Üzerime geçirdiğim uzun kabanın düğmelerini kapayarak çıktım kaldığım odadan. Vadiye geleli iki hafta olmuştu. Bu iki haftada sürekli araştırma ve bilgi toplamayla geçmişti.
İki gün önce elimize bir mektup ulaşmıştı ki mektup 5.diyardan geliyodu. Prenses elly bir grup insanla kaçarak bir adaya sığındıklarını söyleyerek yardım istemişti.
Bizim yüzümüzden başları beladaydı. O yüzden seçme şansımız yoktu. Onlara yardım etmek zorundaydım.
Prenses elly saklanırken bile bize yardım edebilecek bir yol bulmuş ve birkaç korsandan yardım istemişti. Yani geçitten güvenli bir şekilde geçmeyi başarırsak karşıda bizi koruycak müttefiklerimiz vardı.
-cemre! Bir anda ortaya çıkan rose elindeki çantalardan birini bana uzattı.
Gülümseyerek aldım elinden çantayı. Sadece ben drage ve alex gidicektik. Kalabalık gitmek bizi tehlikeye atardı. Rose ne kadar gelmek istesede bu sefer onu burda bırakmak zorundaydık.
-dikkat edin. Dedi ağlamaklı bir sesle.
-biz iyi olucaz. Dedim. Ama bu rose'u ikna etmeye yetmemişti.
En son ayrılmak zorunda kaldığımızda çok yanlız kaldığını söyleyip durmuştu. Rose burda öz kardeşim gibi olmuştu. Sımsıkı sarılarak vedalaştık.
Yanımdan zorla ayrılan rose alex ve drageyle vedalaşmak için uzaklaştı.
Bu arada bende kılıcımı ve şu ıllena dedikleri telefonu elime aldım. Gerçe pek işe yaramıycaktı. Çünkü diyer diyarda çalışmıyodu telefon. O yüzden telefonu aldığım yere bırakarak dragenin yanına ilerledim.
Yanlarına vardığımda,
-hazırmısın? Dedi alex.
Ortamı biraz yumuşatmak için,
-ben hep hazırım. Diğerek gülümsedim. Buruk bir gülümsemeyidi ama bu. Herkesle vedalaşarak ayrıldık vadiden. Bu sefer farklıydı. Bu sefer dönememe ihtimalimiz çok yüksekti. Ve bunu vadideki herkes biliyodu. Geçitlerin önündeki korumalar 10 katına çıkartılmıştı. Ayrıca 5.diyarda bizi neyin beklediğini de bilmiyoduk. Kaldı ki orada korsanlarla iş birliği yapmamız gerekeçekti ve korsanlara güvenilmemesi gerektiğini herkes bilirdi. Yinede bunları dillendirmedim. Onun yerine sessiz kalmayı seçmiştim. Tek umıdum kaçtığımız o deliğe bir daha girmemekti.
Yolculuk sessiz geçmişti. Üçümüzden de çıt çıkmıyodu. Kaleye başka bir yoldan girmeliydik. Çünki ana giriş asker kaynıyodu. Ama nerden gireceğimizi bilmiyodum. Bu yüzden alex ve drageye döndüm.
-içeri nasıl gricez?
Bir kaç saniye sırıtarak birbirlerinin gözüne bakan iki kardeş bana döndüğünde alex söze girdi.
-bizi takip et. Dedi. Ve ilerledi.
Alex ve drage önden ilerlerken ben arkalarından geliyodum.
Sonunda kale duvarlarının Kuytu bir köşesinde ağaçların arasında durduk. Önümüzdeki duvarların üzerini sarmaşıklar kaplamıştı. Ançak tuhaf bir şekilde bırası bana tanıdık geliyodu da.
-burası? Dedim sorarcasına.
-seni kaçırdığımızda çıktığımız gizli geçit. Dedi alex.
-ve aynı zamanda alex ve benim gizli sıhınahımız. Çocukken kaleden burayı kullanarak kaçardık. Diye ekledi drage.
Duvara ilerleyen drage elini sarmaşıkların altında bir noktaya bastırdığıhında hafif bir gıcırtıyla geçit açılmıştı.
Sessizce ve sırayla içeri adım attık.Gerçektende tuhaf bir şekilde yakalanmadan geçitlerin bulunduğu yere gelmiştikte. Farkedilmeden kendimizi geçitlerden içeri attık.
Ve bir göz açıp kapatma süresinde kendimizi 5.diyarda bulduk. Geçit küçük bir ada üzerindeydi. Şehirler su altında olduğundan burası bir kaç ada dışında karanın olmadığı bir yerdi.
Belkide bu nedenlerle korsanların en sık görüldüğü yerde burasıydı.
Geçitin hemen ilerisinde eski yıkık dökük bir rıhtım önünde bekliyodu bizi gemi.
Ama işin kötü tarafı adanın öbür tarafında olan ve geçitten geçtiğimizi gören askerler çoktan bize doğru gelmeye başlamışlardı.
Bize ihile yaklaşan askerler bellerindeki kılıçları çekerken biz öylece kalakaldık. Fazla kalabalıklardı.
Bir asker kılıcını kaldırarak üzerime geçirmeye çalıştığında eğilerek hamlesinden kaçtım. Ama birine sırtınızı dönseniz öbürü saldırıyodu.
Belli ki kral tüm krallarla birlikte güvenliği arttırmanın bir yolunu bulmuştu.
Kılıç kullanmakta iyi olmadığımdan belimdeki buçağı çektim ve karşımdaki adamın koluna sapladım.
Bu arada alex ve drage kılıçlarıyla kendilerini korumaya çalışıyolardı.Adamların sayısı her an artarken çaresizce drageye baktım. Oda her an pes edicek gibiydi. Gözlerim korsan gemisine kaydı bir an. Neden yardıma gelmiyodu kimse.
Sanki bu isyanımı duymuş gibi önce yüksek bir ses duyuldu gemiden. Sonra birkaç ip sarktı aşağı ve hemen ardından bağırarak aşağı atladı bir kaç adam. Arkalarından da Bir sürüsü geliyodu tabi. Karşımızdaki askerler korsanları gördükten Sonra fazla tedirgin olmuş gibiydiler. Belli ki burda korsanlardan korkuluyodu.
Yaklaşık 15 dakikalık bir savunma sonunda sonunda kurtulduk askerlerden.
Ortamda yanlız korsanlar ve biz kaldığımızda bana bakan adamlardan rahatsız olduğumda birkaç adım geri gittim ve drage ile alexin ortasında durdum. Çatık kaşlarla karşımdaki insanlara bakıyodum.Saçı sakalı birbirine karışmış eski, yırtık ve yamalı kıyafetleri ellerinde sımsıkı tuttukları kılıçları ile adeta ben korsanım diye bağırıyodu zaten hepsi.
Sonunda iki yana açılan adamların arkasından diğerlerine nazaran biraz daha düzgün görünen bir adam cıktı ortaya.
Bize doğru gelerek tam önümde durdu. hafifce eğilerek elimi tuttu ve dudaklarına götürdü . Sonra,
-merhaba ejder prensesi ben kaptan adrien. Ve prenses ellynin emriyle emrinize amadeyim. Dedi.
-merhaba. Ayrıca adım cemre.-pekalla jemre. Dedi korsan adımı telahfuz edemediğinden tuhaf cıkmıştı ağzından.
Daha sonra yanımda duran alex ve drageye baktı. Alaylı bir ifade ile,
-prenslerimizde hoş gelmiş. Dedi sırıtarak.Aynı sırıtışla karşılık verdi drage. Ama sırıtışının altında büyük bir sinir barındırdığı belliydi.
-artık yola çıkabilirmiyiz? Dedim gereksiz tanışmayı uzatmamak için.
Kaptan adrein başını sallayıp hızla arkasını döndğ ve koşarak gemiden sarkan iplere tutundu. O kendini yukarı çekerken söylenerek ilerledim arkasından. Korsanlar bir bir gemiye tırmanırken sona kalan biz olmuştuk. Önce alex çıktı gemiye. Hemen artından drge tırmanmaya başladı. Ançak onlar bir şekilde çıksada ben bu şekilde tırmanacağımdan emin değildim.
-hey kaptan bu gemiye çıkmanın daha insancıl bir yolu yokmu? Dedim yukarı doğru bağırarak.
Güverteden başını uzatan kaptan,
-benim gemime tek çıkış bu ne yazık ki leydim. Dedi.
Uflayarak ipe sımsıkı tutundum. Ama her ne kadar tırmanmaya çalışsamda bir kaç adımdan sonra aşağı kayıyodum. Artık ip ellerimi açıtmaya başlamıştı.Sinirle bir adım geri çekildiğimde önümde drage belirdi bir anda. Korkuyla küçük bir çığlık attım. Çünkü biraz önce gemiye tırmanmıştı şimdi ise iple aşağı sarkmış sırıtarak bana bakıyodu.
-ne var? Dedim.
-seni çok bekledik bana sarıl. Ben çıkartırım bizi.
-vayyy. Yakışıklı prensin içinde yatan gizli bir korsan mı var yoksa. Dedim alayla. Güldü ve,
-gel kendin öğren. dedi.Reddetmeye zamanım yoktu. O yüzden kılıçımı belime sabitledikten sonra yanına ilerledim ve kollarımı dragenin boynuna doladım. Bir eli belimi sararken daha sıkı tutunmak için bacaklarımıda beline sardım.
Sağ olsun alex ve bir kaç korsan ipi yukarıdan çektiğinden kolay çıktık yukarı.Ama yukarı cıkana kadar kalbim ağzımda atmıştı. 2 dk lık süre bana 2 yıl gibi gelmişti.
Sonunda gemiye ayak bastığımda hızla indim dragenin kuçağından ve kızaran yanaklarımı saklamak için arkamı döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Ruhlar
FantasyKüçükken masalları cok severdim. Güzel prensesleri kötü ejderhalardan kurtaran yakışıklı prensler, küçük bir öpücükle prensesi uyandıranlar... Ama büyüyünce farkettimki, o ejderhada yalnızdı, belkide yalnızca arkadaş istemişti kendine. Peki o prense...