35. Bölüm

571 50 38
                                    

Bölüm gecikti.. yine. Biliyorum. Düğün falan derken yazamadım bir türlü. Tam yazıcam diyorum ya düğün var ya da nişan var. Çok özür dilerim bu gecikme için.. Günlerdir kurguyu aklımda dolandırıyorum. Sonunda finalden önceki son bölümümüzu yazmak için başına geçebildim. Evet artık final vakti. Bana kalsa biraz daha uzatırdım ama çok sıkıcı olur. Yani ne bileyim işte. Final bölümü biraz geciktirebilirim çünkü o bölümün mükemmel olmasını istiyorum. Sizin de istediğinizi düşünüyorum. Fazla uzattım galiba. :Dd neyse bölüme geçebilirsinizz. Yorumlarınızi bekliyorum.:))

Bir çerçeve gibidir hayat. Bazen dışına cikamayacagin anlar olur; ama önemli olan çerçeveye koyduğumuz resimdir derler. Ne kadar doğrudur bilemem. Ama çerçeveniz düzgün değilse içindeki resim güzel olabilir mi?

Herşeyin bir sonu vardır. Ne kadar güzel.. Ne kadar kötü... Öyle... Ve ya böyle.. Nasıl olursa olsun sonuna gelirsin. Acı.. Ve ya kötü.. Bunları bilmek kolay. Peki hazır mıyım? Sonuma.. Dönüşü gerçekleşmeyecek bir son için karar vermeye hazır mıydım..

"Seni dinliyoruz" dedi ısrarla devam ederken. Cehennem gibi bir ortam ne ara oluşmuştu hiç bilmiyordum. Uyandıgim an sağımda annemler solumda Furkanlar dururken psikolojim nasıl olur emin değilim.

Serenayin elini sıkı sıkıya kendininkine kenetlemis etrafına ürkekce bakan Kerem, Melek Teyzenin yanında şaşkınlığıni gizlemeye çalışan Yağmur, Tuanin kollarının altında birşeyler fisildayan Buse, sinirden delirmek üzere olan abim, benim için üzülen annem, Tekin Bey'le tartışan babam, saçlarımı okşayan ablam ve birşeyler uydurmaya çalışan Furkan. Tam anlamıyla bir cehennemdi.

"Bu adam kim Selin!"

"Sessiz ol! Görmüyor musun kız hasta." Abim Annemin uyarılarıni dinlemeden kendini yırtarcasina devam etti.

"Hemşireler erkek arkadaşın olduğunu söyledi. Öyle mi? Selin birsey söylesene!"

Şu pinpirikli doktorların bu kadar kişinin odada olmasına nasıl izin verdiklerini anlamıyordum ama şimdi daha onemli problemler vardı. Bir yandan Furkan diğer yandan ailesi ve öbür taraftan benimkiler laf atışına başladıklarında elimi tutan tek kişi ablamdi. Hiçbir ağrı hissetmeme rağmen içim bambaşka bir ağrıyla yanıyordu sanki. En çok dokunanda kendi ailemden çok onların beni savunmalarıydi..

"Bakın bunlar için uygun bir ortam değil. Dışarıda konuşmalıyiz."

Kimse Melek Hanımın ne dediğini umursamamis hatta duymamışti bile.. Babam abimin tarafında olup bağırmaya başlar diye beklerken o daha bir sakinleşmisti. Açıklama beklercesine köşede duruyordu sadece.

"Polisin dediğine göre.. Bu çocuğu kurtarmak için arabanın önüne atlamışsin.. Selin doğru mu bu?"

Abimin sessiz olmaya çalışır ama beceremez ifadelerini göz ardı etmeye çalışarak yavaşça salladım kafamı. Doktorlar taburcu olabileceğimi fazla bir şeyin olmadığını söylemişlerdi ama bu kadar gürültüyu kaldirabilirmiydim emin değilim.

Abim yeniden sinir krizlerinden birine girmişti bile.

"Bu senin neyin? Neyinde sen kendi canını riske atıyorsun söylesene! Selin bir açıklama yap!"

Annem onu susturmak için atılmıştı ama babam tutup durdurmustu onu.

"Yeter oğlum" demekle yetinebiliyordu sadece.

"Bana kızını savunma anne! Cahil kalmasın, İpek gibi o da okusun dedin.. İstanbula gönderdin. Al bak kızın ne halde!"

"Yanlış bir şey yapmışım gibi konuşma abi!"

Saçma sapan bir aşk .Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin