bilmiyorum ama o bunu çok iyi başarıyordu. Sonra aniden dudaklarım aralandı. "Hikayemizin sonuna geldik." Dedim kendimden beklemediğim hüzünlü bir sesle. Neden hüzünlü olduğumu bilmiyorum. Oysa uzun zamandır tek istediğim buydu. Sonumun böyle olacağını biliyordum, hissediyordum. Ama şimdi bildiğim o sonu yaşarken garip bir hüzün sarmıştı dört bir tarafımı. Etrafımdaki tüm bağırış çağırışlara, silahtan çıkan kurşun seslerine ve acı feryatlara karşı kapatmıştım kulaklarımı. Duyduğum tek ses göğsümde atan yüreğimin ve bana bir türlü kabullenemediğim o duyguları tattıran, gözlerinde huzuru bulduğum adamın yavaşça alıp verdiği nefes sesleriydi. Başımı çevirip yüzüne baktığımda onunda bana baktığını gördüm. Bu, deli gibi çırpınan yüreğimi mümkünmüş gibi biraz daha hoplatırken hüzünlü bakan gözlerine hüzünlü bir tebessüm yolladım. İkimizde çok yorulmuştuk. İkimizde uzun ve meşakkatli bir yol kat etmiştik.
Aslında hepimiz çok uzun ve zor bir yoldan geçmiştik ama benim sınavımın ve gözlerinde huzuru bulduğum adamın sabrının sonuna gelmiştik artık. Biz diğerlerinden daha erken ayrılacağız birlikte yürüdüğümüz bu yoldan. Belki de hüznümüzün sebebi buydu, diğerlerini bırakıp da gitmek. Oysa insanoğlunun belki de kaçamadığı yegane şeydir böyle gitmek.
Gözlerimiz birbirine kilitlenmişken kafamın içinden geçen kelimeler bir bir çıkıverdi iki dudağımın arasından. Yorgun yüreğimden kopanlar hiçbir zaman keskinliğini yitirmeyen dilime döküldü, tutamadım yine şu zehrimi, akıttım her bir damlasını.
Konuşurken çektiğim acıdan dolayı derin ve sesli nefesler alıp veriyor ve birkaç saniye duraksıyordum. Yine de bunlar konuşmamı engelleyemedi.
"Bir dokunuşla başladı hikayemiz.
İz bırakıp giden bir rüzgara karıştı esintimiz.
Zaman akıp giderken bile,
İsim isim işledi kalbimize.
Meğer yetmezmiş gücümüz de
Hem akla hem kalbe söz geçirmeye.
İtinayla hatırlattı bunu zaman bize.
Kifayetsiz kalan ömrümüzde,
Aşk ile sınananlar, evlat acısı yaşayanlar, hasret kalanlar ve peşinden ölüm getirenler,
Yetemedi acıya doyan yüreğimize.
Ehemiyetini yitirdi tüm duygular.
Mısralar kaldı geriye yazdığım.
İsimler kaldı onlardan hatıra sakladığım.
Zira son buldu yazarken yaşadıklarım."Ve son sözlerim bunlar oldu. Dünyam karanlığa bulandığında bunun ilk olmadığını ama son olduğunu da çok iyi biliyordum. Benim şu küçücük dünyam diğerlerinin o çok büyük olan dünyasına çok ağır geldi be. Oysa tek istediğim huzurlu bir dünyada özgür bir insan gibi yaşamaktı. Ben bu yola çıktığımda çok sözler vermiştim. Tıpkı verdiğim kayıplar gibi. Ben bu hikayeye başladığımda kalem ellerimdeydi, ne zaman parmaklarımın arasından kayıp gitti..? Bilmiyorum. Sayfalar çevrildikce yeni boşluklar çıktı ortaya. Noktalar, virgüller karıştı birbirine. İlk sayfamı başkaları yazdı, hangi hakla? Bilmiyorum. Tıpkı boş bıraktığım son sayfamı doldurdukları gibi acı hatıralarla. Yine ve yeniden benden alınan seçimlerle, hayatımı yazdılar simsiyah bir mürekkeple.
Ben Cansu Gezgin, ömrümü, aldığım nefesin hakkını vererek yaşadım. Bu hikayenin mısralarından bir Cansu Gezgin gelip geçti. Ömrüne acı, hasret ve özlem yazılan bu kız, kadere inat hayatını savaşmakla geçirdi. Hayatını yazan kalemin mürekkebi bittiğinde noktasını koyup da gitti.
Hikayenizdeki boşlukları siz doldurun. Hayatınızı yazan kalemi başkalarına bırakırsanız eğer, bembeyaz sayfaya dağılan o siyah mürekkebi izlersiniz sadece. Aynadaki yansıma misali gelip geçer alelacele. Ve bir bakmışsınız sayfalar bitmiş, kitap kapanmıştır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİZİM HİKAYEMİZ
AcciónGerçeğin peşinde koşarken yalanların esiri oluruz. Koşarken ayağımıza dolanan, Bir sarmaşık misali bizi boğan, O yalanların varlığını sorgularız. Geriye dönüp baktığımızda ise yalanlarla bezenmiş bir gerçekle karşılaşırız. Yolum, yalanlara bezenmiş...