-Canım istedi, şaka şaka önemli olan güçlü olmak değil önemli olan; iradenin sağlam olması, yenilmez bir varlığa karşı iraden kırılmadı, bu yüzden geçtin.
-Anlıyorum ama sayende sahip olduğum güç de tükendi.
-Güç mü o acınası derecede zayıf şeye güç mü diyorsun merak etme gücünü sana vereceğim.
-Teşekkürler de daha az kibirli konuşur musun bu beni rahatsız ediyor?
-Off tmm peki.
-Bu arada sen kimsin?
-Ben mi? Ben AnaForce yada onun kalıntısı.
-AnaForce mu? Bu nasıl olur sen milyonlarca yıl önce ölmüş olman gerekiyordu.
-Tam olarak ölmedim yani sizin tarafta öldüm ama burada hala kalıntılarım var.
-Bu taraf derken?
-Sana her şeyi anlatacağım sakin ol.
-Herşey giderek garipleşiyor ama neyse, seni dinliyorum.
-Ben ölmeden önce kullandığım yetenek ile birkaç parçamı buraya yani zamanın dışına atmayı başardım, zamanın dışı denilen yer; senin bildiğin Force ve İblis Force'un çevresini saran duvarın dışı, zamanın dışı denmesinin sebebi ise bu, senin bölgenin her dünyasının ve her Force'un bir zaman çizgisi olsa da hepsini kapsayan tek bir zaman çizgisi var, adı Kutsal Zaman Çizgisi, tüm zaman çizgileri değişse de bu çizgi asla değişmez, işte burası o çizginin kapsamadığı yerdir bu yüzden zamanın dışı olarak bilinir.
-Peki bu alanın zaman çizgisi yok mu?
-Var fakat burası pek bilinmez ve daha çok kapalı evrenlerle dolu bu yüzden pek dikkate alınmaz. Şimdi neden bir kalıntı olarak kaldığımı anlatayım. Zamanın dışına geldiğimde bilincimi toparlayamadım ve parçalara ayrıldım her parçamın bir bilinci oldu ama hiçbiri yaşayamadı ve birer enerji taşına dönüştüler geriye sadece ben kaldım yok olmak üzereyken sen karşıma çıktın ve beni yok olmaktan kurtardın.
-Peki ama ben seni kurtarmadım.
-Aslında kurtardın, sen benim şuan ki konağımsın artık senin içinde yaşıyorum.
-Ne bunu neden sormadın bana?
-Sordum sana sunduğum şeyler ve sen hepsini istedin.
-Of be ee peki şimdi ne yapacağım?
-Geri dönebilmek için diğer parçalarımı toplamalısın, bu şekilde gerçekten güçleneceksin.
-O zaman taş toplama başlasın.
-Ondan önce sana bir hediyem var, koluna bir tür eldiven veriyorum bulduğun taşları bunun içine yerleştir.
-Tamam.
-Ve bir de...
-Yine ne var?
-Gücümü kabul ettiğin için görünümünde bir farklılık olacak.
-Tamam.
Böylece konuşmanın sonuna geldik ve bende yine çimlerin üzerinde uyandım.
-Ya yine mi?
Ayağa kalktım ama bu sefer cebimde bir şey yoktu ve şehir karşımdaydı, şehre doğru yürümeye başladım, şehre girdiğimde oradaki ayna gözüme çarptı kendi yansımama baktım ve gerçekten de değişmiştim ama neden beyaz saçlıyım, neyse umarım bu tek sorunum olur, daha sonra yürümeye devam ettim taşı bulmalıydım bu yüzden en iyisi Loncaya gidip sormak olacaktı, o yüzden Loncaya doğru yürümeye başladım.
Hiro Yeni Form:
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
