Heryerdeydiler. Bitmiyodu. Biri gitse öbürü geliyodu. Hiç bir destek gelmemişti henüz. Ve son 30 dakikadır delicesine savunuyoduk gemiyi.
Bağırışlar, çığlıklar, acı dolu inlemeler her yerdeydi. Çoktan 3 kişiyi kaybetmiştik ve çok kişi yara almıştı. Güvertenin ortasında durmuş etrafımda dönüyodum. Nasıl bu noktaya gelmiştim ki ben. Yurt odasında kitap okuyan o kız nasıl bir korsan gemisinde savaşırdı.
İşin trajekomik kısmı ise eğer yaşadığım bir romandan ibaret olsaydı benim kötü tarafta görülceğimdi. Dışlananlar, korsanlar, yağmacılar, prenses kaçıran ejderhalar, kötü goblinler her türlü peri masalındaki kötüler... Küçüklüğümden beri nefret ettiğim onca yaratık. Şimdi onlar için savaşıyordum.
Belkide o romanların sonunun değişme zamanı gelmişti.
Çünkü mutlu son için yanlız iyilerin değil kötülerinde huzura kavuşması gerekirdi. İyiler huzurlu yuvalarında yaşarken kötülerin neler hissettiğini bilemezdiniz. Hem kime göre kötülüktü ki yaptıkları. Ne yazık ki insanlar böyleydi işte.
Kendi dünyamda izlediğim bir filmde de dendiği gibi "hey iyiler, sizden biri hata yada kötülük yapınca kötü bir karar oluyor. Peki neden bizden biri hata yapınca canavar damgası yiyiyor?"
İşte herşey bu sözün arkasından başlıyordu. Herkesin yeni şansları hakettiğini tüm unutanlara hatırlatma vaktiydi.
Bunun için gerekirse tüm kralları karşıma alırdım.
Çünkü ben tüm bu farklı masallar ve efsaneleddeki, farklı kötüler ve kötülüklerin tek ortak simgesi ejderhaların kralicesiydim.- cemre eğil!
Alexin sesiyle bana savrulan kılıç darbesinden son anda kaçtım.Elimdeki hançeri kaldırıp karşımdaki adamın karnına sapladığımda adranalini tüm hüçrelerimde hissediyodum.
Bir yerde, büyük güçler büyük sorumluluk getirir. Diye bir söz okumuştum. Ne kadar doğruymuş. Bu güne kadar bir karıncayı dail inçiltmeyen ben bugün bir insanı öldürmüştüm. Ama savaştaydık değilmi. Hem ne demiş atalarımız savaşta ve aşkta herşey mübahtır.
Kan her yerdeydi...
Drage karşısındaki adamla savaşırken, alex de bir başkasıyla savaşıyodu.
Bir anda üzerime atlayan adamla kendimi çok sert bir şekilde yerde buldum. Sırtımın açısıyla sesli bir şekilde inledim. Bu sırada üzerimde ki adam elindeki buçağı kaldırmış tam kalbimin üzerine indiriyodu. Kalbim ve buçak arasında sadece milimler kala tuttum buçağı. Keskin yerinden tuttuğumdan elimi kesmişti. Ama bir an için bırakmadım. Adam benden daha güçlü olduğundan fazla zorlanıyordum. Elimin acısıda her geçen saniye artıyodu.
O sırada adrian koşarak geldi. Ve,
-iletişime geçtim. Destek yolda! Diğe bağırdı.Taki gözleri bana kayana kadar.
-cemre!! Bu sefer daha gür çıkmıştı sesi. Ama o bana gelmeden bir adam önüne geçti.
Bu arada drage ve alexte beni farketmiş yanıma gelebilmek için adamları atlatmaya çalışıyolardı.
Benimse güçüm tükenmek üzereydi. Üzerimdeki üç katım ağırlığındaki adamın altında ezilmiştim. Sırtıma aldığı darbenin acısı ilk başta fazla hissetmesemde şu anda yaşadığım yanma ile kaburgalarımın kırıldığından neredeyse emindim. Elim fazlasıyla açıyodu. Elimden akan kan kalbimin üzerine damlıyodu.
En kötüsü zorla nefes alıyodum ve bilincim kapanmak üzereydi. Bıcağı tutan elim titriyodu. Üzerimdeki adam ise her saniye daha çok bastırıyodu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Ruhlar
FantasíaKüçükken masalları cok severdim. Güzel prensesleri kötü ejderhalardan kurtaran yakışıklı prensler, küçük bir öpücükle prensesi uyandıranlar... Ama büyüyünce farkettimki, o ejderhada yalnızdı, belkide yalnızca arkadaş istemişti kendine. Peki o prense...