-melodi anlatmak istermisin? Derken önümdeki kocaman çorba kazanını karıştırıyodum.
Saatler olmuştu işe alınalı. Ve melodi hala konuşmayarak somurtuyodu karşımda.
- daha öncede yaptım. Daha öncede birinin hayalleriyle oynadım. Dedi sonunda konuşarak.
-ne?
-abim. Bir kızı seviyordu. Hizmetci bir kızı. Ama abimin öyle bir kızla olmasını kimse kabul etmezdi. O yüzden herkesden sakladılar. Tek istedikleri birlikte olmaktı. Hatta abim o kadın uğruna krallıktaki tüm haklarından bile vazgeçmeyi göze aldı. 16 yaşındaydım ve abimin aşık olduğu hizmetçi benim hizmetçimdi. Abimle aram hep çok iyiydi. Abim benim kahramanımdı. İstersen çocukca kıskançlık de ama ben abimi kıskandım. Beni sevmez sandım. Ve onlar onca insan içinde yanlız bana güvenerek herşeyi anlatırken ben onları sırtından bıçakladım. Babama herşeyi anlattım. Babam köpürdü. İlk defa o kadar sinirlendiğine şahit oldum. İkisini derhal huzuruna çıkardı. Babam onlara bağrırken ben vicdan azabı bile çekmedim. Babam... O hizmetçiyi kovdu. Abim o gün ilk kez babama karşı geldi ve sevdiği kadın giderse kendininde gidiceğini söyledi. Babam daha çok sinirlendi ve abime tokat attı. İlk kez o an işün ciddiyetini farkrttim. Ama öylece kenarda izledim sadece. Abim karşı geldikce babam tokat attı. Sonra o abimle babamın arasına girdi. Babam daha da çok sinirlendi. Ve kolundan tutarak yere savurdu. Çok sert düştü. Ve karnını taş sütünün sivri kenarına çarptı. İlk başta kimse olanları idrak edemesede gözlerim hizmetcimin bacaklarının arsından akan oluk oluk kana kaydığında herşey için çok geçti.
Ben o gün kendi öz yiğenimin katili oldum. Benim yüzümden o gün bir can yok oldu. sonra hizmetci delirdi. Bebeğinin ödüğüne inanmak istemedi ve kendini kulenin en üst katından attı. O günden sonra abim saraydan gitmedi ama bir daha asla ne babamla ne benimle konuştu. Evet emirlere uydu ama o günden sonra ne babama baba gibi ne bana kardeş gibi baktı. Bize hep iki yabancı saydı. Anlıyomusun cemre? Ben tek bir günde bir çok insana ihanet ettim. Hem abimi kaybettim. Hemde öz yiğenimi öldürdüm. Ben o günden sonra temin ettim. Her ne olursa olsun kendi isteklerimi ön plana almıycam. Asla insanların hayallerini ve isteklerini cevirmiycem. Dedim. Ama işte...
Dedi gözlerinden oluk oluk yaşlar boşalırken.Zorla yutkundum. Sonra,
-sen katil değilsin melodi. Sdn tanıdığım en viçdanlı insansın. Bilmiyodun. Bilseydin yapmazdın.
-yapardım. Hamile olduğunu bilseydim de yapardım. Söylerdim babama. Ama ben babamın o kadar sinirleniçeğini yada abimin hizmetçi için babamın babamın karşısına geçiceğini bilemedim. Ben hiç aşık olmadım. Bir yabancı için aileni karşına alırmısın gerçketen... Tek masum olduğum yan buydu bilemedim.
Ama yinede benim yüzümden oldu.Oturduğum yerden kalkarak melodinin yanına gittim ve sıkıca sarıldım.
-sen güçlü bir kızsın melodi. Her insan hata yapar. Ama seni şuçlu yapıcak olan şey yanlış yapman değil o yanlıştan sonra yapaçaklarındır. Eğer hatanı telefi etmeye çalışırsan sen kötü değil iyi olursun. Ama eğer hiç bişey yapmazsan kötü olarak kalırsın. Senin elinde.
-bir insanı geri getirebilirmisin? Peki o insanın rahmine bebeği yerleştirebilirmisin? Yapamazsın. Bunun telefisi olmaz ki.
-belki olmaz. Ama yinede pes edemezdin. Abine kendini affetdirmelisin. Sonra o kadın için ve doğmamış yiğenin için dualar etmeli allaha af dilemelisin. Ve inan bana abinin seni affettiği gün o kadın ve bebekte seni affetti demektir . Geçmişi değiştiremezsin. Silemezsinde. Ama ders alabilirsin. Anlıyomusun?-anlıyorum. Ama cemre diğer iki abimde beni suçladı. Üç abimde beni görmiyo bile. Babam dersen evet onun Bir taneçik kızıyım ama o bile içten içe beni suçluyo. Kimse bana güvenmez ki. Olanlarda babamda suçlu olsada bu ailede güvenilmez ispiyoncu olan benim. Tek başıma onlardan af dileyemem ki.
-tek başına olduğunu kim söyledi. Bne varım. Benim hiç Ailem olmadı. Ama sonra drage çıktı karşıma ve ben o an aşık oldum. Sonra rose alex ha bak luna var diğer ejderler var, bide gerçek ailem varmış ben 18 yıl boyunca yanlız olduğumu sanırken bir sürü ailem varmış. Seninde var. Ben varım biz varız. Aramızda hemen hemen 1 yaş var ama beni ablan olarak kabul edebilirsin. Olurmu?Cevap vermedi. Ama bana sıkıca sarılmasından bile kabul ettiğini anlamıştım. Çorba fokurdayana kadar orda birlikte ağladık. Çorbadan gelen kaynama sesleriyle burnumu çekerek diklendim.
-hadi. Dedim.
-hadi iş başına. Bu gün bu sarayda işimiz bitecek.
-planın ne? Dedi.Elbisenin altına sakladığım şişeyi çıkartarak sırıttım.
- o ne?
-uyku ilacı.
-nerden buldun?
-benim. Buraya gelirken cebimde kalmış. Geldiğimden beri hiç kullanmadım. Kullanmayı unuttum aslında. Tuhaf normalde bunu içmeden uyuyamazdım. Öyle. Ne olur ne olmaz yanımdan hiç ayırmadım. Demekki bu gün için bendeymiş. Güçlü bir ilaçtır. Dedim ve tüm kutuyu kazana boşalttım.-ne yapıyosun? Dedi melodi irice açtığı gözlerle.
-güven bana. Bu çorbayı tüm saray halkının içmesini sağlamamız yeter. Sonrası kolay herkes sızdığında kralın boynundaki iki anahtarı alarak önce kraliceyi sonra drageleri kurtararak ejder vadisine dönücez ve savaş başlıycak.
-anahtarların karalın boynunda olduğuna eminmisin?
-güven bana orda. Ve dragelerde labirentte ki kulübede.
-nasıl bu kadar emin olabiliyosun?
-iç güdelerim kuvvetlidir. Derken eski bir kaç anı aklıma hüçum ettiğinden gülümsedim.
-hadi yapalım şunu. dedim...___________________
İşe yaramıştı herkes derin bir uykuya dalmıştı. Bizse aynı planladığımız gibi yemek masasının başında sızan karalın boynundan anahtarları alarak zindana indik. Bunarada saçımdaki şapkayı atarak bir havluyla yüzümdeki makyajı sildim. Melodide aynısını yaptı.
Tekrar ateş güçüyle ilk kapının kilidini açarak erittim ve ağır metal kapıyı açtım. Beni gören insanalr ayaklanırken elimdeki anahtarla parmaklığın kilidini de açtım. Büyük bir ışık patlamasıyla demir parmaklıklar toz olup uçarken kraliçe ve diğerleri dışarıya adımını attı.
-başardın. Dedi kraliçe şaşkınlıkla.
-başardık. Dedim gülümseyerek.
-ama fazla zamanımız yok dışarı çıkınca sizleri ejder vadisine göndericem sonra drage ve diğerlerni kurtarmaya gidicez. Dedim.Kraliçe ve diğerleri başını salladı. Sonra koşarak saraydan çıktık. Hava kararmıştı. Yıldızlar bize göz kırpıyodu sanki. Kraliçe ve diğerleri büyük bir özlemle havayı solurken ve etraflarında dönerken aklıma kendi hapsedildiğim an geldi. Bende ilk kurtulduğumda aynısını yapmıştım.
-biz nasıl gidicez ejder vadisine? Dedi bir adam.
Gülümsedim ve kollarımı iki yana açarak gözlerimi kapattım. Sonra daha önce yaptığım gibi lunaya odaklandım. "luna! Gel." gözlerimi açtıktan saniyeler sonra kanat çırpışlarıyla birlikte luna ve arkasında bir grup ejder belirdi. Hızla yanımıza kondular. Luna direk bana sarılırken,
-sizi çok özledim. dedi.-bende. Dedim eski bir dosta sarılır gibi. Ama çok şey değişmişti.
Lunanın bakışları kraliçeye dönerken şaşkınca açtı gözlerini.
-ama bu...
-evet kraliçe. Dedim ve ekledim.
-luna sana güvenebilirim. Onları vadiye götür. Ve ne olursa olsun koru. Bide bir ekip kur ve madenlere saldırın. Ben drageleri kurtarıcam. İki gün. İki gün içinde tekrar karşılaşcaz. Ve o gün savaş başlıycak. Anlıyomusun?
-anlıyorum kraliçem. Merak etmeyin.
-ne olursa olsun madendeki insanları kurtar. Luna ailemde orda. Dedim kısık bir sesle.
-kurtarıcam. Dedi.
gülümsedim.
-biliyorum. Dedim.Onlar tekrar gözden kaybolurken biz yine iki kişi kalmıştık.
-şimdi ne yapıyoruz. Dedi melodi.
-şimdi hazılanıyoruz ve labirente giriyoruz. Ve tum bunları yapmak için yanlızca 1 bucuk saatimiz var. Sonra ilaçın etkisi hafiflemeye başlar. Dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Ruhlar
FantasiKüçükken masalları cok severdim. Güzel prensesleri kötü ejderhalardan kurtaran yakışıklı prensler, küçük bir öpücükle prensesi uyandıranlar... Ama büyüyünce farkettimki, o ejderhada yalnızdı, belkide yalnızca arkadaş istemişti kendine. Peki o prense...