Pavyon|3

59 7 4
                                    

Hafızamda, kendimden dahi sakladığım bir köşem var. Bir bölüm belkide, var olan biriken yok saydığım. Mutsuz ve sonsuz. Tıpkı uzay gibi daha derin, tanımı kifayetsiz. Her şey çok karışık olsa da elimde sadece kır çiçeği kaldı. Kanlar içinde kır çiçeği. Kanlar içindeki baygın beden; Zeynep'in bedeni, hızla terk etmeye çalışıyorum mekanı, etrafta siren seslerine eşlik eden mavi kırmızı ışıklar. Polis ile asla çatışmaya girmezdim. Yönümü değiştirmeden arka tarafa doğru hızla yürümeye başladım. Polis'e teslim olacaktım. Ben buydum. Mırıltı halinde konuşan Zeynep'e baktım. Ben kimseye iyi gelmiyordum.

"Öyle kolay aşık olmam ben, senin ayrı bir havan var." Zeynep hoşgörüyle gülümsedi.

Gözlerini zorlanarak açsada kendine gelmişti. İçime doğru akan rahatlama hissi gülümsemesini karşılık veremeden yok olmuştu. Bilinci gidip geliyordu. Yaşamımın en belirsiz dönemine denk gelmişti. Taşıdığım bu yük hayatımı olduğundan farklı kılıyordu. Bazı belirsizlikler bir adım atana kadardı oysa benim belirsizliklerim kaçmayı gerektiriyordu. Dışarıya adımı attığım an dönüşü olmayacaktı. Kollarımın arasındaki bedenin acıyla inleyişleri, beni harekete geçirdi. Polislerle çevrili alanın ortasına geldim.

"Yardım edin, Zeynep..." haykırdım. Devamı fısıltılı halde çıktı.
"Komiser vuruldu."

Sağlık çalışanları vakit kaybetmeden yaralı bedeni kucağımdan sedyeye yerleştirdiler, Zeynep'i ambulansa alırken eş zamanlı iki polis beni yere yatırdılar. Yüzüm soğuk taş zeminle buluşurken ellerimi arkada birleştirdiler. Tepki vermeden Zeynep'in benden uzaklaşmasını izliyordum. Ellerim artık kelepçeliydi.

***

Emre amcam üzerime eğildi.

"Bana öyle bakma amca özür dilemeyeceğim."

Cebinden çıkardığı peçeteyle alnımı sildi. Geri yaslanırken gözlerime baktı. Sesi sakindi.

"Dilemeyeceğini biliyorum."

Kelepçeli ellerime bakıp Emre amcamı kimin buraya çağırdığını merak ettim.

"Babam hariç hepiniz geldiniz ha." Sesim sitem doluydu. Emre amcam dudaklarını araladığında omuzlarımı silktim. -sanki umursamıyormuşçasına.

"Senin bir ailen var Uğur."

Kafamı salladım. Ciddiyetim korkutucu derecedeydi.

"Artık yok..." Bir süre duraksadım.

"Bencilsin Uğur, senin için çabalayan aileni görmüyorsun."

Gözlerimin dolmasına izin vermemek için tavanı inceliyordum.

"Ben mi bencilim, benim yaşadıklarımı Beren'in yaşadığını hayal et amca?"

Emre amcamın sinirden olacak ki dişlerini gıcırdatıyordu.

"Beren'i dört yaşındayken düşün, özenle yetiştirdiğin kızıni düşün. Onu istismar ettiklerini, vücudunun farklı bölgelerini tekrar tekrar kesip yaktıklarını..."

Cümlem amcamın tokatıyla yarıda kesilmişti. Kafam sağa savruldu.

"Duymak zor geliyor değil mi ben bunları yaşadım."

Kendimi toparladım. Elim istemsiz yanağıma gitmişti.

"Neyse, ne zaman çıkarım buradan?"

Emre amcam elindeki dosyayı açtı, hayal kırıklığına uğramış gibiydi. Öyle olsa iyi olurdu. Paramparça kalbimin yanında... Bir kaç cümlenin altında parmağını gezdirdi. Sesi titriyordu.

Milyarderin Vekili III Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin