Canavar|4

55 4 0
                                    

Leo'nun söylediği cümle karşısında büyük bir şaşkınlık yaşasamda dışarıdan bunu belli etmemeye çalışıyordum. Leo'nun yanımdan gitmesinden dört saat geçtiğini varsayıyordum, iki çift koruma iki saatte bir sigara içmek için çıktıklarını fark etmek benim için zor değildi. Tahminen dört saat geçmişti. Bir saat içinde buradan kurtulacaktık.
Karanlığın penceresi aralayıp oksijen yerine aydınlık çekiyordum iç dünyama. Ardı arkası kesilmeyen karanlığın cazibesine kapılıyoruz çoğu zaman, bilemiyoruz aydınlığın o saf davetkarlığını... tamamen karaya bulanmadan.

"Yarama dokundu, kıbıldayamadım. Bilmiyor ki asıl yaram yüzümde değil."

Eylem'in sözleri dudaklarından dökülürken ağlamaklı çıktı sesi. Arkasında duran adamı fark etmemişti.

"Gelincik." Dedi Leo.

Eylem duraksadı.

"Uğur"

"Hıh.."

"Arkamda mı?"

Kafamı salladığımda az önce yaptığı hatayla dişlerini gıcırdattı. Olan olmuştu Leo'nun duyduğunu geri çevirmezdi. Hem onlar için bir şans vardı. Gerçi bunu daha Eylem bilmiyordu. Leo korumaların yemeğine ilaç katıcak hepsini uyutacaktı böylelikle bize kaçmak için yeterli süreyi vericekti.
Eş zamanlı korumalar bir bir yere düşerken Eylem ne olduğunu anlamaya çalışıyor gibiydi. Etrafına bakındığında bir şeylerin döndüğünü anladığını görebiliyordum. Leo hızla Eylem'i çözmüştü.

"Özür dilerim, rol yapmak zorundaydım."

Eylem kaşlarını çattı, hiçbir şey söylemeden bir süre bileklerini ovaladı ardından yanıma gelmeye çalışırken sendeledi, uzun süre oturmak bacaklarını uyuşturmuştu. Bacaklarını salladı ardından bileklerimi zincirden kurtardı. Ellerim bağlı şekilde yere düşerken aslında bendenimi zincirlerin tuttuyormuş. Eylem beni ne kadar tutmaya çalışsada gücü buna yetmemiş kendimi yerde bulmuştum.
Yanımıza gelen Leo hızla beni ayağa kaldırıp ellerimi özgürlüğünü verdi. Beni kolunun altına alarak yürümeye başladı. Eylem yerdeki adamın belinden silahı alarak etrafı kollayarak bize korumalık yapıyordu.

"Özür dilerim, daha önce gelmeliydim. "

Nefesimi dışarı verirken önemli değil dercesine kafamı salladım. Leo'nun özrüyle ilgilenmiyordum. Daha önemlisi bir an önce buradan kurtulmalıydık. Yavaş yavaş dışarı çıkarken, girişteki adamlar da baygındı. Eylem girişteki adamın cebinden telefonu da aldı. Mesaj yazdığını görüyordum ama ne yazdığını bilmiyordum.
Leo arabanın anahtarını cebinden çıkarıp arabayı açarken Eylem anahtarı alıp sürücü koltuğuna yerleşti. Leo beni arka koltuğa yerleştirip Eylem'in yanında yerini aldı.
Eylem arabaya tüm gücüyle hız verirken haberin çoktan İvan'a gittiğini biliyorduk.

"Eve sür."

Sesim kısık çıksada duyulmuştu.

"Önce hastane..." Leo'nun sözünü Eylem kesmişti.

"Sonra İvan gelsin peşine belki ziyarete Dimitri gelir İvan öldüremezse.." nefesini dışarı verdi.
"Saçmalama istersen Rusya'dayız."

"Özür dilerim. " Leo'nun sesi mahçup çıkmıştı.

"Bir daha özür dilersen yanımıza adım atamayacaksın." Gına gelmişti özür dilemesinden.

Eylem alayla gülümsedi.

"Allah aşkına özür dilesene Leo."

Çaprazda gördüğüm arabayla aynadan Eylem'e baktım. Eylem'de benim gördüğümü görmüştü.

"Takip ediliyoruz. Eylem atlat arkadaki arabayı."

Eylem kelimelerimle kafasını salladı eş zamanlı gaza basarak vides yükseltti, az önceki alaycı tavrı yerine ciddi bir tavır takınmıştı, dirkesiyon hakimiyetini koruyarak önümüzdeki arabalara makas atmaya başladı, araba sarsıldıkça Leo ve ben bir yere tutunma ihtiyacıyla koltuğa adeta yapıştık. Arkamızdaki araba inatla peşimizden geliyordu. Yol önümüzden şerit gibi akarken Eylem olabildiğince arkamıza araç alıyordu.

"İleride çevirme var. Bitti."

Leo'nun sesiyle Eylem frene ani şekilde bastı. Yolun ortasında bir anda durduk. Leo sarsılarak öne doğru yalpaladı.

"Her zaman bir seçenek daha vardır."

Tek eliyle direksiyonu kullanırken sol omzundan koltuğa tutunmuş arkaya bakıyordu. Arabayı geri geri sürmeye başladı. Yüzümde gülümseme oluşmuştu. Bir süre ters gittikten sonra kendinden emin halde direksiyona hakimiyet kuruyordu, vides gaz ve fren arasında ustalıkla arabayı 180 derece çevirdi. Bu sefer ters yola girdik. Bu arada kovalamaya polisler de dahil olmuştu. Artan korna sesleri, peşimizdeki siren sesleriyle adranalin dolu kovalamaca daha da büyütmüştü. Direksiyon hakimiyetini kaybeden arabalar kol kenarlarında duruken Eylem araçlardan sıyrılıyordu. Buna rağmen peşimizdeki polislerden kurtulamıyorduk.
Görüşüm bulanıklaşıyordu arabanın hızı buna hiç yardımcı olmuyordu. Vücudumda karıncalanmalar başlarken Leo'nun bana seslendiğini anımsıyor gibiydim.

"Uğur, iyi misin?"

Leo'nun yüzünü çift şekilde görmeye başlamıştım. Elimi kafama götürdüğümde mide bulantım git gide artıyordu.

"Uğur..."

Eylem'in sesiyle gözlerimi sıktım. Açmaya çalışıyordum. Sanki ruhum bedenimde değil gibiydi.

"Sakın.. dikkatini dağıtma."

Söyeldiğim son sözlerle açık olan aydınlık pencere tamamen kapanmıştı.

Milyarderin Vekili III Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin