Yaklaşık bir aydır evimde tıkılıp kalmıştık, dışarı çıkmıyorduk çünkü birinin bizi öteme ihtimali yüksekti ve bu en son isteyeceğim şey bile değildi. Babamın yüzüne nasıl bakacaktım? Ne diyecektim ona?
'Baba, senin zamanında hamile bıraktığın kadının kardeşi -yani Tarık ayrıca Açelyanın babası- bana ufak bir o
oyun oynadı bu sayede Kerem Sayer ile beraberim. Ah! Unutmadan, hamileyim.'Sahiden mi? Adamın kalbine inerdi sanırım bunu söylesem ama başka ne diyecektim? Acaba araya Tarık olayını hiç mi katmasam, belki daha sonra uygun bir zamanda söylerdim. Adam bu kadar şoku üst üstte kaldıramaz ki.
Lanet olsun!
Ne bok yiyeceğim ben şimdi? Kerem sürekli olarak beni sakinleştirmeye çalıştı şu bir ay içinde. İstediği kadar konuşsun onunda korktuğu biliyordum. Bu saatten sonra bizi kimse ayıramazdı ki, biz bundan korkmuyorduk ama arkamızda ailelerimiz olsa fena mı olurdu?
Derin bir nefes aldım, yerimde huzursuzca kıpırdandım. Yarın babamın yanına gidiyorduk, bir yanım evden çıkacağı için mutluyken diğer yanım hüzünlüydü. Neler olacağını bir türlü kestiremiyordum.
Ben derin düşüncelere dalmışken Kerem'in uyandığını farketmemiştim. Elleri arsızca belimde daireler çiziyordu.
"Benim güzel sevgilim ne düşünüyor böyle sabah sabah." Sesi.. Ah! Uyuşturucu gibiydi, bağımlılık yapıyordu, sürekli konuşsun istiyordum. En kötü zamanımızda bile onun sesini duyduğumuz zaman sakinleşiyorduk.
Bebeğim ve ben.
Biz babamıza aşıktık. Ikimizde onu deliler gibi seviyorduk. Kerem her karnımı okşayıp, birşeyler fısıldadığı zaman içimde çok garip şeyler oluyordu. Ben yapınca olmuyordu ama!
Onların ilişkisini şimdiden kıskananıyordum.
"Yarın büyük gün." diye fısıldadım. Belimi kavrayıp beni iyice kendine bastırdı. Saçlarıma ufak bir öpücük bırakıp ellerini artık iyice belirgin olan -ki şişmeye başlamış- karnımda birleştirdi.
"Yalan söylememi mi tercih edersin? Hafifçe kıkırdadım.
"Hayır."
"Biraz kızacak belki baya kızacak ama aşkım eninde sonunda kabul edecek bizi. Seni kırabilir mi baban?" Tam ağzımı açıp birşeyler geveleyecekken beni susturun devam etti. "Cidden sabah sabah bunları sana düşündüren ne? Neden bebeğimizin cinsiyetini öğreneceğimiz için heyecanlı değilsin?"
Gözlerim dehşet içinde büyürkrn aniden Kerem'e döndüm. Karnıma giren sancı ile hafifçe yüzümü buruşturdum.
"Bir kez daha ani hareket edersen şaplağı yersin, hayatım." Dil çıkartıp dudaklarına ufak bir öpücük kondurdum.
"Bu benim için ödül olur bebeğim." arsızca sırıttım. Kaşlarını çatıp ufak bir bakış attı.
"Ne yani sana şaplak atmam sana ödül mü?" Hamilelikte bütün duygular en yüksekte yaşanıyormuş derlerdi de pek inanmazdım. Kesinlikle doğru.
"Bu beni fena tahrik ediyor." Ben kıkırdayıp utanırken Kerem bu defa bana şaşkınca bakıyordu.
Ah, söylemeyi unuttum benim -Kerem'in deyişi ile- yersiz kaygılarım yüzünden buraya geldiğimizden beri sevişmiyorduk. Ah hadi ama! Fikirlerim sürekli değişiyor, bundan bir ay önce deli gibi sevişmek isterken buraya geldiğimizden beri bebeğimize birşey olacak diye bana dokunmasına izin vermiyordum.
Ama şuanda kasıklarımda ki yanma hiç iyiye işaret değildi, biraz daha bana böyle bakmaya kalkışırsa üzerine atlayabilirdim.
Yüzünde ki şaşkınlık yerine çapkın bir gülümsemeye bırakırken bir elini yavaşça kalçama indirdi, etrafını hafifçe okşadıktan sonra oradan popoma getirdi.
İnlememe ramak kalmışken derin bir nefes aldım. Sadece kalçımı okşadı ama ben ısladım lan!
"Demek bu sizi tahrik ediyor Zeynep hanım." elini popomu yavaş hareketlerle okşuyordu. Biraz daha Kerem'e sokuldum. Ereksiyonunu karnımda hissedince az kalsın bayılacaktım.
Ahhhh! Özlemişiiim.
"Kesinlikle tahrik ediyor." zorluklar konuşuyorduk, bir yandan derin derin nefes alıyordum.
Kerem aniden elini kaldırıp orta sertlikte popoma geçirdi.
"Ahhh." Bedenim yay gibi gerilirken inleyişim odada yankılandı. Kerem arsızca sırıtıp vurduğu yeri ovmaya başladı.
Arzu dolu bakışlarla ona bakarken bir anda üzerime çıkıp buklelerimi yüzümden çekip fısıldadı;
"Başlayalım mı.?
Bugün bebeğimizin cinsiyetini öğrenecektik, yarın ise babamla konuşmaya gidecektik. Başımızda Koray gibi büyük bir sorun vardı. Açelya ne bol yiyor hiçbir fikrim yok. Neredeyse iki haftadır Tuana ve Can'la görüşmüyorduk. Ve Tuna.. Onu özlemiştim hemde çok, büyük bir açıklama borcum var ona.
Ama biz öyle bir çifttik ki bunları düşünmek yerine sevişiyorduk. Buna azgınlık, ihtiyaç ya da başka birşey denilmezdi ki. Buna aşk denirdi.Biz aşktık.
Aşıktık.
Biz birbirimize bağlıydık, ve bizi ancak ölüm ayırabilirdi.Sevdiğim adamın gözlerini en derinine baktım, aşkla sevgiyle, şehvetle, tutkuyla.
Hafifçe gülümseyip dudaklarımı o taptığım dudaklara bastırdım.
Bizi kimse ayıramayacaktı.
---
Ne diyeceğimi inanın bilmiyorum, çünkü ne desem boş olacak. Bölüm kısa oldu bu sadece hala burada olduğuma dair ufak bir kesit gibi düşünün. Telefondan yazdım, hata olabilir. Bilgisayaım şuan bozuk umarım gelecek birkaç günü. Yeni bölüm ile pazar gecesi karşınızdayım.
Ilham sorunu yaşıyorum, yazamıyorum olmuyor bir türlü. Yorumlarınız ile fikirleriniz belirti lütfen bütün yazma istediğim gidiyor diğer türlü.
Multimedyaya muhakkak bakın. Hepiniz affedin beni, konuşmak isteyen olursa mesaj atsın ben hep buradayım. Haftasonu görüşürüz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşil Peri (Peri Serisi 1) ASKIDA
FanfictionBen anne olamam ki. Bar işleten, her gün sabah akşam demeden alkol içen, daha evi bile temizleyemeyen, yemek yapmayı bile bilmeyen anne mi olurmuş hiç? Ben daha kendime bakamıyorum bir bebeğe nasıl bakacağım? Bir bebeğin bezini nasıl değiştirec...