Ahmet
Ona kendimi anlatamayacaktım artık bundan emindim. Ama aklımdan da atamıyordum bir türlü. Ne yapsam olmuyordu. Bazen yorganın altında ağlayarak kendimi rahatlatmaya çalışıyordum. Sessiz çığlıklarımla haykırıyordum ona olan aşkımı. İyi oluyordu bana işte. Çok dalga geçiyordum kızların etrafında pervane olan erkeklere. Hiç mi karakterleri yoktu bunların, bir kız için bu kadar küçülür müydü erkek adam diyordum. Küçülürmüş. En ufak bir fırsatım olsaydı ona dair bırak küçülmeyi ayaklarına kapanıp, yalvarırdım...
Bir gece yine nöbetçi öğretmen uyuduktan sonra bizimkiler volta atmaya başlamışlardı. Bir anda biri " Beyler bakın burda ne yazıyor? " Dedi cam kenarına yakın bir kirişi göstererek, "Bizim kızların sırları buraya yazılmış!" Dedi kahkaha atarak. Yatakta olanlar bile merakla kirişin yanına doğru gittiler ve okudular sırayla...
İlk isimler dikkatimi çekmemişti ama son isim beynimden vurdu beni. BEGÜM ve BURAK! Bu neydi böyle diye düşünürken, geçen sene bu katta kızların kaldığı aklıma geldi. Erkek sayısı artınca kız binasının üst katı erkeklere tahsis edilmiş, binanın alt kata geçiş kısmına duvar örülmüştü. Bizim kızlar da geçen yıl bu koğuşta kalmışlardı. Biri onlara şaka yapmıştı. Hem de başında hayvan ismi kullanılanından.
Begüm'ün kimi sevdiğini tüm erkekler olarak öğrenmiştik artık. Bir kaç dakika öncesine kadar Begüm'ün Ömer'den kaçtğını biliyordum, şimdi ise kimi sevdiğini...
Yumruklarımı sıkıp, yorganı çektim başıma. Her geçen gün ıstırabım daha da artıyordu. Burak aslında iyi bir çocuktu ama onu ben severken, arkadaşımın yanında görmeye dayanamazdım. Hep dayanamayacağımı söylüyordum, ardından üstüne daha katmerlisi geliyordu başıma işte. Dayanacaktım bir şekilde buna da...
Gecenin geri kalan kısmında Burak'a odadakiler ne kadar şanslı olduğunu, Begüm'den daha iyi birini bulamayacağını söyleyip, durdular. Neden o şanslı ben değildim ki dedim durdum içimden.
Burak'ın bu işte pek gönlü yoktu anladığım kadarıyla. Bu iyiydi ama bizim tayfa "bizim sınıfın kızı için başka sınıftan biri sınıfa gelemez" geleneğini hala sürdürüyorlardı. Hele ki en son geçen hafta kavga ettikleri C sınıfından biriyse, bu yeni bir kavga sebebiydi. Saçma ve çocukça ....
Ertesi gün densizin biri tahtaya aynı isimleri yazmış, diğerleri de gülüşüp, duruyorlardı. Ben gülemiyordum. Nasıl gülebilirdim ki içim kanarken? Sınıfa ilk gelen kız Begüm oldu. Diğerleri muhtemelen lavaboda saçlarıyla uğraşıyorlardı. Begüm kafasını kaldırıp, tahtaya baktığında, gözleri fal taşı gibi açıldı. Gözleri dolmuş bir şekilde sınıftan hızla çıktı. Nereye giderdi şimdi bu kız? Peşinden gitsem, ne diyebilirdim ki? Gidemedim yine. Çakılıp kaldım yerimde. Dönüşünü bekledim, sadece yapabildiğim buydu...
Dersteyken aklıma takıldı birden. Begüm'ü sürekli takip etmeme rağmen onu hiç Burak'a bakarken görmedim. Yanına bile yaklaştığını farketmedim. Öyle bir şey olsaydı eminim anlardım. Tüm zamanım onu izlemekle geçiyordu. O da hissettirmeden sevmişti benim gibi. Belki de gerçekler değildi o kirişte yazanlar. Kendimi kandırıyordum sadece. Gerçek olmasa gitmezdi öyle öfkeyle. Gözleri dolmazdı, sırrı ortalığa dökülürken...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ (TAMAMLANDI)
Roman d'amourSevgisini yıllarca içinde saklayan bir adamdan ne beklersiniz? Neler yapabilir? Nasıl anlatır sevdasını? Cevabını bu hikayede bulacaksınız