Tarih Tekerrür Eder

126 7 3
                                    

Ben küçüktüm. Belki 8-9 yaşlarımda yaralı bir kedi bulmuştum yetimhanenin bağcesinde. Bir bankın altına saklanmış acıyla inliyodu kedi. Küçüktü o da benim gibi belki terkedilmiş. Yetimhaneye hayvan sokmak yasaktı. Ama onu orda bırakamazdım. Kış ayındaydık. Soğuktu hava.
Benim pek arkadaşım yoktu. O kedide yanlızdı. Üzerimden çıkardığım kalın kazağıma sardım kediyi. Bu sefer benim üzerimde bişey yoktu ve soğuktan titriyodum. Ama kediyi kurtarmak istemiştim. Bir anda başlayan yağmur beni daha da titetirken koşarak yetimhaneye girdim ve kaldığım odaya çıktım. Kimse yoktu bunu fırsat bilmiştim ya kazağı yatağın altına serdim ve kediyi oraya yatırdım. Tam bir hafta herkesten sakladım onu. Yemekhanede yemeğimin birazını cebime sakladım ona götürdüm mesela. Ama ona bakmak için kendimi unutmuştum. Pikemi onun üzerine seriyor kendim yatağın üzerinde titriyerek uyuyodum. Bir kaç gün sonra hastalandın. Ateşim o kadar yükselmişti ki beni hastaneye götürmüşler. Havale geçirmişim. 1 hafta sonra yurda geri döndüğümde yatağın altında kedi yoktu.
Bulmuşlar onu. Sonrada dışarı atmışlar. 2 hafta ceza aldım onu içeri soktum diye. İki haftanın sonunda dışarı çıktığımda onu bidaha görmem sanıyodum. Ama bir heves belki diyerek gittim onu bulduğum yere. Ordaydı. Ama cansızdı. Yavru kedi onu bulduğum yerde ölmüştü. O gün anladım ki, birine ölçüsüz sevgi gösterirsen bu her ikinizide sor duruma sokar. Öğrendimi ki biz kaderi erteleyebiliriz ama engelleyemeyiz. Allah olacak dediyse öyle yada böyle olur. Kediyi oyuncak küreklerle kazdığım ağacın dibindeki toprağa gömerken o benim ilk ölümümdü. Bir canlı benim yüzümden ilk kez ölmüştü. Birinin ölümüne ilk kez sait olmuştum.

Şimdi ise benim yüzümden hatta benim ellerimden yüzlerce insan ölüyodu. Ve ben ne durdurabiliyodum bu Ölümleri nede ben durabiliyodum. Çünkü ben dursaydım da ölümler durmıycaktı.

Gözlerim ileride ellerindeki su kürelerini kendi halkından askerlere içi açıya açıya atan drageye kaydı. O istermiydi kendi halkına karşı savaşmak? Mecvuriyet en zoruydu işte. Alex, luna, henüz sarılamadığım kokularını içime çekemediğim annem, babam, aysu, melodi, elly, minor, rosenin büyükannesi, hatta alex ve dragenin annesi su kraliçesi bile bir yanda savaşırken benim gözlerim herbirinin üzerini tarıyodu. Birine sadece birine küçük bir zarar gelirse asla affetmezdim kendimi.

- cemre eğil! Diye bağıran dragenin sesiyle başımı hızla eğdim. Bir su küresi başımın üzerinden geçerek arkamdaki adama isabet etti.

Drage bana göz kırparak diğer adamlarla savaşmaya devam ederken elimde oluşturduğum ateş toplarını bende gelişi güzel düşmanlara atıyodum. Ama bir çoğu su güçleriyle kendilerini korumayı başarıyodu.

İlerde iki adam melodiyi kıstırmış aynı anda saldırıyodu. Çiçek güçleyle kendine kalkan oluşaturan melodinin her an güçsüz düşeceği yzünden belliydi. Önümdeki adamları geçip ona ilerlemeye çalıştım. Ama biri benden önce davranmıştı. Bir oktan çıkan iki yay aynı anda adamlara saplanırken melodi de kalkanını indirdi ve onu kurtaran adama baktı.

Onu abisi kurtarmıştı...

Melodi korku, heycan, umut ve özlem karışımı bir ifadeyle abisine bakarken gülümsedim ve arkamı dönerek savaşa devam ettim.

Biz ne kadar dayansakta kaeşımızdaki ordu azalmıyordu. Aksine sanki biz savundukça güçleniyorlardı. Saatlerdir süren savaş sanki bir tek bizi yormuştu. Koşturmaktan terden su olmuştum ve bacaklarım sızlıyodu.

Bir anda önüme çıkan adamın hamlesinden son anda kurtularak bir başkasına elimde oluşturduğum ateş küresini fırlattım.

Mucize gerekti...

Bir yandan önümdeki askerlere saldırırken bir yandan da etrafa bakarak olası bir yedek plan oluşturmaya çalışıyodum aklımdan.

Benim bakışlarım öylece etrafta dolanırken önce bir fırtına çıktı. Ansızın çıkan fırtına savaş meydanını adeta ortadan ikiye yararken bir şimşek çaktı meydanın ortasına ve şimşeğin arkasından bir geçit açıldı.

Kayıp RuhlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin