Merhabalaarr!
Bölümümüz geldi ama kısa oldu, geçiş bölümü olarak düşünün, en kısa zaman yeni ve oldukça güzel bir bölüm sizlerle olacak.
Bölümü @JBandEXO ithaf ediyorum.
Keyifli okumalar!
---
Kucağımda Peri ile yatak odasında yatakta oturmuş kara kara düşünüyordum. Son bir haftadır Peri çok huysuzdu, normal hep huysuzdu aslında. Sürekli mızmızlanır, olur olmadık şeylere ağlıyordu.
Cenazenin üzerinden iki ay kadar bir süre geçmişti benim minik bebeğim iki aylıktı, elbette ağlayacaktı.
Acıktığı zaman, ilgi istediği zaman, altının temizlenmesini istediği zaman, hadi ama sırf ona gülüyoruz diye ağlar mıydı bir bebek?
Kerem'le yapmadığımız şebeklik kalmamıştı sırf sussun diye ama daha çok ağlıyordu.
"Hadi bebeğim, uyu artık." Birkaç mızmızlanmadan sonra sanırım yorgunluktan uyuya kaldı. Sessizce onu kucağımda sallamaya devam ettim.
Şu iki ay boyunca hayatımda bu kadar çok yorulduğumu hatırlamıyordum. Her tarafa koşturmuştum. Annemlerle ayrı uğraşıyordum, Buseyle, Tuanayla, Keremle, Peri de beni yoruyordu ama onun ki tatlı yorgunluktu bebeğim için her şeyi yapardım onun için yorulmak hiç sorun değil ama derdini merak ediyordum.
Neden ağlıyordu sürekli? Ne istiyordu?
Belki sütümü beğenmiyordun diye hazır süt içirdik birkaç defa, kıyafetlerini yeniledik, oyuncaklarını değiştirdik, onunla sürekli konuşmaya çalıştık ama yok! Bir haftadır resmen bize kan kusturuyordu!
Ve bunun nedenini bilmemek beni deli ediyordu.
Tuna ve Buse bir hafta önce tatile çıkmıştı. Araları hala iyi değildi. Kimseden Buse'nin Tuna'yı kolay kolay affetmesini beklemiyordu. Ama Buse ve Pamir'in arası oldukça iyiydi.
Buse ona iyice alışmıştı, anne şevketiyle bakıyordu Pamir'e. Buseyle sık sık konuşuyorduk. Hamileliği oldukça iyi gidiyordu ama oda çok yoruluyordu. Durum böyle olunca Tuna ona yardım etmek için beraber yaşıyorlardı.
Buse buna her ne kadar itiraz etmiş olsa da ilk başta, sonradan kabullenmek zorunda kalmıştı. Karnında ki bebek ikisinin bebeğiydi. E birde Pamir'e bakıyordu, Tuna olmadan bunların hepsinin üstesinden gelemezdi.
Tatile gitmekte Tuna'nın fikriydi. Kafamızı dağıtmak için bizde gidecektik ama Pamir ve Peri'nin hiçbir şekilde anlaşamadığı gerçeği göz önünde bulundurulursa bu mümkün değildi.
Aklım bir türlü bunu almıyordu. Aslında kimsenin aklı bunu almıyordu onlar daha iki aylık bebeklerdi ne bu yani? Birbirlerine tahammül edememeleri oldukça komikti.
Saçlarımda hissettiğim dudaklarla gülümsedim. O kadar dalmıştım ki düşüncelere Kerem'in geldiğini fark etmemiştim.
"Seni fark etmedim."
Gülümseyip, yatağın kenarına oturdu. Ellerin Peri'nin saçlarında gezerken huzurlu görülüyordu.
"Çok yoruldun bebeğim. Yine huysuzluk yaptı mı küçük cadı." Gözlerimi kapatıp başıma arkaya doğru attım.
"Hem de nasıl." Peri'yi yavaşça kucağımdan alıp kendi odasına yatırdı. Yatakta iyice rahat bir pozisyon alıp yayıldım. Uykuya ihtiyacım vardı. Uzun bir uykuya.
Kerem aynı sessizlikle yanıma gelip beni kollarının arasına aldı. Kokusunu içime çektim derin derin.
Bu adama âşıktım. Onsuz bir saniye bile yaşayabileceğimi düşünmüyordum. Kerem benim için nefesti.
O benim nefesimdi.
O benim her şeyimdi.
"Pamir mi?"
"Ne?"
"Pamir yok diye mi böyle huysuz?" Kaşlarım istemsizce çatıldı. Pamir mi? Bunun imkânı yoktu. Hem ne anlasın ufacık bebek.
"Yan yana gelince ikisi de mızmızlanmaya başlıyor sevgilim, böyle bir şeyin mümkün olacağına ihtimal vermiyorum."
Kerem hafifçe homurdanıp güldü. Ellerini karnımın üzerinde birleştirip okşamaya başladı. Kendimi iyice ona yaslayıp anın tadını çıkardım. Ev her zaman bu kadar sessiz ve sakin olmuyordu.
"Evet, yan yana gelince mızmızlanıyorlar ama baksana bir haftadır Pamir yok ve Peri hiç olmadığı kadar huysuz. Çok uslu bir bebek olduğunu söyleyemeyiz elbette ama bu kadar değildi."
Dediklerini düşünmeye başladım. Ama işin içinden bir türlü çıkamıyordum ki.
"Neden o yok diye mızmızlansın ki?"
"Bilmiyorum."
Son konuşmamızda bu oldu ikimizde derin bir uykuya daldık.
**
Yüzüme çarpan minik ellerle uykumdan yavaşça sıyrıldım. Gözlerimi açmaya yanımda yatan ve etrada gülücükler saçan cadıya sarıldım.
Miniğimin kokusunu dolu dolu içime çektim. Yüzünün her yerine öpücüklerimi bırakırken katılarak gülüyordu.
Gözlerimi açıp şaşkınca kızıma baktım.
"Bebeğim ne bu neşe?" Gülmeye devam ederken elleri bir saniye olsun durmuyordu.
Kocaman yeşil gözlerini odanın içinde dolaştırmaya başladı. Yeni bir şeyler keşfediyordu ve bu oldukça tatlıydı.
"Uykucu anne." Buse'nin sesini duymamla kocaman gülümseyip yataktan kalktığım gibi ona sarıldım.
"Minik annemiz gelmiş demek." Gülümseyip kafasını salladı. Yataktan Peri'yi alıp içeriye doğru yürüdük.
"Karnın belirginleşmiş çok şeker olmuşsun! Her şey yolunda değil mi?" Yüzünde ki kocaman gülümsemeyle bana döndü.
"Her şey yolunda. Hamileliğim iyi gidiyor, Tuna kendini affettirmeye çalışıyor ve Pamir.. Ah! O çok tatlı Zeynep, normalde fazla gülmüyor sadece somurtuyor ama ne zaman onu alıp sevmeye başlasam hiç gülmediği kadar çok gülüyor b-bu çok tatlı."
Gözlerini kırpıştırıp yaşlarını yavaşça sildi. "İnan bana çok mutluyum." Ben bir şey demeye kalmadan salona girmiştik.
Kucağımda ki Peri bakışlarını etrafta gezdirip en sonunda Pamir'de durdu. Pamir ise elinde ki oyuncakla oynuyordu. Peri birden ağlamaya başlayınca gülsem mi ağlasam mı bir türlü karar veremiyordum.
Biz ne yapacaktık bu iki afacanla?
**
Not: Peri Sayer ilk bölümüyle yayında. Çok hoş bir hikaye oldu. Ben severek yazdım, umarım beğenirsiniz.
Dipnot: Yeni hikâyemizde ZeyKer ile ilgili çok güzel bir şeyler yaptım. Düşüncelerinizi bekliyorum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşil Peri (Peri Serisi 1) ASKIDA
FanficBen anne olamam ki. Bar işleten, her gün sabah akşam demeden alkol içen, daha evi bile temizleyemeyen, yemek yapmayı bile bilmeyen anne mi olurmuş hiç? Ben daha kendime bakamıyorum bir bebeğe nasıl bakacağım? Bir bebeğin bezini nasıl değiştirec...