20. Bölüm : Kâbus

896 87 4
                                    

Banyodan henüz çıkmış olan Tiffany , üstünü giyinmeye başlamıştı ki dış kapının çok kaba bir şekilde yumruklandığını işitti.

Ardından kapı açılma sesi ve bir patırtı...(Sooyoung kapı açılınca yere düştü ya hani sjsjsj)

"Kim gelmiş Taeyeon?" diye seslendi.

"Endişe etme ,YoonYulSun üçlüsü gelmiş. Rahatça üstünü giy sen..."

Aldığı cevapla gülümseyip üstünü hızla giymeye başlamıştı ki bir bağırış duydu , bu Yuri'ydi.

"Seni pis sapık! Tiffany'ye ne yaptın?!"

Üstünü giyindiğinde alt kata koştu. Aşağı indiğinde ilk gözüne çarpan , yeri çok sevmiş olacak ki hâlâ yerde yatan Sooyoung'du. Onu takmayıp kapıya baktığında Sunny ve Yuri'den dayak yiyen bir adet Taeyeon ve onları durdurmaya çalışan bir adet Yoona görmeyi beklemiyordu tabii.

"Hey! Ne yapıyorsunuz siz?!"

Tiffany'nin sesiyle herkes ona döndü. Bu sırada Sooyoung da kalkmış , Tiffany'ye yaklaşarak onu omuzlarından sarsmaya başlamıştı.

"İyi misin Tiff? Ne yaptı sana bu Nuri Alço'nun cüce girl versiyonu Taeyeon?"

Hadi her şeyi anlardı Tiffany ama 'Nuri Alço'nun cüce girl versiyonu Taeyeon' nedir ya?

"Sooyoung , yine de cüce demesen... Bozuluyorum... Çünkü cüce dediğin kız benden 3 cm uzun " diyen Sunny'ye gülümsedi.

"Olur mu Sunny! Sen gönüllerin uzunusun..."

Bu cümleden sonra Sunny , Sooyoung'un kafasına fırlatmak için herhangi bir şeyin eline geçmesi için dua etti , ama fırlatacak bir şey bulamamıştı.

"Yah! Siz delirdiniz mi? Niye vuruyorsunuz Taeyeon'a?"

Onun bu tepkisiyle diğerleri afallamışken Taeyeon koşarak Tiffany'nin yanına geldi.

"Taeyeon sana zarar vermedi mi?" kafası karışmış bir şekilde sordu Yuri. Boşuna mı ekşınlanmışlardı?

Ve tabii Yuri'nin , Taeyeon'un dayak yemesine değil de boşuna ekşın yaşadığına üzülmesi de ayrı bir saçmalıktı.

"Hayır , saçmalamayın! Tabii ki de o tür bir şey yapmadı. Sadece duş alıyordum. Evet , belki Taeyeon birazcık sapık olabilir ama siz fesatlıkta master yapmışsınız!"

Sooyoung , Yuri ve Sunny mahçup bir şekilde baktılar Taeyeon'a.

Taeyeon ise Tiffany'nin kolunu sıkıca kavramış , tırsarak bakıyordu onlara.

"Özür dileriz Taeyeon-shi..." Sunny'nin özrüyle biraz da olsa korkusu azalmıştı.

Neyse ki herkes sakinleşebildiğinde salona toplandılar.

"Tiffany... Anneni duydum... Başın sağolsun." Yoona , üzüntüyle baktı arkadaşına. Annesi , gerçek anlamda Tiffany'yi destekleyen ve koruyan iki kişiden biriydi -ki Tiffany , diğerini hiç fark etmemişti bile-

Tiffany'nin yaşadığı hüznü tahmin edebiliyordu Yoona.

Anneler , her insan için en önemli varlık değiller midir? Bizleri dünyaya getirirken acı çekerler , ilk ağladığımız zaman belki onlar da ağlar... Çoğu geceler uykusuz bırakmışızdır onları. Peki  acıdan veya yorgunluktan başka bir şey verebildik mi onlara? Belki gururlandırdık onları , sınavdan yüksek not aldığımızda. Belki sır verdik , ilk sevgilimiz olduğunda bunu babamıza söyleyemezken annemize anlattık.

Sır veya gurur... Annemizin hakkını ödeyebilmeye yetti mi? Muhtemelen hayır. Şüphesiz ki anneler , evlatlarının ödeyemeyecek kadar çok borçlandığı alacaklılardı.

Yoona... Yoona da küçük bir çocukken annesi tarafından terk edilmişti bu yüzden iyi bilirdi annesizliği. Arkadaşının omzunu patpatladı.

"Artık üzülme Tiffany... Sen böyle davrandıkça ağlayasım geliyor..." dedi Sooyoung hüzün dolu sesiyle.

Choi Sooyoung , her daim neşeli olan insan , şuan ağlama noktasına gelmişti.

"Tamam...tamam artık üzülmeyin siz de... Ben iyiyim!" dedi Tiffany gülümsemeye çalışarak , hatta yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirmeyi başarmıştı. Ama elbette Taeyeon bunun sahte bir gülümseme olduğunu biliyordu.

"Saat çok geç olmuş. Sanırım bu geceliğine sizi burada misafir etmemde bir sorun yoktur." dedi Taeyeon.

"İki tane misafir odam var. Sunny ve Sooyoung , Yoona ve Yuri aynı odada kalabilir. Tiffany de bu gece benim odamda yalnız kalsın. Ben de salonda yatarım." Taeyeon'un açıklamasından sonra Tiffany hemen itiraz etti.

"Olmaz! Senin rahatını bozmak istemiyorum... Ben salonda yatarım."

Taeyeon , gülümseyerek Tiffany'nin kulağına fısıldadı.

"İyi değilsin Tiffany... Benim odamda rahatça uyu bugün. Benim rahatım bozulmaz , eğer senin iyi olduğunu bilirsem..."

Tiffany tüm vücudunun bir elektrik dalgasıyla dolduğunu hissetti. Kulağında 'f(x) - Electrick Shock' söyleyen Krystal'in sesi yankılanıyordu.

Hwang Tiffany deliriyor muydu?

"T-teşekkür ederim Taeyeon..."

Taeyeon ve Tiffany kendi havalarındayken geriye kalanlar Taeyeon'un biraz sapık da olsa iyi bir ev sahibi olduğunu düşünmekle meşguldü.

Herkes kendi kalacağı odaya gittiğinde Taeyeon iç çekerek battaniyesini eline aldı ve koltukla bakıştı bir süre. Başka tercihi olmadığı için ertesi sabah boynunun tutulacak olmasını göze alarak koltuğa uzandı.

...

Saat : Gece 03.00

Tiffany gördüğü rüyayla daha doğrusu kabusla çığlık atarak uyandı.

Annesini görmüştü , elini uzatıyordu Tiffany'ye... Ama sonra bir anda kayboluyordu... Suratındaki terleri elinin tersiyle silerek derin bir nefes aldı. Bu sırada kapı açılmış , Taeyeon endişeyle içeri girmişti.

"İyi misin Tiffany?"

"İyiyim... Sadece rüyamda annemi gördüm..."

Tiffany bir süre Taeyeon'un gitmesini bekledi ama gitmiyordu.
Taeyeon , Tiffany'ye yaklaşıp yatağa uzandığında şaşırdı.

"Ne yapıyorsun?"

"Seni yalnız bırakmak en başından beri hataydı... Uyuyalım..." Taeyeon , kollarını Tiffany'nin beline sararken cevapladı.

Tiffany'nin vücuduna yine aynı şok dalgası yayılmıştı. Niye böyle tuhaf hissediyordu ki?

"Taeyeon..." sesi kısık çıkmıştı ve doğal olarak Taeyeon cevap vermemişti. Ama sonra Taeyeon'un sıcak  ve düzenli nefesini yüzünde hissettiğinde onun uyumuş olabileceğini düşündü.

"Taeyeon?" bu kez sesi daha yüksek çıkmıştı ve yine cevap gelmemişti. Artık Taeyeon'un uyuduğuna neredeyse emindi Tiffany.

Fısıldadı. "Taeyeon... Ben galiba seni..." duraksadı. Söylemekten vazgeçmişti.

Az sonra Tiffany'nin de gözleri kapanmış , kendisini saran rahat kolların arasında uykuya dalmıştı.

Aslında uyumayan Taeyeon , onun düzenli nefes alışverişini hissedince gülümsedi.

"Ben de seni seviyorum Tiffany..."

Bölüm Sonu

Whisper ( TaeNy )✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin