Aynada gördüğü şeyle çığlık attı. Bu sırada Sooyoung da gülerek söylendi.
"Bak Sunny. Suratına bıyık çizersek iyice uyanacağını söylemiştim."
Evet, doğru. Sooyoung , Tiffany uyurken suratına kocaman bir bıyık çizmişti.Tiffany sinirli bakışlar atarak yanlarına geldiğinde ikisi de yutkundu. Tiffany'nin pis tarafını çok iyi biliyorlardı. Fany , sinirlenince sinirlendiği kişiye sürekli bağırır , ona neden sinirlendiğini anlatırdı. Fakat karşısındaki, Tiffany sürekli ve çok hızlı konuştuğu için pek bir şey anlayamazdı. Ve tabii bir de en önemlisi Tiffany'yi aşırı derecede sinirlendirdiyseniz , yanınıza şemsiye almanız dahi gerekebilir. Doğru tahmin... Sinirlendiği zaman bazen ağzından tükürükler saçardı Tiffany , ya da en azından Sunny ve Sooyoung onu lisede en son gördüklerinde öyleydi ve değişmiş olmasını umuyorlardı.
"Bunu yüzüme çizen kim?!" dişlerini sıkarak sorduğunda Sooyoung tavanı inceliyormuş gibi yaparken Sunny , parmağıyla Sooyoung'u işaret etti.
"Choi Sooyoung!" diye bağırdığında Sooyoung Tiffany'nin yanına koşup diz çöktü.
"N'olur bana acı... Ben sadece zavallı bir shikshin'im... Özür dilerim. Bana bir şey yapmazsan bir yıllık çikolata stoğumu sana veririm. Ayrıca hepsi Sunny'nin fikriydi. Zaten hep ondan çıkıyor böyle fesatça fikirler."
Hepsini tek nefeste söylediğinde Tiffany , tuhaf bakışlar atarken Sunny Sooyoung'un kafasına bir tane geçirdi.
"Sunny bence bir daha Sooyoung'un kafasına vurma. Beyin hücreleri ölüyor zavallının."
Sunny gülerken Sooyoung dudak büktü.
"Aşk olsun ama Tiff. Neyse seni affetmem için kahvaltı yapabiliriz."
Tiffany onaylayıp yüzünü yıkamaya giderken diğerleri de aşağı indi. Sooyoung içinden binlerce kez Tanrı'ya şükretti.
1.) Sonunda kahvaltıya başlayabilmişti.
2.) İdol olmak Tiffany'ye yaradığı için ondan dayak yememişti.Tiffany üstünü değiştirip aşağı kata indiğinde , hizmetçiler tarafından hazırlanmış kahvaltının sırık shikshin Sooyoung tarafından süpürülmüş olduğu gerçeğiyle karşılaştı. Bu kız yaşlandıkça daha da oburlaşıyordu, buna yemin edebilirdi.
"Sooyoung bana da bıraksaymışsın keşke. Neyse şirketin kantininden tost alırım artık."
Sooyoung ise Sunny'yi gösterip ağzı dolu olmasına rağmen konuşmaya başladı.
"Omo sodoco bon yomodom koooğğ. O do yodoğğ.""Önce ağzındakileri bitir tch tch tch."
Sooyoung ağzındakileri yutup derin bir nefes aldıktan sonra kendi cümlelerini tercüme etmeye başladı."Ama sadece ben yemedim ki. O da yedi."
Tiffany bir Sunny'ye bir Sooyoung'a bakıp tatmin olmamış bir sesle konuştu."Eğer Sunny'yi birazcık tanıyorsam, o orantılı vücudunu bozmamak için senin kadar çok yememiştir... Ha bu arada siz burada ne arıyorsunuz?" Bu soruyu sormak daha yeni aklına gelmişti...
Ve Sooyoung her zaman ki gibi yanlış anlayıp saçmalar...
"Aaa Tiffany Hwang yoksa bizi istemiyor musun , kovuyor musun bizi?! Lanet olası bir istenmemezliğimiz var. Hadi gidelim Sunny."
Yok artık... 'Hadi gidelim Osman' esprisi mi yapmıştı bu obur kız? Peki Osman kimdi? Muhtemelen yazarın Tiffany'nin aklına saçmalamak için dahil ettiği saçma sapan biriydi. Tıpkı önceki bölümdeki Pepee gibi... Yoksa Tiffany ve Sooyoung onları nereden tanıyabilirdi ki. 'Şuna bir son ver yazar...' diye geçirdi içinden ve ben yani yazar da doğal olarak bozuldum...
Sunny'nin bir kez daha Sooyoung'un kafasına geçirmesiyle gerçek hayata -ya da hikayeye- dönebildiler.
"Saçmalama öyle demek istemedim. Liseden beri görüşemiyoruz ve sizi bir sabah uyandığımda karşımda görünce şaşırdım doğal olarak. Hem...babam nerede? Bana sabah erkenden şirkete gideceğimizi söylemişti..." daha sonra saatine bakıp devam etti. "Ama görüyorum ki çoktan öğlen olmuş."
Sunny sakin bir tavırla ,sorularını sıralayan Tiffany'ye cevap vermek için dudaklarını araladı."Eğer idol olmasaydın , ya da idol olduktan sonra bizi unutmasaydın görüşebilirdik aslında. Neyse, bizi baban aradı. İdol kariyerini sonlandırdığını Korezin'den okumuştuk (Korezin sjsjsj) Baban zor zamanlar geçirdiğini söyledi biz de geldik. Baban da biz gelince başka bir işi olduğunu söyleyip çıktı. Uyanınca şirkete gelmeni istedi."
Tiffany kafasını aşağı yukarı sallayıp aklına gelen fikirle gülümsedi."Aslında Sunny senin sesin de güzel ve Sooyoung sen de iyi dans ediyorsun. Siz de SM elemelerine katılsaydınız kazanırdınız bence. Hatta belki de ben solo çıkış yapmazdım , aynı grupta olurduk."
Sooyoung onun bu tuhaf fikrine güldü. Hayal kurma konusunda ona rakip olabilecek birini tanımıyordu."Güzelmiş. Hatta Yoona da olurdu. Onu grup yüzü yapardık. Grubumuzun adı da Girl's Day yok buldum Girls' Generation olurdu falan sjsjsj."
Sunny kafasını olumsuz yönde salladı.
"Girls' Generation nedir ya? Red Velvet daha dikkat çekici bir isim." Bir anda Sooyoung'un gözleri parladı.
"Red Velvet demişken canım kek çekti. Olsa da yesemm."Üçü de bu tuhaf hayale bir süre güldü.
"Yoona demişken o neler yapıyor?"
Sunny ve Sooyoung aniden hüzünlendi."Bilmiyoruz. O senden daha vefasız , hiç arayıp sormadı. Onu aradık ama telefon numarasını değiştirmiş."
Bir süre daha oturup sohbet ettikten sonra telefon numaralarını almayı akıl edebilmişlerdi.
"Neyse , artık biz gidelim. Unutma Hwang ! Telefon numaranı aldık ve evini de biliyoruz, bizden kaçamazsın." diyen Sunny'ye sevimli eye-smile'larından birini gönderdi.
"Kaçmam zaten kkk"
Sunny ve Sooyoung gittikten sonra Tiffany de şirkete gitmek üzere evden çıktı. Arabasına binip kemerini takarken önünden bir karaltı geçmiş gibi hissetti. Yoksa...yine O'nu mu görmüştü?
Bölüm Sonu

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Whisper ( TaeNy )✔
FanfictionŞarkıcılık kariyerini bırakmak zorunda kalan Tiffany'nin hayatı 'O' kişiden dolayı fazlasıyla değişir.