18 Bölüm ; Böyle şans mı olur?

1.3K 71 19
                                    

Evet, yine geciktirdim bölümü. Ve sizden çok çok özür dilerim.

Umarım bölümü beğenirsiniz.

**

Dizi çıkık olmayan eşofmanlarimdan birini üzerime geçirdiğimde pembe kazağımın üzerine bir de siyah ince hırka almıştım. At kuyruğu yaptığım saçlarımdan dışarı fırlayan bir tutamı tel tokayla tutturduktan sonra annemin az önceki emrine uymak üzere evden çıktım.

Sabah sabah - henüz ablam ve Serenay uyurlarken -ben markete gidiyordum. Misafir gelecekmiş. !

İşin iyi tarafıysa ben marketteyken muhtemelen annem uykuculari uyandıracak ve şu dip bucak temizliğine onları da ortak edecekti.

Ben rahat rahat alışverişimi yapayım onlar da çamaşır suyu koklasinlar. Çok kötüyüm çok.

Mis gibi havayı koklarken günlerdir yapmadığım şeyi yaparak telefonumu çıkarıp twitter hesabıma girdim. Etkileşimlerimi ve bir iki tane yeni takipçimi kontrol ettim.

Huyum olduğunu söylemişimdir diye düşünüyorum ki illa ki takipçilerimin profillerini gezerim. Sayfayı açtığımda karşıma çıkan isimlerin ilkine tıkladım.

Tanımadığım biriydi fakat sonuçta beni takip etme nezaketini göstermiş diyerek içimden koca bir teşekkürü yapıştırdım.

Yeniden sayfaya dönüp diğer profile girdiğimde bu sefer okuduğum tanıdık bir isimdi. Seçkin Özdemir. Bu çocuğun benimle ne işi olur ki. Takipçi sayısı neredeyse Furkan'inkiyle aynıydı.

Takip ettiği kişiler ise sadece 49. Ve ben bu şanslı kişiler arasındaydım.

Onun takibinde olmak için çabalayan kim bilir kaç genç kız vardır diye düşünmeden de edemedim tabi.

Sonraki işimse Furkan'in profiliydi. Tahminlerim doğru çıkmıştı. Bir sürü tweet yağdırmis beyefendi. Hayır nasıl yazıyorsun,yetiştiriyorsun anlamıyorum ki.

" Ufak bir not; Asla kızların da içinde bulunduğu bir grupla alışverişe çıkmayın. Tuan, Kerem ve Ben cinnet geçirmek üzereyiz. "

Bir kaç gün önce atılmış olduğuna göre.... Birlikte alışverişe çıkmışlardi.
Bar ve parti tarzı gürültülü yerlere karşı zaafı olduğunu düşünürsek bu gayet normal karşılanabilirdi. Kıskançlıgin lüzumu yok.

Diğer tweetlerini okumak için yeterli zaman bulamamıştim. Çünkü şu an marketin kapısından girmiş bulunmaktayım.

Fark ettim de ben ne çok konuşuyormuşum ya. Beynim düşünmekten patlamak üzere. Ki sizi düşünemiyorum. Ama siz beni böyle seviyorsunuz dimi.?

Hemen karşıma çıkan sepetlerden birini koluma taktığımda sebze reyonuna saldırdım resmen.

Cebime tıkıştırdığım listeyi çıkarıp göz gezdirirken bir yandan da poşetleri dolduruyordum. Çok becerikli olduğum söylenebilir bence. Nasıl misafirse artık Gılgamış Destanı gibi alışveriş listesi hazırlamış.

Sebzelerle işimi bitirdiğimde yarısı dolmuş sepetimle içeceklere doğru ilerledim. Sanki sürüyü doyuracagiz yaa.

Yaklaşık 5-10 kutu kadar içeceği de attığımda sepetim yeter demişti.

Market arabası sürmeyi sevmediğim için sepet kullanıyordum ama bu kadar zorlamamak gerek. Dolu sepetimi kasiyerin bir tanesinin yanına gülücüklerimle bıraktığımda götürülmemesi için iyice tenbihledikten sonra boş bir sepet daha alıp diğer bir reyona ilerledim.

Bilmem kaç çeşit et sıralamış buraya. İsimlerini okumakla uğraşmadan listeyi görevliye uzattığımda başıyla onayladı ve hazırlamak için doğru tezgahın diğer tarafına geçti. Ben de ekmekleri almak için az ileriye.

Saçma sapan bir aşk .Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin