2. Bölüm : "Seni seven biri"

2K 167 17
                                    

Arabanın kapısını açacağı sırada kolundan çeken kişiyle irkildi. Arkasını döndüğünde 22-23 yaşlarında genç bir kadınla karşılaştı. Meraklı gözlerle karşısındakini inceleyip sordu

"Sen de kimsin? Ne yapıyorsun?"  Karşısındaki kız pek de masum olmayan bir şekilde gülümsedi.
"Senin fanınım unni. Sana destek olacağım, benimle gel." Tiffany itiraz bile edemeden fanı tarafından sürüklenmeye başlamıştı. Kısa bir süre yürüdüklerinde Tiffany sinirle sordu
"Kimsin sen ve beni nereye götürüyorsun?!" debelenip kurtulmaya çalıştıysa da son zamanlarda fiziksel ve zihinsel çöküntüler yaşadığı için fazla güçsüzdü, bu yüzden karşı koymaya çalışması hiçbir işe yaramıyordu.
"Seni, evimize götürüyorum karıcığım." deyip güldüğünde Tiffany kanının donduğunu hissetti. Gecenin bir vakti bir sasaeng tarafından kaçırılmak...Kesinlikle berbat.
"Bırak beni!!!" diye bağırdı. Belki sesini duyup yardıma gelen olurdu değil mi? Ama bu ihtimal böyle tenha ve ıssız bir sokaktayken pek mümkün görünmüyordu.

Sasaeng ise hiç tavrını bozmadan Tiffany'nin ağzını kapattı.
"Şşt karıcığım, ama sen böyle yaparsan masallardaki gibi sonsuza kadar mutlu yaşayamayız ki..."
Az sonra bir arabaya yaklaştıklarında sasaeng , Tiffany'yi arabaya bindirmek istediyse de Tiffany biraz da olsa karşı koyabildiği için bu biraz zordu. En sonunda sinirlendiğinde elini kaldırdı. Ne yani Tiffany'ye vuracak mıydı?

Tiffany , yaşadığı şokun ve korkunun etkisiyle gözlerini kapatıp canının acımasını bekledi.
Bir saniye...iki saniye...üç saniye...
Az sonra gelen patırtı sesiyle şaşırdı. Canı acımıyordu; demek ki kendisine vurmamıştı. Peki o zaman bu ses de neydi? Korkudan dolayı kapattığı gözlerini yine korkudan dolayı yavaş yavaş açarken , burnuna dolan baştan çıkarıcı kokuyla sersemlemişti. Aniden gözlerini açtığında , farklı bir kişiyle göz göze gelmişti. Önce yerde , kafasına aldığı darbeyle bayılmış olan sasaenge baktı, sonra tekrar o gözlere odaklandı. Tıpkı az önce aldığı koku gibi baştan çıkarıcıydı bu gözler, şehvetle kısılmıştı. Ama karşısındaki , kendinden birkaç santim kısa olan bu kişinin yüzünün geri kalan kısmını göremiyordu. Sadece gözlerini pek kapatmayan bir maske takmıştı karşısındaki.

Tiffany , onun gözlerinde kaybolurken diğeri bir anda başını yere eğdi.
Neden Tiffany'nin o güzel gözlerine bakmasına izin vermiyordu ki? Tiffany o gözleri bir kez daha görse ne olurdu sanki?
"S-sen de k-kimsin?" bu soruyu sormayı akıl ettiğinde sesi heyecanlı çıktığı için kendine kızdı. Kim ilk kez gördüğü -gerçi maskesinden yüzü bile görünmüyordu ya neyse-  biri için heyecanlanır ki? Kız , kafasını Tiffany'nin göremeyeceği bir şekilde aniden kaldırıp Tiffany'ye yaklaştı. Bu sırada Tiffany de maraton koşmuşçasına atan aptal kalbine söz geçirmeye çalışıyordu. Maskeli kız , sıcak nefesini Tiffany'nin kulağına üflerken fısıldadı.
"Seni seven biri..."
Merak ediyordu Tiffany , karşısındakinin kim olduğunu. Kokusu, gözleri , sesi bu kadar çekici ve baştan çıkarıcı olan biri kim bilir ne kadar güzeldi... Onun yüzünün tamamını bir kerecik de olsa görmek için nelerini vermezdi ki? Dudakları... Dudakları nasıldı acaba? Öpse bir kez ne olurdu sanki? Kalbi hâlâ deli gibi atarken , maskesini kaldırmak için titreyen elini uzattı. Fakat onun uzattığı elini , maskeyi çıkarma amacına ulaşamadan karşısındaki tutmuştu. Tiffany bu dokunuşla -ki sadece elini tutmuştu- eridiğini hissetti. Neden ona böyle hissettiriyordu ki? Halbuki yüzünü bile görmemişti... Doğru ya yüzünü niye göstermiyordu?
"S-seni g-görmek istiyorum..."
İçindeki arzuya engel olamayıp söylemişti işte. Belki bir ihtimal gösterirdi yüzünü... Ama karşısındaki maskeli kız , cevap bile vermeden tuttuğu Tiffany'nin elini bırakıp arkasına bile bakmayarak koşmaya başlamıştı.
'Bu kendini ne sanıyor böyle?! Hem beni böyle tuhaf hissettiriyor hem de yüzünü bile göstermeden öylece kaçıp gidiyor mu?!' diye geçirdi içinden. Sinirliydi , karşısındaki ona yüzünü göstermediği için ; sinirliydi , zaten göremediği yüzü sonsuza dek göremeyeceği için...
Belki de bir rüyadaydı... Gerçi şu durumda , öylece sokağın ortasında bırakılmışken daha çok kabus gibi hissettiriyordu. Gerçekten bir rüya olup olmadığını kontrol etmek için kendisine tokat attığında cevabını acıyan yanağıyla gayet iyi almıştı.

Çaresizce omuz silkip buraya geldiği yönün tersine , arabasına doğru koşmaya başladı. Sasaeng , o giderken hâlâ yerde baygın bir şekilde yatıyordu fakat Tiffany'nin düşündüğü sasaeng veya herhangi bir şey değil , onun nasıl olduğunu hatırlamaya çalıştığı gözleri , tekrar duymak istediği harika kokusu , tekrar hissetmek istediği sıcak nefesiydi... Kısaca tek düşündüğü O'ydu...

Bölüm Sonu *-*

Eee nasıldı? :D Umarım beğeniyorsunuzdur ^^ Neyse, az da olsanız siz okuyucularımı seviyorum ^^

Whisper ( TaeNy )✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin