Umutsuz Bir Çığlık|3

132 12 2
                                    

  Ağzımı aralayacakken elini tehtit edercesine dur şeklinde kaldırıyor.

"Kendi iyiliğin için bir süre o çeneni kapalı tut."

Uğur dedi diye susacak değildim. Kaşlarım çatılmıştı. Bir insan normalde bir o kadar kibar olup nasıl böyle bir canavar olabiliyordu? Eylem'in cümlesiyle susmayı tercih etmiştim.

"Uğur hemen gitmeliyiz, Kalaşov gelecektir."

Uğur saçlarını çekiştiriyor. İvan Kalaşov Rus mafyasının büyük oğlu, tüm yer altı insanlarının korkulu rüyası. Ve Eylem onun kardeşini öldürmüştü. Gerçekten olaylar çirkinleşecekti. Ben bu işin neresindeydim bu sefer gerçekten bilmiyordum.

"İvan'a kardeşinin cesetini bırakacak degiliz.." Uğur etrafına bakınıyordu.

Eray ve Karan nerede?"

"Biri bizi çağırmış.." Karan yerdeki cesetleri gördüğünde cümlesi yarıda kalıyor.
Eray'ın ağzından küfür fırlıyor.
"S*ktir."

"Durmayın arabanın bagajına yerleştirin cesetleri."

Uğur'un emredi sesi ikiliyi harekete geçiriyor hızla cesetleri yerden kaldırıyorlar.
Karan midesi bulanıyormuş gibi yapıyordu. Şu durumda dahi dalga geçebiliyordu. Eray her zamanki anaç tavrıyla hareket ediyordu.
Beren ise arabadan indiğinde hepimiz suratlarını inceliyor bir süre, ardından yüzü yere kayıyor. Ne olduğunu anlamaya kalmadan Eylem hızla Beren'in yanına koşuyor. Beren Eylem'in kollarına bayılıyor. Şu durumda suçluluk duygusu duymam gerekirken hiç bir şey hissetmiyordum. Artık böyle olmuştum,insanlara güvensiz duygulara hissiz.

"Allah aşkını size demedim mi Beren'i amcamın evine götürün diye."

Uğur bir anda beni kucağına alıyor. Nefesi saçlarıma vuruyordu. Yüzüne çok yakındım. Beni bırakması için ellerimle itiyordum.-pek etkili olduğu söylenemezdi.

"Daha fazla burada oyalanamayız. İkiye ayrılın Karan sen Beren'i al, Eray ve Eylem cesetleri alın zaten ne yapmanız gerektiğiniz biliyorsunuz. Sonra herkes güvenli eve geliyor."

Ben hariç hepsi hareketlenmiş, Karan Beren'i kucağına alıp biraz ileride ki arabaya yerleştiriyor. Eray ve Eylem bagajında ceset olan arabaya binip yanımızdan uzaklaşıyor. Herkes bir telaş halindeydi bense hala beni indirmesi için Uğur'u yumrukluyordum. O ise beni ağırlık kaldırırcasına arabasının ön koltuğuna yerleştiriyordu. Ben hala çıkmaya çalışırken Uğur kemerimi takmaya çalışıyordu. Ben bir sağa bir sola hareket ederken kemer takılmıyordu.

"Vakit kaybediyoruz." Sesi rica eder gibiydi.

"Tamam.." sesim yüksek çıkmıştı, ellerimi kaldırarak hareketlerimi durdurdum.
"Ben takarım sen arabayı sür."

Bir saniye falan yüzünde gördüğüm şaşkınlıkla geri çekiliyordu. Arabanın kapısının çarpılma sesiyle kemerimi takıp Uğur'un şöför koltuğuna geçmesini bekliyorum. Telefonuma bakındığımda çantamın yere düştüğü aklıma geldi. Kafamı sağa sola sallarken aniden Uğur'un kafasının cama yaslanmasıyla ağzım hafif aralanmıştı. Dört adam Uğur'u arabaya yaslamış, sıkıca tutmaya çalışıyordu. Uğur derin derin nefes alıyordu. Bense olduğum yerden yok olmak istiyordum. Daha bir kaç dakika geçmişti ne ara bu hale gelmişti. Ne düşüneceğimi ne yapacağımı bilemiyordum. Araba kapısını açtığımda adamları bocalatmıştım, Uğur boşluk bularak iki adamın da bacağına vurarak geri çekiliyor. Yüzüne yediği yumrukla savruluyor. Bense arka koltuğa geçiş yapıyorum. Uğur belinden çıkardığı silahıyla diğer iki adamı vuruyor. Sokağın başında bizim uzağımızda olan üzerimize doğru gelen diğer adamlar silahlarını çıkarıp bize doğru koşuyorlar. Uğur hızla açık olan kapıdan kendini arabanın içine atıyor. Arabanın kontağında duran anahtarı hızla çeviriyor. Arabayı adamların üzerine doğru sürüyor.
"Eğil.."

Bağırmasıyla hızla kafamı koltuğun arkasına eğiyorum. Gelen seslerden ateş yağmuruna tutulduğumuzu anlayabiliyordum. Silah seslerinin kesilmesiyle kafamı yavaş yavaş kaldırıyorum. Aynadan göz göze geldiğimizde Uğur sanki iyi olup olmadığımı kontrol ediyordu. Ben insanları zekamla yenerdim silahlarla değil, benim bildiğim savaş bu değildi.

"Nereye gidiyoruz?"

Sorduğum soruyla yoldan dikkatini bana veriyor.

"Pamir'in evine. Bozduğun işlerimi düzene sokana kadar güvende kalmalısın."

İgor ne demişti? "Senin üzerinden anlaşma yaptı." Kafamda yankılanan sesle kaşlarım çatılıyor.

"Ne anlaşması yaptın İvan denen Rusla?"

Uğur morarmış gözüne dokunuyor. Aynadan kendini inceliyor.

"Kesinlikle iz kalacak."

Yüzümde itici bir gülümseme oluşuyor.

"Benim üzerimden bir anlaşmaysa, beni de alakadar eder."

Beni duymuyor gibi davranıyordu. Bir süre sustum, artık Uğur hakkında bir şey biliyordum istemediği sürece konuşmazdı. Aramızda sessizlik oluşmuştu ancak bu sessizlik kısa sürmüştü.
Uğur'un telefonun çalmasıyla, ekranı kaydırıyor. Direksiyon hakimiyetini kaybetmeden hopörlere alıyor.

"Kaç adamımı öldürdün Uğur?"
İgor'un aksanına benziyordu fakat türkçesi daha akıcıydı.

"İvan, İvan, İvan alayla ismini söylüyordu.
"Sana bir kaç adam bir şey yapmaz. Bunun için mi aradın?"

"Belgelerim nerede?"
Sesi tehlikeli geliyordu.

"Tabiki kardeşinde sevgili İvan. Yoksa sana ihanet mi etti?"
Uğur ses tonunu muhteşem ayarlıyor karşısındakini çıldırtıyordu.

"Kardeşim bana asla ihanet etmez."
Sinirden aksanı belirginleşmişti.

"Küçük kardeşin artık kukla olmak istemiyor demek ki İvan."

"Hayır,İgor yapmaz.."

"Küçük çocuk gibi mızmızlanmayı bırak İvan. Belgeler yoksa aramızda ki anlaşmada kalmaz."

İvan çılgına dönmüşçesine bağırıyordu. Rusça bir şeyler saydırıyordu.

"Belgelerini bulursan bende anlaşmanın bana kalan kısmına uyarım. O zamana kadar görüşmemek üzeri İvan Kalaşov."

Uğur telefonu kapattığında bir kaç saniye duraksamıştım. Bir şeyi bilmekle görmek arasında kesinlikle kilometrelerce fark vardı. Uğur'un böyle biri olduğunu biliyordum peki görünce neden bu kadar şaşırıyordum. Ruh durumu bu kadar farklı nasıl olabiliyordu aklım almıyordu. Arabanın sarsılmasıyla Pamir'in evine geldiğimizi anlamıştım.

Milyarderin Vekili III Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin