Kurtuluş Yolu

26 1 0
                                    


Selam arkadaşlar uzun zamandır yokum biliyorum ama sınav senem olduğu için bir de okulun sınavları da olduğu için çok ilgilenemedim. Sorry...
Bir sonraki bölümü elimden geldiğince çabuk yazmaya çalışacağım iyi okumalar..
(Medyaya kalbimi bırakıyorum.)

Jseph'ten:

Gözlerimi kırpıştırarak açmaya çalıştım. Etraf karanlıktı, ne bir ses ne de bir hareketlilik vardı. Kalkmak için ellerimi yere koyduğumda bir şeye dokunmuştum. Dikkatle ne olduğunu anlamaya çalıştım ve bir mırıldanma duydum. Yanımda biri vardı. Hareket sesi durulunca mükemmel tondaki o sesini duydum.

"Jseph, neredeyiz biz?" Sese doğru yaklaşıp ellerini tuttum.

"Buradayım, nerede olduğumuza dair bir fikrim yok." Telaşlandığını nefes seslerinin hızlanmasından anlamıştım. İyice yaklaşıp sırtını sıvazlamaya başladım. Somin karanlıktan hoşlanmazdı.

O da bana daha çok yaklaşınca istemsizce gülümsedim. Içimdeki bu anlamsız hislere engel olamıyordum. Somin yanımdayken ayrı bir mutlu oluyor onun bir gülüşüyle dünyalar benim oluyordu.

"Jseph burası neden bu kadar karanlık?" Sırtını sıvazlamaya devam ederken konuştum.

"Bilmiyorum güzelim." Ağzımdan bir anda çıkan şeyle şok olsam da Somin korkudan duymamış gibi görünüyordu. Yanından kalkmak için ondan uzaklaştığımda ellerimi sıkıca tutarak geri oturmamı sağladı.

"Gitme, korkuyorum lütfen. " görmeyeceğini bilsem da gülümsedim.

"Bir yere gitmiyorum, sadece nerede olduğumuzu anlamaya çalışacağım." İsteksizce ellerimi bıraktı.

Ayağa kalktım, üstümü silkeledikten sonra el yordamıyla etrafımızda ne olduğunu anlamaya çalıştım. Biraz daha ilerleyerek kapı kulpuna ulaştığımda hızlıca çektim ama açılmıyordu. Bir odadaydık belliydi. Işin garip olan tarafı burası hiç de yabancı gelmiyordu. Biraz daha el yordamıyla ilerledim. Bir masaya ulaşınca buranın bizim stüdyomuz olduğunu anladım. Işıklar neredeydi? Hızlıca gidip ışıkları açtığımda elleriyle gözlerini ovuşturan tatlı bir Somin gördüm. Zorla gözlerini açtı.

"Evdeyiz ama biz. Neden kapı kilitli ve karanlıktaydık?" Düşüncelere dalmıştım. Etrafa baktığımda birkaç eşyanın yere düştüğünü ve camlarda da siyah bantlar olduğunu gördüm. Bir terslik vardı.

"Somin telefonlar nerede?" Ikimiz de telefonları aradık ama bulamadık. Şaka gibiydi kendi evimizde hapis kalmıştık.

"Jseph ne yapacağız? Kendı evimizde mahsur kaldık." Endişeli yüz ifadesiyle bana bakarken ne yapabileceğimizi düşünüyordum. Önce camlara gidip açmayı deniyordum ama açılmıyordu. Sonra kapıyı kırmayı denedim. Sanki arkasına birsürü şey dizilmişti hareket bile etmiyordu. Çaresizce yere oturdum. Yüzümü ellerimin arasına aldım. Ne yapabilirdik ki böyle bir durumda.

Jiwoo'dan:

Bileklerimin acısı, odadaki kızın kokusu, ağrıyan uzuvlarım ve gözlerimden çaresizce dökülen yaşlar. Buradaydım, bitik bir halde. Kafamda bir sürü kaçma planı kurmuş ve hepsinde başarısız olmuştum. Gözlerimi tavana dikmiş ne zaman öleceğimi düşünmeye başlamıştım. Açılan kapının sesi bile umurumda olmamıştı. Kim bilir ne işkenceler görecektim daha. Içeri yavaşça giren kişi aynı sessizlikte kapıyı kapattığında kapıya bakma gereksinimi duydum. Kapıya döndüğüm zaman gözleri şişmiş ve elleri kan içinde bir matthew görmek en son düşündüğüm şey bile değildi. Gözlerimi şaşkınlıkla açıp olayın gerçekliğini idrak etmeye çalışırken gözleri gözlerimi buldu. Anında eliyle ağzını kapatıp yanaklarından yaşlar süzülmeye başlayınca onu ne kadar da çok özlediğimi fark ettim ve gözlerimden aynı onun gibi yaşlar süzülmeye başladığında bir süre ikimiz de birbirimize bakarak sessizce ağladık sadece. Matthew sonunda kendine gelebilmiş olmalı ki yanıma koşup hemen bileklerimdeki ipleri çözmeye başladı. Tam bu sırada koridordaki kahkahaları duymamızla ikimiz de korkuyla birbirimize baktık. Saklanabileceği hiçbir yer yoktu.
Kapı açılıp jessie içeri girdiğinde benim yüzüme bakarak üzülüyormuş gibi bir yüz ifadesine büründü.

BwooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin