"0.6"
Ona sinirli sinirli bakarak-
"Ben senin bavulunu almadım.Sen benimkini aldın!"
birbirimize bağırırken Sera abla araya girdi.
"Şansa bak yaa.O kadar yolu boşuna gittiniz.Neyse artık olana bitene çare yok.Kavga etmenizede gerek yok."
Karşımdaki öküzü dinlemeden çorbamı içmeye başladım.Birkaç kaşıktan sonra ağzıma farklı bir tat geldi.Sera ablaya dönüp konuşurken
"Bunun içinde baharat olarak ne var?"
Bu sözümle Leya hemen çorbadan içti.Anında bana bakarken nefesim kesilmeye başladı.
"Tuana sakin ol ."
"Neler oluyor kızım?"
Sera abla yanıma gelirken boğulmak üzereydim.
"Tuana çantan nerde?"
Karşımdaki adam çantamı arayıp bulup Leya'ya verdi.
"Tamam yüzüme bak sakin nefes al,ver,al,ver!"
Çağan yanıma gelip elimden tutarak beni sakinleştirdi.Gözlerimi kapatıp azcık sabret Tuana hadi nefes.Elini iyicene sıkıp sakinleşmeye çalışıyordum 2 veya 3 dk geçince rahat nefes alabildim.
"iyimisin Tuana?"
Olumlu anlamda başımı salladım".
"Ne oldu birden öyle?"
"Baharat,baharata alerjisi var."
Tamamen düzelince O şahıs benim yüzüme gelen saçımı kulaklarımın arkasına sıkıştırırken onun elini tuttuğumu farkettim.Ani bir hızla elimi çektim.
"Gel gel yüzünü yıkayalım."
Sera abla kolumdan tutup beni ayağa kaldırırken rahatlamıştım.Banyoya gidip yüzümü yıkadıktan sonra biraz daha sakinleşmiştim.Leyada iğneyi öyle bi sokmuşki bacağıma-
"Bacağımı hissetmiyorum nasıl bastırdın ya?"
"Ne bilim telaştan.Ya sen çorbadan bir kaşık alınca anlamadınmı karabiber olduğunu?"
"Lan ben ne bilim karabiberin tadını en son 5 yaşında iken yemiştim."
"İyi misin kızım?"
Sera abla yanıma gelip bana sarılınca aklıma annem geldi.Onu çok özledim.
"iyiyim."
"Gel Çağan seni hastaneye götürsün.İçim rahat etmedi."
"Yok sağol Sera abla zaten iğnem var onu kullanıyorum ben iyiyim teşekkürler."
Ne olur ne olmaz diye iğnemi yanıma almıştım.Aslında bu yaşıma kadar sadece 3 kere kullanmıştım.Çünkü hep dikkat ediyordum.Ama sağolsun Çağan Bey aklımı karıştırdı.Tekrar salona geçerken o telefonla konuşuyordu.Bizi görünce telefonu kapatıp bana bakarak konuştu.
"Haydi hastaneye gidiyoruz.Bizi bekliyorlar."
"Hayır gerek yok ben iyiyim."
"iyi tamam sen bilirsin."
Umursamaz bir tavırla sandalyeye oturup yemeğe devam etti.uyuzun teki bunun annesi nasıl bununla baş ediyordu.
"Gel kızım sende ye,diğerlerinde karabiber yok."
Sera ablayı onaylayıp masaya oturdum derken telefonum çaldı.Zaten abimden başka beni kimse aramaz.
Tuana:Efendim.
Gökmen:Annem seninle konuşacak.
Tuana:tamam ver.
İrem:Kızım,canım nasılsın bak oralar soğuktur kalın giyin.
Tuana:İyiyim sen nasılsın?
İrem:Sen beni merak etme kızım.
Ağlama sesi gelince gözlerim doldu.
Tuana:Anne.
İrem:tamam kızım hadi kapatıyorum.Aramayı unutma.
Yüzüme telefonu kapatınca derin bir nefes alıp yemeğe devam ettim.
"Annenden ilk defa mı uzakta kalıyorsun?"
Sera abla tabağıma birşeyler koymaya devam ederken başımı olumlu anlamda salladım.
"Benim oğlum çok şükür burda okudu.Uzak bir yere gitmesine asla izin vermezdim."
Yakışıklı bana bakarken gözgöze geldik kısa bir an sonra yemeğe devam ettik.
"Eşim de geldi."
Sera abla kapıya doğru gidince eşini gördüm.Eşine sarılıp bize döndü.
"Karşı binadaki yeni komşularımız."
"Hoşgeldiniz,ben Yusuf Gökhan."
Bana doğru elini uzatınca tokalaştık.
"Ben de Tuana,memnun oldum."
Leya ile de tanışıp yerine oturdu.
"Hangi bölüm okuyorsunuz?"
"Peyzaj"
Yusuf-benim oğlum da o bölümden mezun.
"Gerçektenmi?"
Aslında bize ders konularında yardım edebilir.Etmeyebilirde.
"Şuanda bizim oto galeride çalışıyor.Bir şirketinde peyzaj bölümünde de çalışıyor ama ona ihtiyaç duyunca çağırıyorlar."
"Hmm iyiymiş." diyerek başımı salladığımda Sera abla araya girmişti.
"Sevgiliniz varmı?"
Sizce Tuana ve Leya'nın bu soruya tepkisi ne olacak?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
blacksea.
Teen Fiction'onun yaralarını kapatmaya çalışırken kendi ellerinin kanlar içinde kaldığını göremezsin.