-19

682 48 9
                                    

beni biraz da böyle hatırla.

•••
Serdar Zehra'nın avucunu öptükten sonra onun yanına oturmuştu, ikisi de aralarında geçen sessizliği bozmadı, Zehra başını yanında duran adamın omzuna koydu. Bir süre sonra uyuyakaldı. Serdar ise sabaha kadar omzunda uyuyan kadını izledi. Sabaha karşı zehrayı yatağa uzandırıp, üstünü örttükten sonra odadan çıkarak kendi odasına ilerledi. Odasına girip yatağının üstüne oturdu. Kitaplıkta ki kolyeye daldı gözü. Gözlerini kapatıp yatağına uzandı.

•••••
Zehra uyanınca Serdar'ın odadan çıktığını farketti. Çıkmadan önce yerde ki kırık bardak parçalarını toplamış, zehranın elinden yere damlayan kan izlerini silmişti. Zehra bunu görünce acıyla tebessüm etti. Banyoya giderek sargı olmayan elini kullanarak yüzünü yıkadı. Üstüne siyah bir bluz ve kot pantolon giydikten sonra odadan çıktı. Tüm ekip oradaydı kahvaltı öncesinde. Zehranın bakışları ilk Serdar'ı buldu, göz göze geldiklerinde ise tebessüm ederek gözlerini kaçırdı. Pınar'ın sesiyle genç kadına döndü.

—p; eline noldu?

Zehra dudaklarını birbirine bastırıp kaçamak bir şekilde Serdar'a baktı, derin bir nefes aldıktan sonra Pınar'ın sorusunu cevapladı

—z: dün gece.. kahve bardağı elimden düştü. Parçaları toplayayım derken de elimi kesti.

Pınar gözlerini kısarak zehraya baktı. İnanmasa da üstelemedi. Hulki çayın demlendiğini söyleyince hepsi kahvaltı için masada ki yerlerine oturdu. Herkes kahvaltısını yaparken hiç şüphesiz tabağındakilere elini sürmeyen iki kişi Zehra ve Serdar'dı. Genç kadın yiyemediğini anlayınca çayından bir yudum aldı. Dün gecenin etkisinden ikiside çıkamamıştı, hoş çıkılabilecek gibi de değildi ya zaten. Serdar kısık bir sesle "afiyet olsun" dedikten sonra masadan kalkarak gitti. Genç adamın arkasından baktı Zehra. Ardından bakışlarını yeniden tabağına çevirdi. Çayda içemeyeceğini anlayınca koyu bir sohbete dalan ekibe bir şey söylemeden bahçeye çıktı. Serdar'ın orada olduğunu bildiğinden görünce şaşırmadı. Gülümseyerek kısık sesle konuştu

—z; oturabilir miyim?

Serdar başını kaldırıp Zehra'ya bakınca şaşırmıştı,

—s; tabii

Genç kadın sandalyesini çekip oturunca, ikisi de ne konuşacaklarını bilmediklerinden olsa gerek masada sessizlik hakimdi. Zehra karşısında oturan adamı inceledi sakince. Gece boyunca o adamın omzunda uyurken Serdar'ın gözünü bile kırpmadığı ortadaydı. Zehra onu böyle görmek istemiyordu.

—z: eee nasılsın?

—s: iyiyim, sen

—z: bende iyiyim

Zehra Serdar'ın kafasını dağıtmak için aklına gelen ilk şeyi söyledi, ve o an sorulabilecek en saçma soruyu sordu

—z: sana şarkı söyleyeyim mi?

Serdar bakışlarını zehraya çevirdi

—s; ne?

—z: şarkı diyorum. Sana şarkı söyleyeyim mi?

—s: olur. Çok iyi olur

Zehra hafif bir tedirginlikle bahçe kapısına bakınca Serdar'ın yüzünde belli belirsiz bir tebessüm oluştu

—s; birisi gelirse kapının sesini duyarız merak etme

—z: ama sadece nakaratını söylerim ona göre.

—s; tamam

Zehra başını sallayarak güldü. Serdar'a bakarak şarkıyı söylemeye başladı

Son bir gece daha çirkin olalım
Aynalara değil, birbirimize bakalım
Bir hayattı tutunamadık
Gel ona yeni bir son yazalım

saudade. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin