Ertesi Sabah
Tiffany gözlerini açtığında , Taeyeon'un kendisininkine fazlasıyla yakın olan yüzü ve açık olan gözleriyle afalladı.
Evet , Kim Taeyeon erkenden uyanmış, güzel meleğinin bakmaktan asla sıkılmayacağı yüzünün her bir köşesini dikkatle inceliyor , bu kanatsız meleğe bir kez daha hayran kalıyordu.
Melek... Taeyeon'un meleği , sadece Taeyeon'un...
Az sonra güzel meleği gözlerini yavaş yavaş açmaya başlamıştı. Başta yavaş yavaş ve isteksizce açılan gözler , karşısındaki şapşal kızın gözleriyle buluştuğunda bir anda kocaman açılmıştı.
Taeyeon , onun bu haline hafifçe kıkırdadı.
"İyi uyuyabildin mi?" Tiffany'nin yanağını okşarken sordu.
"E-evet , senin sayende..."
Tiffany son zamanlarda sürekli kekelemesinden dolayı kendisine kızdı. Konuşmayı unutmaya mı başlıyordu?
Sonra Tiffany'nin aklına annesinin mektubu gelmişti. Annesi Taeyeon'dan bahsetmişti mektupta ama o zamanlar Tiffany , Taeyeon'u tanımıyordu ki..
"Taeyeon... Annem bir mektup bırakmış. Söylediğine göre sen , ben ilk idol olduğum zamanlar annemi sürekli ziyaret ediyormuşsun... Anneme benim arkadaşım olduğunu söylemişsin... Ama ben o zamanlar bizim tanıştığımızı sanmıyorum. Neden yaptın bunu?"
Taeyeon derin bir nefes aldı. Bu da nereden çıkmıştı şimdi?
"Beeen... Ben bunu sana sonra söyleyeceğim..."
"Ama-"
"Lütfen Tiffany. Sana söz veriyorum başka bir zaman söyleyeceğim."
Meleği yanaklarını şişirip surat astığında gülümseyerek baktı ona Taeyeon. Şanslıydı , cidden çok şanslıydı. Her insanın böyle güzel bir meleği olmuyordu değil mi? Tanrı'ya şükretti , uzun bir bekleyişten ve acılardan sonra da olsa Tiffany'yi kendisine verdiği için.
Tiffany , Taeyeon'un kendisine olan tuhaf bakışlarını fark edince telaşlandı.
"Wae? Niye öyle bakıyorsun , yüzümde bir şey mi var?"
"Hayır , sadece fazla güzelsin..."
Duyduğu cümleyle tekrar ve tekrar bir domatesi canlandırdığında sahte bir kızgınlıkla kaşlarını çattı.
"Yah! Kim Taeyeon!"
"Yah! Hwang Tiffany!"
Taeyeon , Tiffany'yi taklit ederek söylediğinde Tiffany , Taeyeon'a vurmak için elini kaldırmıştı ki Taeyeon onun bileğini kavradı.
Taeyeon , Tiffany'nin eline yumuşak bir öpücük bırakırken Tiffany daha önce pek çok kez olduğu gibi yine utandığını hissetti. Taeyeon'un yanında bu kadar çok utanmak zorunda mıydı?
Taeyeon ani bir hareketle yaramazca az önce öptüğü Tiffany'nin elini sıkıca kavrayıp kendine çekti meleğini. Tiffany'nin dudaklarına heyecanla yaklaşırken Tiffany birden kafasını başka bir tarafa çevirdiği için dudaklarını değil boynunu öpmüştü. Aslında bu öpücük de Taeyeon için tatmin edici sayılabilirdi ama daha fazlasını istiyordu Taeyeon.
Ve her şey mükemmel giderken odanın kapısının hayvan gibi tekmelenmesi...
"YAH! TİFF , TAE!!! UYANIN HADİ !!! KARNIM ACIKTI , KAHVALTI HAZIRLAYIN BANA!!!"
Obur Sooyoung'un bağırışı odayı doldururken gözlerini devirdiler. Bu kız bu kadar obur olmak zorunda mıydı?
Taeyeon son kez sapıkça sırıtarak Tiffany'nin kulağına fısıldadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Whisper ( TaeNy )✔
FanfictionŞarkıcılık kariyerini bırakmak zorunda kalan Tiffany'nin hayatı 'O' kişiden dolayı fazlasıyla değişir.
