Özenle İşlenen Acılar|3

60 5 3
                                    

Görünmez gözyaşları en zor silinenlerdir. Her gün daha da yaralarıma teker teker gömülüyordum. Ailemi isterdim. Her şeyim olan ailesimi istedim sadece. Kusurlarıyla, zayıf noktalarıyla ailemi seviyordum. Kalbine yerleşen bu güvensizlik kırıntıları kalbimi yerinden sökmeye yetiyordu. Ne kadar süre geçmişti beş gün.. yoksa on mu?
Uzun zamandır bu kadar yarım hissetmiyordum. Ailem benimle konuşmuyordu. Çetinkor holdinge ne ikizler ne Karan ne de Beren geliyordu. Büyüklerin gelmesini hiç beklemiyordum zaten. Tek başıma gidip geliyordum. Yorgundum. Giderken yaptığım hataları kabul etmek, gururum engel oluyordu.
Ne zamadır dokunmadığım fatura yığınına baktım, iç geçirmeden edemedim.
Bir tanesini açtım, ardından diğeri ve diğerini hepsi aynı yerin borçlarıydı. Bu nasın olurdu? Annemin kurduğu vakıf. Babamın bile haberi olmadığı, benim üzerime olan. Bu vakıf zor durumda olan kadınlara yardım ediyordu. Çocuğu yaşlısı, genç kızı farketmeksizin korumaya ihtiyaç duyan herkese. Faturaların tarihine baktığımda, bir terslik vardı. Otamatik olarak para yönlendirmiştim, bu borçta neyin nesiydi? Ve borç küçük meblalarla her ay ödenmeye çalışılmış. Normali şaşan şeyler vardı.
Hemen vakıfa gitmeliydim. Sandalyemi çeirerek ayağa kaltım, masamın çaprazında duran siyah üçlü askılıktan montumu aldım. Lacivert atkımı, beyaz takıma uyan bej renk fransız kadife şapkamı elimde çevirekek başıma taktım. Araba anahtarımı alıp, telefonumu kontrol ettim, hiç bir arama yoktu. Nefesimi dışarı verip, telefonu cebime yerleştirdim. Odadan çıktım, gideceğim yer belliydi. -vakıf. Asansörü atlayarak merdivenleri kullandım. Otoparka geldiğimde arabamın anahtarına bastım, ön koltuğa yerleşrek kemerimi bağladım. Tuhaflık içimi kemiriyordu, öğrenmem gerekiyordu. Kırmızı ışıkta durdurduğumda; vakıftan neden o kadar uzak kaldığım geldi aklıma. Her köşesi annemi hatırlatıyordu. En son ölmeden önce gitmiştik.

"Oğlum hadi in arabadan."

Ceylan'ın sesi merhabetliydi. Uğur'un sesi utangaç ve heyecanlıydı.

"Anne inemem arabadan, bir sürü kıj var dedin. Bana dokunurlarsa..."

Ceylan oğlunun gözlerine baktı. Güven dolu sözleri, naif sesiyle küçük oğlanın kalbine işledi.

"Oğlum, ne olursa olsun ben seni korurum."

Uğur annesinin kahve gözlerine baktı bir süre.

"Tamam ama çok kalmayacağız."

Ceylan tebessüm ederek, arabanın bagajına ilerledi. İki kutuyu eline aldı, Uğur da yanına gelmişti. Kendi boyuna uygun kutuyu eline aldı, annesine yardım ediyordu. İkili vakıfın kapısa geldiklerinde girişteki kadın güvenlik Ceylan'ı tanımış ne yapması gerektiğini bilircesine iki kişi alıp az önce Ceylan'ın geldigi arabasının yanına gidip, bagajdaki diğer kutuları alıyorlardı.

"Hani kıj vardı anne?"

Ceylan sesli küçük kahkaha atmıştı.

"Birazdan hepsiyle tanışacaksın."

Ceylan'ın peşine takılan Uğur hem korkuyor hep heyecanlıydı. Ceylan büyük kapıdan girdiğinde, Uğur da arkasından girmişti. Oyun vaktinde gelmeye özen göterirdi Ceylan, böylelikle eğitimlerini bölmemiş oluyordu. Uğur şaşkınlıkla içeriye bakıyordu. Devasa büyüklükte eğlence parkı gibiydi, bir sürü kız çocuğu vardı herkes delicesine eğleniyorlardı. Ceylan'ı gören kızlar hızla, akın ediyorlardı üzerine. Ceylan sabırla hepsine sarılıp, hediyelerini teslim ediyordu. Uğur kendini geri çekerek, görüntüyü izliyordu. Annesi böyle olacağını anlattığı için sakince sarılma zamanının bitmesini bekliyordu. Biraz ileride tek başına oturan başka bir kız çocuğu dikkatini çekti. Dizlerini kendini çekmiş öylece oturuyordu. Uğur elindeki kutuya bakıp küçük kızın yanına doğru ilerledi. Uğur küçük kızın yanına oturdu, bu kızın dikkatini çekmişti. Elindeki kutuyu kıza uzattı. Kız şaşkınlıkla kutuyu açtı. İçinden polis arabası çıkmıştı. Kızın kaşları çatılmıştı. Etrafındaki kızların elindeki güzel süslü bebeklere baktı. Bir de kendi elindeki mavili kırmızılı polis arabasına. Kız bir anda ağlama başladı. Uğur ne yapacağını bilemiyordu.

Milyarderin Vekili III Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin