Yeni kapağımız nasıl olmuuuş?
"Senin ne işin var burada?"
İlk konuşan Kerem oldu. Ben hala tepki veremiyordum, şoka girmiştim adeta. Gözümün önünden geçen görüntüler bu kadına ait olabilir miydi? Ama neden? Neden böyle bir şey yapsın ki, benden ne istiyor olabilir ki? Benim ölümüm ona ne gibi bir fayda sağlayacaktı, ona ne kazandıracaktı?
"Uzun zaman oldu görüşmeyeli, merhaba demek istedim."
"Ayça burada ne işin var?" diye tekrarladı Kerem sinirle. Ayça bana hiç bakmıyordu, sanki gözlerini özellikle bana çevirmek istemiyor gibi bir hali vardı. Onu en son Kerem ile yeni tanıştığım zamanlarda görmüştüm, aradan geçen o kadar zamana rağmen hala aynıydı, tek fark, gözleri nefretle bakıyordu.
"Ah Kerem yapma, sizi görmeye geldim sadece. İyice paranoyak oldun, eskiden böyle değildin." Eskiden derken üzerine vurgu yapmıştı, gözleri kısa biran bana kaydı sonra kendini toparlayıp konuşmaya devam etti.
"Zeynep sen ve bebeğiniz. Mutlu aile tablosu çiziyorsunuz adeta." Sesi odanın içinde yankılanırken gür bir kahkaha attı, bakışlarını bana çevirip kısa bir süre üzerimi süzdü bakışları ellerimin birleştiği yere kayınca huzursuzca yerimde kıpırdanıp Kerem'e iyice sokuldum.
Bu kadında beni korkutan bir şeyler vardı, normalde olsa ağzının payını elbette verirdim, ben Açelya gibi bir kadını yola getirmiştim bunu mu getiremeyecektim? Ama korkuyordum işte, bebeğim için korkuyordum. Kendi aptallığım yüzünden bebeğime bir şey olmasına elbette izin vermeyecektim.
"Umarım bu mutluluğunuz kısa sürmez." Son kez karnıma bir bakış atıp arkasını döndü ve kalçalarını sallaya sallaya gitti.
Orospu.
"Bu neydi böyle?" sesimi bulduğumda Ayça gitmiş ve biz ancak kendimize gelmiştik. Kafam allak bullak olmuştu. Ne düşüneceğimi şaşırmıştım.
"İnan bilmiyorum." Aklım son söylediği cümleye takıldı bir süre, "Umarım bu mutluluğunuz kısa sürmez." , ne demek istemişti bu aptal kadın? Ne biliyordu da böyle konuşuyordu, aklıma gelen ilk ve tek isim Koray olmuştu.
Ayça ile Koray mı?
Hah! Daha neler.
"Gidelim mi?" diye sordum sessizce, bütün keyfim kaçmıştı, akşam babamların yanına böyle gitmek istemiyordum. Ama elimden bir şey de gelmiyordu ki. Ben bu günü böyle hayal etmemiştim!
Sabah Keremle gayet mutluyduk, öğleden sonra bebeğimizin cinsiyetini öğrenip ufak bir kutlama yapardık, akşama doğru babamın yanına gidip onunla sakince konuşup her şeyi anlatıp gönlünü alırdık ve son olarak gece yatağa girdiğimizde sevdiğim adamın kolları arasında huzurlu bir uykuya dalardım.
Hayat bazen fazla acımasız oluyor bana karşı.
Kerem saçlarıma ufka bir öpücük kondurdu, bu beni sakinleştirirken kedi gibi sığındım ona. Kerem olmasaydı bunların hiçbirine dayanamazdım. Bebeğimi Kerem olmadan büyütmek istemiyordum bu fazla acımasız ve bencilce ama bana güç veren Kerem'di, onun aşkı, sevgisi, onun varlığı bana yaşama sevinci veriyordu. O yoksa bizde yoktuk, o varsa bizde vardık.
"Seni her şeyden çok seviyorum." Gözümden bir damla yaş düşerken daha sıkı sarıldım ona. Kerem ufak bir kıkırdamanın ardından beni kendinden uzaklaştırıp gözyaşlarımı sildi. Eğilip önce sağ göğsüme ardından sol göğsüme birer öpücük kondurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşil Peri (Peri Serisi 1) ASKIDA
FanfictionBen anne olamam ki. Bar işleten, her gün sabah akşam demeden alkol içen, daha evi bile temizleyemeyen, yemek yapmayı bile bilmeyen anne mi olurmuş hiç? Ben daha kendime bakamıyorum bir bebeğe nasıl bakacağım? Bir bebeğin bezini nasıl değiştirec...