-3

921 42 8
                                    

balo günü gelmişti. Ekip planın üstünden tekrar geçtikten sonra hazırlanmaya başladı. Zehra ve Serdar ünlü ve evli bir çift rolüne bürüneceklerdi. Zehra siyah uzun bir elbise giyerek saçlarını salaş bir topuz yapmayı tercih etti, abartıyı seven birisi değildi sadelikten yanaydı her zaman. Serdar da çift olacakları için ona uyumlu siyah bir takım elbise giydi. Hulkinin şöförlük yaptığı arabaya binerek mekana gittiler. Serdar ve Zehra Dün geceden sonra konuşmamışlardı. Zehra odasına gittiğinde gördüğü rüyanın etkisiyle odasına girdiğinde kapısını kapatmış, kapının önüne çökmüştü. Karnına çektiği ve ellerini sardığı dizlerine kafasını gömerek ağlamaya başlamıştı. Sabaha kadar o kapının önünde durup yine uyumamıştı. Göz altlarında ki, uykusuzluktan çıkan morlukları kapatıcı ile kapatmaya çalışsa bile her an yere yığılacak gibiydi. İlaç alması ve artık uyuması gerektiğini düşündü ama düşüncelerini bir kenara atıp operasyona odaklanmalıydı. Serdar ise Zehra gittikten kısa bir süre sonra odasına indiğinde yan odadan gelen ağlama seslerini duydu, sebepsiz yere artıyordu bu kadına karşı içinde ki güvensizlik. Bu hissi atamıyor, aynı zamanda bu hüznünün sebebini merak ediyordu.

....
Araba mekanın önünde durunca arabadan indiler. Zehra Serdar'ın koluna girdi ve içeri girdiler, başta ki görevli Zehra'nın üstünde ki kabanı almak isteyince Zehra elleriyle "gerek yok" dercesine kadını durdurdu. İçeri de yaklaşık 200 kadar kişi vardı, ikisi de önce birbirlerine sonra etrafa baktılar. Zehra'nın tahminlerine ve uzayın analizlerine göre o adam burada bir yerdeydi. Göze batmamak için buldukları ilk masaya oturdular. Zehra perçemlerini eliyle gözünden çekti. Etrafı iyice incelemeye başladı. Pınar tüm mekanı dolanıyordu. Adamı bulunca Serdar ve Zehraya haber verecekti. İkisinin oturduğu masaya başka bir görevli gelip ne istediklerini sordu. Zehra, su isterken Serdar hiç bir şey istemedi. Serdar Zehra'nın kulağına yaklaşarak fısıldadı

—s; burada olduğuna emin misin?

Zehra ise Serdar'a kendinden emin bir şekilde bakarak cevap verdi

—z; kesinlikle burada. Eminim

Tam o sırada Pınar'ın "paketi bulduk" demesiyle. Zehra gülümsedi.

—z; tamamdır Pınar neredesin ve paket ne yapıyor şu an?

—p; ikinci kattayım. Bir odaya girdi içeride tahmini 9 kişi var tam sayamasam da 3ü kadın kalanı erkek.

Zehra Serdar'a döndü. Plana sadıklardı. Karargah ile konuşmaya başladı. "Paketi bulduk plana sadığız". Mete "acele etmeyin" uyarısını yaptı. Plan da aceleye gelecek ve mekanda ki masum insanları tehlikeye atacak bir plan değildi zaten. Zehra elbisesinin yırtmaçından dolayı kendini düzeltti. Başının ağrısı beynini zonklatıyordu adeta. Yanında ki adamın da ondan pek bir farkı yoktu, tek motivasyonları operasyonu başarıyla tamamlayabilecek olmaları düşüncesiydi. Serdar Zehra'ya döndü.

—s; plana göre mekandakiler gecenin sonunda mekandan ayrılır yukarıda ki adamlar, herkes gittikten sonra toplantıyı yaparlar diye düşünmüştün. Hala aynı fikirde misin? Yukarıda ne yapıyorlar o zaman?

—z; evet eminim toplantı gece sonunda yapılacak. Yukarı da sadece kimlerin fadinin yanında olacağı konuşuluyordur.

Serdar yanında ki kadının kendinden emin duruşunu görünce tek kaşını kaldırdı.

—s; ya öyle değilse?
—z; öyle Serdar. Adımın Zehra olduğu kadar eminim buna, gece boyunca bağışlar toplanacak fadi önce o paraları alacak, sonra onun yanında olanlara o bağışlardan ödeme yapılacak. Şimdi bize düşen tek şey gecenin sonuna kadar beklemek.

Serdar sessiz kaldı. Bu kadar emin olması onu da rahatlatmıştı. Etrafı incelemeye koyuldu, kocaman bir salondu, bir kesim etrafta ki tablolara bakarak sohbet ediyor diğer kesim dans pistinde dans ediyordu. Bir de Zehra ve Serdar gibi sadece oturanlar vardı-ki omlarda yanlarında ki insanlarla keyifli sohbet halindeydi- Yanında ki kadına döndü, dün gece odasında yatağına uzanırken bastırılmış olmasına kulağına gelen ağlama sesleri yine yankılandı kafasında, başka birisi olsa çok ciddi bir derdi olduğunu düşünüp ona yardım etmek isteyecekken Zehra'ya karşı hissettiği güvensizlik durumu onu durduruyordu. Serdar hali hatrı sorulmayan, acısı görülmeyen, kayıplarla dolu, yalnız bir adamdı. Ailesini kaybettikten sonra Türkiye'ye gelerek Mete Başkan tarafından yetiştirilmiş bir istihbaratçı olmuştu. İstihbaratın en gözdelerinden biriydi, başarılıydı, zekiydi, ama içinde ki yarım kalmışlık insanlara karşı yer yer bencil olmasını sağlamıştı. Bu bencillik insanlarla arasında ki ilişkinin ilerleyememesine ve bu sebepten yalnız kalmasına sebebiyet veriyordu. İçine attıklarını anlatabileceği birisi yoktu ona göre. Tanıdığı veya tanımadığı insanların duygularını iyi analiz edip anlardı. Zehraya baktığında çoğu kişiye yaptığı analizleri yapamıyor olması belki de ona güvenememesine neden oluyordu. Kafasında ki düşünceleri beyninin kuytularına iterek Zehrayla yeniden konuşmaya başladı.

—s; Mete Başkan aslında ekip ilk kurulurken geleceğini söylemişti neden gelemedin?

Zehra sorulan soruyla, düşünceleriyle birlikte atladığı derinlikten çıkmış, Serdar'a dönmüştü. Soru ona o zamanları hatırlattı, Mete Başkan böyle bir ekip kurmayı planladığını ve kendisini müsteşarın da bizzat istediğini öğrendiğinde gururlanmış ama ikilemde kalmıştı. Sonrası zaten o ikilemi düşünemeyecek kadar karanlık bir dönemdi Zehra için. Serdar'a döndü ve geçiştirmek ister gibi konuştu

—z; kendimle ilgili bir şeydi, aslında o zamana değil sonuca bakmak lazım, sonuç olarak buradayım artık sizinleyim

s; orası öyle, ama böyle susarsak gecenin sonu nasıl gelecek? Ben sevmem sessizliği

Zehra gülümsedi, gerçekten gülümsedi. Karşısında ki adamın bunu söylerken çocuksu bir hale bürünmesi onu güldürmüştü. Hatta hafifçe kahkaha atmaya başladı. Serdar da neye güldüğünü anlamış olacak ki dayanamayıp o da güldü, karşılıklı gülüyorlardı. Uzun zaman olmuştu ikisi içinde, kendi kahkahalarını duymayalı. Gülmelerini durdurmayı başarınca Zehra söze girdi

—z; iyi o zaman ne konuşacağız?
—s; mesela, neler yapmaktan hoşlanırsın?

Zehra tek kaşını kaldırarak Yüzünü Serdar'ın yüzüne yaklaştırdı ve konuşmaya başladı.

—z; konuşacak konuyu hep başkalarının hayatı üzerine mi açarsın? ben geldiğimden beri sürekli kendini es geçip bana benimle ilgili sorular soruyorsun da

Serdar şımarıkça gülümsedi. Zehra kendisinden uzaklaşırken boğazının kurumasıyla hafifçe öksürdü.

—s; sen beni, ben seni, veya bir başkası bir kimseyi merak etmezse nelerden konuşulabilir ki?

—z; madem öyle diyorsun cevap vereyim o zaman, hiç bir şey yapmadan durmaktan çok hoşlanırım. Susmaktan hoşlanırım, yanımda susulmasından hoşlanırım. Sen nelerden hoşlanırsın?

—s; bu bir gönderme miydi?

Zehra "ben bilmem" dercesine başını yana yatırdı. Serdar tebessüm etti ve cevap verdi.

—s; bende sessiz olmayan şeyleri severim, gürültü severim, ses severim. Sessizlik sesleri bastırıyor.

'sessizlik sesleri bastırıyor' diye tekrar etti Zehra. 'ben sesleri duyduğumdan beri kaçıyorum onlardan' diye geçirdi içinden.

••••
Nihayet gecenin sonu gelmişti. Zehra ve Serdar yine bir kaç şey konuşmuş sonrasında ise susmuşlardı. Mekan yavaş yavaş dağılırken, ikisi ayaklandı. Zehra Serdar'ın koluna girdi ve merdivenlerden hızlıca yukarı çıkarak Adem'in bulduğu yere geçip adamların gelmesini beklemeye başladılar. Hepsi inmeye başlayınca, Zehra her şeyin tahmin ettiği gibi olduğunu görüp Serdar'a döndü.

—z; demiştim.

Serdar da kafasını salladı.

—s; evet demiştin haklı çıktın

Zehra'nın dudakları yana kıvrılmıştı. Kafasını çevirip oturmaya başlayan adamlarda gözlerini gezdirdi. O sırada gülüşü dondu. Çantası ellerinin arasından kayıp yerle buluşunca Serdar zehraya baktı. Zehra ise tek bir noktaya kilitlenmiş dururken ağzından tek bir kelime döküldü.

"Baba"

saudade. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin