Kesit II

55 4 0
                                    

"Bu gerçekten çok acıklı."

Sesim ciddiyetle harmanlanmış ateş gibiydi, Uğur'un kalbini yakmak için var olmuştu. Yakacaktı da.

"Efendim."

Söylediklerim karşısında kaşı havalanmış yine de bana bakışları yumuşaktı. Bu bakıştan hoşlanmamıştım, fazla açık ve gerçek.

"Böyle olman normal. Acınası olman yani."

Kaşları çatılmış, mimikleri söylediklerimden hoşnut olmadığını gösteriyordu. Az önceki bakışları hala oradaydı. Onun yok olmasını istiyordum.

"O kadar önemli değilmişsin ki unutmuşum seni, unutulanlar bir daha hatırlanmamak icin unutulur."

Yutkunmuştu. Adem elması yukarı aşağı giderken, bana yeter diyen mavi gözleri beni durdurmaya yetmiyordu.

"İnsanlara dokunamayan hasta bir çocuk..." Parmağımı omzuna vurdum.

"Neden seni hatırlayayım?"

Acıtıyor olmalıydı, bu durumda ne yapacağı bende merak uyandırıyordu.
Parmağıma bakıyor tek kelime dahi etmiyordu. Daha fazla katlanmak istemez şekilde oturduğu yerde huzursuzca kıbıldandı. Deri koltuğumun sesi ortamı daha da rahatsız edici kılıyordu.

"Bu gerçekten tam bir saçmalık." Saçma bir gülümseme yerleştirdim yüzüme.

"İyileştiğini düşünüyorsun, geçeceğini düşünüyorsun."  Her kelimesini bastıra bastıra söylüyordum. Kafamı biraz önce oturduğu mezara çevirdim. Benimle birlikte aynı tarafa yöneltti kafasını.

"Hala aynısın, hastalıklı küçük çocuksun. Bense sadece sana acıyan biri. İşte acınaklı olan bu. "

Hızla oturduğu yerden kalktı, yüzünde az önceki yumuşak bakışlar yoktu. Geri geri bir kaç adım attı, adımları dengesizceydi. Artık hiç bir duygusunu okuyamıyordum. İçinde duygu kaldıysa tabi.. Yine katmanlar gelmişti, şeffaflık tamamen yok olmuştu. Arkasını döndü, bir süre bekledi. Adım atmakla geri dönmek arasında savaşıyor gibi bir hali vardı.

"Kaçacak mısın?"

Tekrar yüzünü bana döndü. Devam et dercesine işaret verdi. Dişlerini sıktığını görebiliyordum. Çenesi kasılmış bedeni titriyordu. Yüzünde yer yer kızarmalar başlamıştı.

"Hiç düşündün mü, ailen sana neden katlanıyor?"

Gözlerinden ateş fırlayacak sandım, bu cümleme kadar tek kelime dahi etmemişti.

"Sakın..."

Sesi gök gürültüsü gibi çıkmıştı. Öyle hırıltılı öyle yoğun.

Fena bir şeyler yapıyorum. Ağlayacağım.

Milyarderin Vekili III Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin