Dağların başınıda ki duman kalın bir sis tabakası olarak yere sinmişti. Toplantı saati üzerinden yaklaşık 1 saat geçmişti. Maharanın duvarlarına tarihi ve geçmiş savaşların gerçek yüzünü anlatan afişler asmıştım. Ancak kimse gelmemişti daha. Diğerleri çoktan umutlarını kaybetsede ben hala diretiyodum. Çünkü içimden bir ses böyle bitmiyceğini söylüyordu. Yani böyle bitemeyeceğini. Bu bir direnişti. Bir baş kaldırıştı. Ve tarihimizdeki her büyük lider önce zorluklardan geçmiş sonra zafere ulaşmıştı. O yüzden pes etmiycektim.
Derin bir nefes alıp ormanın derinliklerine doğru baktım. Önce bir karaltı görüldü. Sonra siyah pelerini yüzleri gözükmeyen bir kaç kişi belirdi uzakta. Drage ve Alex koşarak yanıma gelip gelenlere bakmaya başladı. Alex gözlerini kısıp karşıdakileri tanımaya çalışır gibi bakıyordu. Gelenler iyice yaklaştığında, Alex büyük bir sevinçle yerinde zıplayıp,
-bunlar onlar. diye bağırdı.
Hızla yerimden kalkıp maharaya doğru koştum. 10 dakika sonra herkes önümde konuşmamı bekliyordu.
-merhaba. Adım cemre.
-bizi buraya neden cağırdın cemre. Diye seslendi kalabalıktan biri.
-anlatıcam. Ben bundan aylar önce sizin sıradanların evreni dediğiniz yerde yaşayan bir yetim kızdım. Sonra bir gün, yetimhaneden artık ayrılma zamanım geldiğinde, kendimi 4. Diyarda buldum. Herhalde su halkındansın diyeceksiniz. Ama ben bir su halkından fazlasıyım. Çünkü ben bir ateş halkındanım. Hatta ateş halkının yasal varisiyim.
- haha gülmemiz mi gerekiyor burada? Ateş halkıymış. Belliki annen seni eski evsane hikayelerle cok kandırmış. Dedi biri.
Annem bana bir hikaye anlatmış mıydı bilmiyorum. Bilemiyordum. Ve bu canımı yakıyordu. Ama şimdi bunun sırası değildi. Zaten önce inkar ediceklerini biliyordum. Benim görevim onları ikna etmekti.
-eğer annemi hatırlasaydım, hikayelerini hatırlayabilirdim. Şimdi lafımı bölmesizseniz size herşeyi anlatıcam. Evet nerde kalmıştık,
Uyandığımda 4.diyardaydım.ama işin tuhafı karşımda ejderhalar vardı ve bana onlara yardım etmem için yalvarıyolardı. Onlara güvendim ve onlarla gittim...
Diyerek başından beri olan herşeyi anlatmıştım. Kralice olduğumu öğrenmem,geçmişteki savaşlar, atalarım, diyarlardaki iki krallıklarımız, söylenen yalanlar, hatta sarayda bir büyücü olarak hapsedildiğimi bile anlatmıştım. Sonunda sözlerim bittiğinde Alex, drage ve rose yanıma gelip bana destek olurcasına kalabalığa bakmaya başlamışlardı.
Aralarından biri öne gelerek,
-iyi ama bunca şeyin gerçekliğine neden inanalım? Dedi.
- haklısın. Diyerek birkaç adım ilerledim. Bunu yapıp yapamıycağımdan emin değildim. Ama luna gerçek Kralice ve kralların güçlerinin daha fazla olduğunu söylemişti. Pekala derin bir nefes aldım. Önce gözlerimi kapayarak olduğunu hayal ettim. Sonra gözlerimi açtım ve elimi kaldırarak avucumu açtım. Aldığım her derin nefesle birlikte ruhumdan akan ısıyı düşündüm. Vücudumdaki karıncalanma parmak uçlarıma kadar geldiğinde parmaklarımı birbirine değdirdim. Ve büyük bir ateşi hayal ederek elimi tamamen açtım. Elimden tavana kadar fırlayan ateş herkesin şaşkınlık ve korkuyla geri sıçramasına neden oldu. Elimdeki göz alıcı ateşe gülümseyerek yok olmasını emrettim. Ve yok oldu. Kendimden emin bir şekilde maharadakilere bir göz attım. Tekrar gülümseyerek sarkıttan damlayan suya elimi uzatarak bana gelmesini istedim. Sarkıttaki damlalar bir su dalgasına dönerek hızla bana uçtu ve tam önümde bir kalkan oluşturdu. Suyu eski yerine gönderirken bana soru yönelten adama döndüm.
-senin için bu kadarı yeterlidir umarım. Dedim.
İki elini teslim olurcasına açan adam,
-kesinlikle yeter dedi.
- şimdi unutmayın arkadaşlar yüzyıllardır bize söylenen bir sürü yalan var, aramızdaki bazı kişiler geleceğin liderleri olucak krallıklarımız yalanlar üzerine mi kurmak istiyorsunuz. Peki ya siz diğerleri yaşadığınız diyarın diğer insanları çocukları onların çektikleri açıları bile bile yinede sessiz mi kalıcaksınız? Diye sordum.
Bir kaç saniye süren sessizlik yerine aralarında süren fısıldaşmalara bırakmıştı. Hepsi kendilerince fikirler sunuyorlardı. Sonunda 1.diyar prensesi sofia bana dönerek,
-iyide hiç bir diyarda hiç bişey krallardan habersiz olmaz. Yani olan bunca şeyi bilmeme gibi bir iğtimalle olduğunu düşünmüyorum. Dedi.
- pekalla o halde şöyle söyliyim, adaleti sağlamak için gerekirse krallara bile karşı cıkmaya varmısınız? Çünkü evet çok yakınlarınızda hatta belki şu an aramızda bile olan insanlardan bazıları gerçek kötülerden olabilir. Biz bunu göze alarak çağırdık hepinizi ve eğer aranızda bizimle devam edincek olan varsa onda da her türlü fedakarlığı beklediğimizi bilmesini isteriz. Umarım anlatabilmişimdir.
Sofia sessizce kafasını sallarken. Kalabalık tekrar fısıldaşmaya başlamıştı. Onlara cevaplarını vermeleri için süre tanımak istedim. Ve maharadan cıkıp bir kayanın üzerine oturdum. Arkamdan gelen rose, drage ve Alex yanıma oturarak konuşmaya başladılar.
-içerse ne yaptın öyle. Dilim tutuldu ilktefa iki elementide kullanan birini gördüm. Dedi rose.
-iki element diyo ya. Kızım biz daha önce hiç ateş elementin görememiştik bile. Dedi Alex.
-gerçekten harika bir lider olucaksın. Dedi drage.
Son sözüne gülümserken kafamı onlara çevirdim.
-e ne diyebilirim ki yanımda harika insanlar var. Dedim.
Diğerlerinde gülmeye başlamışlardı.
-toz toprak içinde bir maharadayız. Aman ne harikayız. Dedi rose gülerken.
Biz orada öylece konuşurken sam geldi yanımıza.
-arkadaşlar sanırım kararlarını verdiler. Dedi.
Ayağa kalkıp üzerimi silkeledim. Sacımı düzeltip, ilerlemeye başladım. Diğerleri de peşimden geliyordu maharadan girip daha önce durduğumuz yere geçtik.
Umutlu bir yüz ifadesiyle Onlar baktığımda prens artur sözcü olmuş olmalı ki herkes adına söze girdi.
-biz Bir karar verdik. Dedi.
-sizi dinliyorum.
-eğer kararımız olumsuz olursa ne yapıcaksınız?
-kimseyi bir şeye zorlıyamam elbet. Ançak bu yolda tek başıma bile kalsam son nefesime kadar savaşıcam. Bakın benim hiç bir zaman kimsem olmadı. Ailem yoktu. Arkadaşım yoktu. Sonra bir anda kocaman bir ejder ailem oldu. Yaşamak için bir amacım oldu. O yüzden ne olursa olsun pes etmiycem.
-peki yanında olursak?
-pekala yanımda olursanız, geleceğin umudu için bir şans olucak elimde. Ve elinde sonunda kayıp ruhlar sahiplerine geri dönücek. Çünkü ben başaramazsamda yanımda olan sizlerin pes etmeden devam ediceğini bileçeğim.
-bize fazla güvenmiyormusun?
- hayır ben her gerçek kraliçenin yaptığı gibi içgüdülerime ve kendime güveniyorum.
Prens Arthur gülümseyerek kafasını salladı. Ve ekledi.
- o halde yeni savaşa ve yeni geleceğe hazırlansak iyi olur krallıkların kurallarını değiştirme zamanları çoktan geldi. Öyle değilmi millet.
Seninleyiz ejder kralice. Sonuna kadar.
Ejder kralice... İlk defa biri bana bu şekilde seslenmişti. Gülümseyerek alkışlayan topluluğa baktım. Sonra yanımdaki arkadaşlarıma büyük bir adım atmıştık bu gün. Ve yarının bize getireceklerini karşı güçlenmiştik...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Ruhlar
FantasyKüçükken masalları cok severdim. Güzel prensesleri kötü ejderhalardan kurtaran yakışıklı prensler, küçük bir öpücükle prensesi uyandıranlar... Ama büyüyünce farkettimki, o ejderhada yalnızdı, belkide yalnızca arkadaş istemişti kendine. Peki o prense...