Bölüm 9

480 33 0
                                    

Ahmet

Kafamı toparlamadan içeri giremiyordum. Nazlı çiçeğim neler yaşamıştı böyle? Gidip kahve alayım diye düşündüm. Bu hem onlara hem de bana iyi gelecekti. Kahve makinesinin başına geldiğimde hala sakinleşemiyordum. Bir kahve alıp, sıcak olmasına aldırmadan diktim kafaya. Yandım ama iyi geldi. Karşıdaki hemşirelerin neler konuştuğunu tahmin ediyorum. Doktor Ahmet bu gün gelen kadından dolayı çok sinirli. Sakın yaklaşmayın. Bize patlar ve bu hiç iyi olmaz dediklerini anlayabiliyordum. Eşim bile buraya kavga etmeye geldiğinde sakinliğimi elimden bırakmamıştım. Profesyonel olmak önemliydi benim için. Begüm konu olunca yemişim profesyonelliği de etiği de hatta Hipokrat yeminini bile diyordum.

Soğuk nevale bir günde duygularını açığa vermeye başladı bile...

Kendime aldığım 2. Kahvenin yanında  Begüm ve Ali'nin kahveleri ile odaya doğru yürümeye başladım. Kıskanıyordum şu Ali'yi hala. Begüm'ün mutluluğuna da o tanık oluyordu, hüznüne de. Ben yapabilir miyim diye düşündüm. Sanırım yapamazdım. Ali gibi soğukkanlı olamazdım. Haklıydı yıllar öncesinde söyledikleriyle. " Benden daha çok acı çekmiyorsun. Şanlısın bana göre." Demişti lise yıllarında.

Şanslı olmak mı? Ne şans ama... Hepimiz tek bir kızı sevmiştik. O mutlu olsun diye geride kalmıştık. Hepimiz iş- güç sahibi olup, evlenmiştik. Yuvalarımızı kurmuş, aile babası olmuştuk. Okul arkadaşlarım da benim gibi gönüllerinin sultanını bulmuş muydu acaba ? Peki mutlu olmuş muyduk? Onlar belki de olmuştu... Ben olmamıştım. Olamamıştım. Eksiktim hep ben onsuz. Bir türlü tamamlanamamıştım onsuzluktan. Begümsüzlükten. Eski bir arkadaşıma anlattığımda bana ' sen yaşanmamışlıkları bu kadar büyütüyorsun. Aslında onunla biraz vakit geçirebilseydin, belki de senin zihninde oluşturduğun kadınının o olmadığını anlardın.' Demişti. Denemeliydim bu sefer bir fırsat yakalamalıydım. Begüm ile bir gün geçirmeliydim, geçmişe, yaşanmamışlıklara, yaşanamamışlıklara inat bir gün....

Ali bir gün bana " Sen onun nikah şahidi olur muydun?" Diye sorduğunda cevabım kesin ve netti. "Asla" dedim. Ali gülerek şöyle dedi" Ben oldum.! Hem şahit oldum resmen hem de düğününde gelinlikle gördüm. O, gelinlik içinde Tarık' a gülümsüyordu ve onun kollarında idi. Daha da komiğini söyleyeyim Tarık ile evlenmesi konusunda onu ikna eden de bendim. Benimle evlenme ihtimalinin olmadığını bildiğim için iyi bir eşi olsun istedim. Onu üzmesin kırmasın diye Tarık ile evlen , o seni mutlu eder dedim. İçim parçalanarak hem de. Bana Cankardeşim derken ne yapabilirdim ki başka" Dedi. Şok olmuştum bunları dinlerken. Ama belli etmemiştim. Onu gelinliğin içinde görüp, dayanmaya çalışamazdım. Ali'ye dair sadece şunu söyledim. " Ne manyak adamsın be! İnsan kendisine bu kadar acı çektirir mi " Ali gerinerek, " Onun mutlu olması için canımı istese onu bile verirdim. Ben onu kendimden bile çok sevdim. Ahmet! Ayrıca Tarık ile evlenmesi konusunda ben onu ikna ettim. Benimle evlenmeyecekse en azından iyi biri ile evlensin, mutlu olsun istedim. Sevdiğim kadını kendi ellerimle başkasıyla evlendirdim işte!" dedi ve ekledi:" Bizim okuldan kimse ile bir şey yaşamamaya yemini var. Ben bu yemini duymasaydım devam ederdim. Ama o yeminin şahidi benim. Şahit olduğum yemine karşı mı savaşacaktım Ahmet? Bu yemine sen de dahilsin unutma bunu. Sen de bizdensin! Bu yeminin sebebinin kim olduğunu da biliyoruz. Engin giderken onun ruhunu da aldı gitti. Bir tarafta Engin için gözyaşı döken Begüm'ü sakinleştirmeye çalışıp, öbür taraftan en yakın arkadaşıma ihanet ediyor gibi hissettmek beni öldürüyordu. Begüm Engin'e ağlarken ben hem Begüm'e hem de kendi imkansız aşkıma ağladım yıllarca... " dedi ve gitti. Bana kısaca onun peşini bırakmamı söylemişti.

Bırakmıştım ama Elif buraya hasta olarak gelinceye kadar. Elif sayesinde Begüm beni aramış ve yıllar sonra o sesini duymuştum. O zaman dünyaya yeniden gelmişim gibi hissettim.Ben bu yemini bozacaktım. Ama nasıl olacaktı bilmiyorum. Bahsettiğim kadın evli, kocasını seven ve iki çocuk annesi. Nasıl olacaktı bilmiyorum, ama yapacaktım. Aşkta ve savaşta her şey mubah demişler...

Sonunda benden nefret etse bile onun benim olmasını sağlayacaktım. Şu anda benden nefret bile etmiyordu. Onun nefreti bile benim için onur olacaktı....

Kahvelerle içeri girdiğimde biraz daha sakinleştiğini gördüm Begüm'ün.Bana doğru dönüp şu soruyu sordu" Ne zaman çıkacağım bu odadan? Evime gitmek istiyorum." Hiç cevap vermeden kanepelerden birine oturdum keyifle kahvemi yudumlayarak. Biraz da sen sinir ol bakalım inatçı cadı...

GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin