Bir yerde okumuştum. İnsanın kaderi adında saklı olurmuş. Benim adım cemre. Ben ejder kralicesi ateşin varisiyim. Ben kocaman bir ateş halkını ayaklandıracak ilk ateş kıvılcımıyım.
Ben cemre ve benim adımın anlamı havaya, suya, toprağa düşen ilk ateş kıvılcımı. Peşinden sıcak yazı getirecek olan ilk ateş kıvılcımı...
- cemre? Melodi'nin sesiyle daldığım düşünçe aleminden çıktım. Hala merdivenin arkasında saklandığımız noktadaydık. Bense gözlerimi biraz önce kendi ellerimle kapattığım kapıdan alamıyodum.
-hadi çıkalım burdan. Dedi melodi tedirgin bir sesle.
Ağzımı açıp yanıt veremedim. Ama başımı yavaşca sallıyarak oturduğum yerden kalktım.
-hadi gidelim. Dedim. Duygusuz bir sesle. Sanki az önce onca şeyi öğrenen ben değilmişim gibi.
-ne yapıcaz?
-kraliçeyi duydun. Dedim ilerlerken. Bu sırada hızlı adımlarla beni takip eden melodi,
-saraya mı sızıcaz? Dedi.
-kendini kanıtlamak istemiyomuydun. Kanıtla işte. Korkma en fazla savaş düşündüğümüzden erken başlar. Ama istemezsen seni ejder vadisine abinin yanına götürebilirim. Ben bu saraya sızıp onları kurtarıcam. Dedim sonunda sarayın arka bağcesine çıkan gizli geçitlerden birinin önüne geldiğimizde.
-hayır seninle gelicem. Dedi kararlı bir sesle.
-sen bilirsin. Dedim.
-nereye gidiyoruz? Planın varmı? Saraya nasıl sızıcaz? Diye soruları sıralayan melodi sırıtmama neden olmuştu. Çünkü grçitten geçtiğimizden beri fazla tedirkenken şimdi kendi gibi olmuştu.Kendimi tutamayarak kahkaha attığımda oda gülmeye başladı. Askerlerden saklanırken bahcede bir ağacın arkasına saklanmış deli gibi gülüyoduk.
-deliyiz biz. dedim. Son yaşananlardan sonra gülebilmek delilikti çünkü.
-delilik iyidir. Dedi. Sonra devam etti.
-özür dilerim.
-neden?
-sani çok sacma şeylerle itham ettim. Öyle düşünmüyorum cemre. Sen benim kardeşimsin artık ve kardeşimin beni kullanmıyacağından eminim. Ben sadece korktum biraz. Alışkın değilim ya. Ama cabuk alışırım.
Gülümsedim.
-sorun değil. Dedim.
Gülümsedi.- ne yapıcaz peki?
- önce güvenli eve gitmeli ve plan kurmalıyız. Hem bizimkileri biraz tanıdıysam ve gerçekten bana ihanet etmedilerse gidebileceğim minimum yerlere bir ip uçu bırakmış olmalılar.
-güvenli ev neresi?
-sadece beni takip et.
-tamam.Saklandığımız ağacın arkasından çıkarak hızlı adımlarla bahcenin sonundaki duvara yaklaştık. Duvarın bu kısmı alçak olduğundan tırmanarak bahçeden çıkmamız kolay olmuştu. Sonra artık ezberlediğim ara sokakları koşarak geçtik ve rosenin büyükannesinin evine geldik.
Anahtarı bir önceki gelişimde sakladığım yerden alarak kapıyı açtım. Kimsenin bizi görmediğinden emin olduktan sonra içeri girdik.
Ev son bıraktığım haldeydi. Burası bana ailemin evinden daha çok yuva gibi gelmeye başlamıştı son zamanlarda. Kendimi salondaki kanepelerden birine attığımda derin bir nefes verdim. Burdan çıkarken çok farklı şeyler düşünmüştüm. Şimdiyse olaylar çok farklı yere gelmişti.
İşin daha önemlisi o saraya nasıl gireçeğimizdi. Ben herkesin çok iyi bildiği ve bu krallıkta her yerde aranan biriydim. Melodi ise halk olmasada soyluların çok iyi bildiği bir prensesti. Kılık değiştirsek yeterli olurmuydu ki? Uffff!!
Eğer onlar yanımda olsaydı bunları düşünmek zorunda kalmazdım bile. Alex çoktan plan kurar drage de planı harekete geçirirdi. Rose ise bizi plana uygun hazırlardı. Şimdi farkediyodum da şu ana kadar olan pek çok olayda benim pek vasfım yoktu. Ben onların yaptığı zor işlerin üzerine konmuştum farketmeden. Yine de ses çıkarmamışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Ruhlar
FantasyKüçükken masalları cok severdim. Güzel prensesleri kötü ejderhalardan kurtaran yakışıklı prensler, küçük bir öpücükle prensesi uyandıranlar... Ama büyüyünce farkettimki, o ejderhada yalnızdı, belkide yalnızca arkadaş istemişti kendine. Peki o prense...