Gençken içimize yer etmiş, ulaşamadığımız ne kadar çok şey vardır hepimizin. Gece kafamızı yastığa koyarken zihnimizden geçirdiğimiz nice güzellikleri bir gün bize nasip olsun diye dualarla yatarken, sabah hiç bitmesin istediğimiz rüyalarda gördüğümüz güzellikler. Bilemiyoruz ki hangisi hayır hangisi şer bizim için. Begüm ve Ahmet de aynı düşüncelerle gençliklerinin en güzel zamanlarını farklı insanlar için geçirmiş ve yetişkinlik evrelerinde bunların sadece hayal etmekle olmadığını kendilerince acı çekerek öğrenmişlerdi. Kader onlar bir şeyler ümit ederken başlarına gelen şeylerdi. Ahmet kaderine razı gelmeme yolunu seçerken, Begüm kadere boyun eğdi. Sonuçlar çok farklı olmadı elbette.
O gece ne mi oldu? Ahmet sevdiği kadının boynunu bükmeye razı olamadı. Ne kadar onu bir nefes ötede bile uzakta tutmak istemezken, yüreğini dağlamaya kıyamadı Begüm'ün. Serbest bıraktı sevdiceğini. Sabaha kadar Ahmet anlattı, Begüm dinledi göz yaşları içinde. Yılların yükünü bir gecede atmaya çalıştı güzel seven adam. Kadın ise dinledi hiç yargılamadan, ayıplamadan, sadece göz yaşları ile karşılık verdi.
Uzun bir gecenin ardından iki yaralı yürek hayata kaldıkları yerden devam etti. Begüm Ahmet'i bir arkadaş olarak gördü, ortak arkadaşlarının davetlerinde ya da düğünlerinde. Ahmet için hiç bir şey değişmedi, gönlünün sahibi hep Begüm kaldı. Eşi ile tekrar bir araya gelmedi ve hiç evlenmedi. Ne kendine ne de başka birine mutsuzluk sebebi olmak, iki yüzlü davranmak istemedi daha fazla. Artık eteğindekileri dökmüş, sırtındaki yüklerden kurtulmuşken başkaca yüklere ve haklara girmeye niyeti yoktu. Zordu ve çok yorgundu yüreğinin ona hiç de rahat ve huzur vermeyen rotası imkansız olan yolculuğunda. Sevdiği mutlu olsun yeter istiyordu artık. Hayatın ona çizdiği rolde biliyordu ki Begüm yoktu. Ama içi rahattı Begüm ile karşılaştığında. Begüm uzakta durmuyor ve tüm samimiyeti ile arkadaşlığını sunuyordu. Bilmiyordu ki bu adam son nefesine kadar onu sevecek, kabul olsun olmasın yine dualarında aynı kadını diliyordu.
Kim bilir belki bir gün Begüm ona gelirdi. Hayat ümidin bittiği yerde bitiyorsa, Ahmet ümidini bitirmeyecekti ki. Nefretinin sebebi olmayı göze alamadı; kendi ızdırabında yanmaya devam etmeyi bildiğinden, yolunu açtı hayatta sevdiği, yüreğinin temelli sahibi yaptığı kadının.
Sevmek bencilliktir denir ya, bencil olmamayı seçti Ahmet söylenenin aksine. O iyi olsun yeter diyerek, canı yansa da tüketmedi sevgisini, kimine göre takıntıydı bu, Ahmet'e göre takıntı değil, yaşayamadıklarının, yüreğinin ta içinde yaşatamadıklarını özlemiydi. Belki de hiç bir zaman vuslatı olmayacak bir özlemdi onun yaşadığı. Acı çekmeyi bile tek bir kadın için göze alıyordu ki değecek olandı. Hak edendi, belki de ulaşılamayanın ulaşamayandaki imkansızlığı idi...
Evet bir çoğunuzun sıkıcı ve tek düze olduğunu düşündüğünüz hikayenin sonuna geldik. Umarım vermeye çalıştığımız mesajlar yerine ulaşmıştır. Bu hikayeden sonra Gönlümün Sultanı'nın finaline kadar yazmaya devam inşallah. Yorumlarınızı bekliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ (TAMAMLANDI)
RomanceSevgisini yıllarca içinde saklayan bir adamdan ne beklersiniz? Neler yapabilir? Nasıl anlatır sevdasını? Cevabını bu hikayede bulacaksınız