Taeyeon , Tiffany ve Jiwoong eve geldiklerinde bir sürü meraklı gözle karşılaştılar. Aslında herkes bir şey söylemek istiyordu ama hiçkimseden ses çıkmıyordu. Ortamdaki gerginliği bozan Yoona olmuştu. Jiwoong'u görür görmez koşup boynuna atladı.
"Oppa? Omo , Jiwoong oppa! Cidden uzun zaman oldu..."
Yoona bunu yaparken , esmer sevgilisinin kıskançlıktan öldüğünün farkında değildi.
"Kesinlikle uzun zaman oldu , Yoong..." Jiwoong sırıtıp Yoona'nın saçlarını okşadı. Fakat tam bu sırada Yuri , onun geyik gözlü kızın saçlarındaki elini çekip tısladı.
"Im. Yoon. Ah."
Yoona daha ne olduğunu bile anlayamadan Yuri tarafından Jiwoong'dan uzaklaştırılmıştı.
"Ne oluyor , Yul?"
"Bir de soruyor musun?! Onu sen daha iyi bilirsin , Im Yoona!"
"Ah , anladım. Yuri'm Yoona'sını kıskanıyor." sırıtarak baktı Yuri'ye. Dudaklarına kısa ama şirin bir öpücük bırakması uzun sürmemişti.
Onlar bu tuhaf durumun içindeyken Hyoyeon gözlerini devirip konuştu.
"YoonYul... Cidden iğrençsiniz."
"Kıskanma n'olur , çalış senin de olur." Yoona dil çıkararak söyledi.
"Hey! Kuzen ayıp olmuyor mu ama? Kaç aydır görüşmüyoruz. Hiç mi özlemedin beni?" Jiwoong dudaklarını bükerek sorduğunda Hyoyeon iç çekti. Kim Jiwoong'u özlemek? Asla.
"Özlediğimi sanmıyorum. Hatta gittiğinde sevinmiştim. Niye geldin ki? Pfft..."
Hyoyeon'un Jiwoong'u sevmemesinin bir nedeni vardı. Yıllar önce Hyo ve Woong bir iddiaya girmişlerdi. İddiayı Hyo kazandığı için Jiwoong onun istediği şeyi yapmak zorunda kalmıştı. Hyoyeon'un istediği şey : Jiwoong'un kadın kılığına girip 'gee' dansı yapmasıydı. Taeyeon'un abisi gıcık da olsa sözünde duran biri olduğundan bunu yapmıştı , fakat biraz fazla şanssızdı. O gün kız arkadaşı Woong'u o şekilde görmüştü ve vakit kaybetmeden terk etmişti. İşte bu yüzden Jiwoong her fırsatta Hyoyeon ile uğraşırdı. Hatta bir lakap bile takmıştı , Hyorettin...
"Hey , Hyo! Biraz abartmıyor musun? Jiwoong birazcık da olsa değişti."
"Ne fark eder ki?" Hyoyeon sırtını koltuğa yaslarken söyledi.
Onlar bu kendi aralarında olan sohbeti devam ettirirken Tiffany'nin dikkatini Jessica'nın yanında oturan Hara çekmişti.
"Oh... Jessica yanındaki kim?"
Hara , Jessica'nın bir şey söylemesine izin vermeden sevgilisinin elini tutup konuştu.
"Goo Hara , Jess'in sevgilisiyim."
Tiffany'yi az çok Jessica'nın anlattıklarından biliyordu Hara. Tiffany ve Jessica'nın arasında geçenleri de biraz da olsa öğrenmişti.
Bu yüzden Tiffany'ye karşı temkinli davranıyor , bu davranışları ne kadar yersiz olsa da Jessica'sını kaptırmak istemiyordu.Öte yandan Tiffany , Jessica kendisine yeni birini bulduğu için mutluydu. O gün Jessica'nın kendisine etmiş olduğu teklifi hatırladı. Kendisiyle Amerika'ya gelmesini istemişti. Jessica kendisine yeni birini bulduğuna göre bu soruyu cevaplamak zorunda kalmayacaktı. İşte bu Tiffany'yi cidden rahatlatmıştı.
"Sizin adınıza sevindim. Umarım çok mutlu olursunuz." Tiffany cümlesini tamamlayıp gülümsedi. Bu sırada konuşmaya Taeyeon da katılmıştı.
"Eğer ben ve Tiffany'yi örnek alırsanız çoooook mutlu bir çift olursunuz."Taeyeon , Tiffany'nin yanına oturup kolunu meleğinin omzuna attı ve yanağına bir öpücük bıraktı.
"Ne yani Taeyeon , Jessica'nın da suratına bir maske geçirip Hara'nın karşısına çıkmasını mı istiyorsun? Örnek almaktan kastın bu mu?"
"Yah , oppa!"
İşte Jiwoong'un gıcık tarafı bir kez daha ortaya çıkmıştı. Böyle iğrenç imalar , benzetmeler yapmak nereden aklına geliyordu ki?
"Bu arada Taeyeon , Amber ne yapıyor? Keşke o da gelseymiş..."
Jiwoong , konuyu değiştirmek için söylediğinde Jessica şaşkındı. Onun şok olmuş ve kafası karışmış yüz ifadesini fark eden Taeyeon gülümsedi.
"Evet , Jessica. Sürekli kardeşinin peşinde dolaşan Amber'dan bahsediyoruz."
"Onu nereden tanıyorsunuz ki?" merakla sordu Jessica.
"Sen , Tiffany ve diğerleri... Cidden tuhafsınız... Hepimiz aynı lisedeydik."
"Ama ben tuhaf değilim dimi unni?"
Yoona gururla sordu. Sonuçta o Taeyeon'un söylediği şeyi biliyordu."Hadi ama Yoong. O gün bana yardım etmeseydin senin de Kim Taeyeon diye birinden haberin olmazdı..."
"Amber'ın senin gibi biriyle arkadaş olmasına şaşırmadım..." Jessica mırıldanarak söyledi.
"Bir şey mi dedin Jung?" Taeyeon önemsemiyormuş hissiyatı vermeye çalışarak sordu. Aslında Jessica'nın söylediğini duymuştu , sadece kafaya takmamaya çalışıyordu. Yine de merak ediyordu , kendisi kötü biri olduğu için mi Jessica böyle demişti? Jessica Jung kendisini çok mu mükemmel sanıyor? Salatalığa anti olduğunu gayet iyi biliyorum Jung...
"Yoo , bir şey demedim." Jessica küstahça söyledi. Nedenini bilmiyordu ama Taeyeon'a bir türlü ısınamıyordu.
"Yaw abi kızlar güzel de kız kavgası ayrı bir güzel." Jiwoong sırıtarak söyledi.
"Kapa çeneni Jiwoong." Taeyeon ve Hyoyeon aynı anda konuştu.
"Ooooo , kuzen dayanışması diyorsunuz yani... Halbuki ben size Amerika'dan bir sürü şey almıştım , sonra paintball oynamaya gideriz diye düşünmüştüm..." Jiwoong 'Yazık oldu be' , 'Napalım başka sefere artık' adlı bakışlarını atarak söylediğinde Tae ve Hyo bir kez daha aynı anda konuştu.
"Abilerin en pörfekti!"
"Kuzenlerin en adamı!"
Jiwoong memnuniyetle mırıldandı.
"İşte adamı böyle yola getirirler."
Bölüm Sonu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Whisper ( TaeNy )✔
FanfictionŞarkıcılık kariyerini bırakmak zorunda kalan Tiffany'nin hayatı 'O' kişiden dolayı fazlasıyla değişir.