Sadece Sözler Vardı|3

144 10 0
                                    

   Hastane koridorları soğuk, beyaz ve kuru. Sevmediğim üçlü üstüme üstüme geliyordu. Selim'in yanımdan ayrılması beni daha da germişti.
Eylem odada doktorların gözetimi altındaydı. İçeride ne oluyor bilmiyorduk. Uğur ise koridordaki sandalyeye oturmuş ellerinde ki kanlara bakıyor. Öylesine boş bakıyorduki bilinci yerinde değil gibiydi. Yanına yaklaşmaya korkuyordum. Aramızdaki mesafeyi kapatma isteği doluyor içim. Cesaretimi toplamıştım ki Eray'ın endişe ve korku dolu ifadeyle yanımıza gelmesi diğerlerinin nerede oldukları merakını doldurdu içime.
Eray'ın bir anda Uğur'un yakasına yapışmasıyla istemsiz geriliyorum. Eray Uğur'un gömleğini kavrayarak sertçe duvara geçirdi bedenini. Küçük bir çığlık kopuyor boğazımdan.

"Ne yapıyorsun?"

Eray yüzünü bana çevirdiğinde içim ürperdi.Huzursuz hissettiğim kişi o, gözlerimin içine bakıyordu sanki bir şeymiş gibi.

"Sakın sen karışma.."

Bir kaç saniye süren göz temasını hızla Uğur'a yönelerek kesmişti. Sesi insanın tüylerini diken diken yapıyordu.

"Hepsi senin suçun, ben sana dedim.. bir şey oldu dedim. Hissettiğimi söyledim."

Uğur Eray'ın dediklerini duyuyor gibi değildi. Eray hırsla Uğur'u sarsmaya devam ediyordu.

"Eray..nefes alamıyorum."

Eray Uğur'un boğazını sıkmıyorduki. Uğur'un sesi fısıltı halinde çıkmıştı. Eray Uğur'un sesiyle yaptığı şeyin farkına varır gibi olup Uğur'u bırakıyor. Uğur'un sırtı duvarda sürtünerek boş bir çuval gibi sandayleyde yerini alıyor.
Eray tekrar bana dönüyor bu sefer gözleri yumuşak bakıyor.

"Eylem'i Uğur mu taşıdı?"

Bu nasıl bir soruydu böyle. Benim taşıyacak halim yoktu ya.Kafamı evet dercesini aşağı yukarı salladım.

"Ne kadar süre taşıdı?"

Evdeki süreyi de katarsam.. Kafamda küçük bir hesaplama yaptım.

"On dakika.. belki biraz daha fazla."

Uğur bir anda konuşamıyor dili lal olmuş çözülemiyor gibiydi gelen sese tepki dahi veremiyordu. Tüm vücudu uyku felci geçirmiş biçimde sadece titriyor. Gözlerinden oluk oluk yaşlar dökülüyor.

"Doktor.."

Eray öyle bir bağırmıştı ki, hastane bir anda yanımıza toplanmıştı. Üç sağlık görevlisi bedeni sabit tutarken doktor olduğunu düşündüğüm adam hızla enjeksiyon yapıyor.
Bedeni artık titremeyi bırakıyor. Uğur nefes alış-verişi normal olmaya başladığında bulunduğu yerde kendini düzeltiyor. Görevlilerin itirazlarına rağmen dinlenmeyi reddediyor. Biraz sonra koridorda ki kargaşa yok oluyor. Onun yerini derin sessizlik kaplıyor. Sessizliğin rahatsız edici sesler olduğunu o gün anladım.
Benim burada olmamam gerekiyor gibi hissediyordum. Ancak yerimden de kıbıldayamıyordum.
Eylem'in odasından çıkan doktorla derin nefes aldım. Eray hızla doktorun yanına giderken Uğur duvardan destek alarak ayağa kalkıyor.

"Eylem Altınsoy'un yakınları siz misiniz?"

Eray kafasını sallıyor.

"Biziz Doktor Hanım, nasıl kardeşim nasıl?"

Doktor rahtlatmak istercesine gülümsüyor.

"Korkulacak bir şey yok, hayati organlara gelmemiş. Bu gece gözlem altında kalmalı."

Doktor yanımızdan ayrılırken.Uğur rahatlarcasına gülümsüyor. Yavaş yavaş yürüyor Eray'ın yanından başı eğik geçerken ben neden Uğur için üzülüyordum.
Telefonun çalmasıyla yerimden sıçrıyorum. Eray telefonu alıp uzaklaştığında burada daha fazla kalmamım mantıksız olacağını düşünüyordum ki Eylem'in odasının kapısının aralık olması dikkatimi çekiyor. Merak duygusu zihnimi tekmeliyor gibiydi. Odanın kapısına yaklaştığımda, Eylem'in baş ucunda sarı kıvırcık saçlı genç duruyordu. Yüzünü seçemiyordum. Bedeni gerilediğinden Eylem'in uyanık olduğunu gördüm.Sesi çok tanıdıktı.

"Sana sevdiğin çikolatadan getirdim."

Eylem saçıyla yüzünü örtüyor. Tam göremesemde her zaman yaptığı kol hareketinden bunu çıkarıyordum.

"Seni sevmediğimi açıkca söyledim Leo. Neden böyle yapıyorsun?"

Tabi ya Leo. Uğur'a kafa tutan nadir biri.

"Çünkü en azından benden nefret ediyorsun Eylem.."
Nefesini dışarı veriyor.

"Görünmezmişim gibi davranmandan iyidir."

Leo eğilip Eylem'in saçından öpüyor. Eylem'in kaşları çatılıyor.

"Çabuk git Leo, Eray'ı çağırmadan önce."

Leo ellerini teslim olurcasına kaldırıyor.

"Kalbimi hiçe saymayı bıraktığın için teşekkürler.. Birinden nefret etmek çaba gerektirir."

Daha fazla oyalanmadan kapıdan uzaklaşıyorum. Artık buradan ayrılmam gerektiğini biliyordum. Saate baktığımda dördü geçtiğini görüyordum. Uykusuzluk bedenimi sarıyor, kendime diyorum sen kaç gece uykusuz kaldın buna mı dayanamayacaksın. Sonra asansör düğmesine basıyorum. Zemin kattan geliyordu, sayılar geçtikçe uyku daha da kaçınılmaz oluyordu. 1..2..3.. ve kapı açılma sesi.Tink.. Kapının açılmasıyla Karan ve Beren'in telaşlı ancak kontrollü halleriyle asansörden üzerime doğru gelmeleriyle geri geri gidiyorum. Kafamla selam vererek asansöre yerleşiyorum. Asansöre biner binmez zemin kat düğmesine basıyorum. Kapı kapanırken bana merakla bakan bakışlarını görmemeye çalışıyorum.
   Giriş kata geldiğimde Selim ile göz göze geliyorum. Beni gördüğü anda hızla yanıma gelip bana arabaya kadar eşlik ediyor.

***

  Projeler Çetinkor holding yerine Altınsoy Holdingte yapılırdı. Pazartesi şirkete girebilecektim. İçim kıpır kıpırdı. İlk önce Altınsoy Holding sonra Çetinkor Holding.. Bir de Santos var..Ne holdingleri kalacak ne soy isimleri.
Laptobu açtığımda evin içinde sadece Uğur'un olması dikkatimi çekti. Tüm dikkatimi ona verdim.

Uğur hızla odasına giriyor. Dolabın en alt kısmından siyah sırt çantasını elini alıyor. Odasınında işini bitirip çalışma odasına geçiyor. Masanın üzerindeki kağıtları bir dosyada toplayıp çantasına yerleştiriyor. Pamir'in odaya girmesiyle Uğur şaşırıyor.

"Oğlum nereye?"

Uğur ensesini kaşıyor.

"Amca senin burada olmaman gerekiyordu."

"Az önce geldim, seni merak ettik."

Uğur'un yüzünde samimiyetten uzak bir gülümseme yerleşiyor.

"Bekçiliğimi yapmak için seni yolladılar.. Yapmayın şunu."

Pamir elini Uğur'un omzuna yerleştirirken Uğur geri çekiliyor.

"Amca, teselliye gerek yok. Ben gerçekliğimin farkındayım.. Beş dakika insanlara dokunabildiğim an sadece beş dakika. Hayatım boyunca bu hastalıkla yaşayacağım.
Sesi titremeye başlıyor.
"Bu yüzden Eylem ölebilirdi."

İnanmıyordum, taşlar yerine oturmaya başlamıştı kafamda.
İlk karşılaştığımızda ki hali-sanki alerji olmuş gibi, ardından bana dokunmaktan uzak durması, dövdüğü adamlara verdiği tepki,hastanede geçirdigi kriz.. Uğur Çetinkor muhteşem değildi, o da kusurluydu.
Selim'in beni dürtmesiyle düşüncelerimden sıyrıldım. Laptoba döndüğümde kameralar tamamen karanlıktı. Selim'in sesinden merak akıyordu.

"Ne düşünüyorsun?"

Sinsi olduğunu düşündüğüm bir gülümseme yerleştirdim dudaklarıma.

"En büyük zaferimi."

Milyarderin Vekili III Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin