Yalvarmaya Hazırım|2

61 5 0
                                    

Uçurumun dibi bu olsa gerek, etrafımda olup biten her şey bana yabancı. Artık hiçbir şey beni etkilemez gibi duygusuzluk vücudumu ele geçirmişti. Yarına cahilken nefes alış verişlerim minimumdaydı. Nefesim vücuduma çarptıkça acım artıyordu. Yaşadığımı hissediyordum. Ama hayır yaşamak istemiyordum. Gözümü açmıyorum, korkuyorum... İnanmak istemiyorum. Gerçeklikten başka bir yol arıyorum. Bu suskunluğum ağır ağır büyümekte biliyorum. İçimdeki ben ise bir çırpınış içerisindeydi. Daha sevdiklerin var, koruman gerekenler. Kanımın vücudumdan çekildiğini hissediyorum. İstesemde gözlerimi açamayacağımı fark ediyorum. Uykum var. Annem benden gittiğinde beş yaşındaydım. Hayal mayel hatırlıyorum. Sert bakan kahve gözleri vardı, bana bakınca yumuşayan. Babam benden giderken yirmi yedi yaşındayım. Mavi gözleri vardı, bende annemi arayan. Avuntularla beynimi oyalıyorum. Şuan savaşan içimde ki diğer bendi. Sevdiklerine tutunan. Ben anneme, sonrada annemin yanına gitmiş babama kavuşmayacaktım belki ama en azından onlarsız bir dünya da var olmak istemiyordum. Zeynep'te beni bırakıp gitmişti. Geriye dönüş yoktu, zaman her şeyi anlamsız kılıyordu. Güzel anlar çabuk geçiyordu. Zihnimde dönüp dolaşan tek bir anı vardı, Zeynep'le olan son anımız.

_____

Son zamanlarda yapmaya çalıştığım şey fırtınayla barışmaktı. Rüzgâr ne yöne eser bilmiyorum, bir süredir takip etmeyi bıraktım. O günden sonra hayatımda yeri olduğu belliydi. Zeynep ile aramızdaki ilişki; bende annem ile Pamir arasındaki ilişkiyi anımsatıyordu. Sonumuzun annem ve Pamir gibi olmasını istemiyordum.
Gökyüzü öyle parlıyordu ki gecenin karanlığı kendini geri çekiyordu. Pavyona gitmemiştik, konuşmak için uygun olduğunu bildiğim Pamir ile annemin ilk tanıştıkları mahalleye sürmüştüm direkt. Neden burayı seçtiğimi biliyordum. Başka sebebi buradan gözüken yıldızlardı. Zeynep'in de pavyona gidesi yoktu gerçi, tek isteği hastaneden uzaklaşmaktı besbelli.

Yaprakların zamanlı döküldüğü bir andı, kış ayında köşeden doğru yürürken gördüğüm manzara beni ürpertiyor. Yanındakiyle susarken anlaştığın zamanda hissedilen uzaklara dalım. Herkes anladığında bir gün dünya senfoniniyle bütünleşecek.

"Dün bana aşık olduğunu söyledin, gerçek miydi yoksa..." nefesimi dışarı vererek omuzlarımı gevşettim. Gözleri bir süre dudağımda oyalandı ardından gözlerimle buluştu.

"Kan kaybetmenin etkisinin bir parçası mıydı?"

Gözelerini gözlerime kilitledi yüzünde belli belirsiz bir hayal kırıklığı gördüğümü düşündüm.

"Gerçekti beni onu sevdiğin gibi sev istedim. " dedi.

Gözlerimi kaçırmamak için kendi içimde savaş veriyordum. Sesimi ben bile sevmemiştim.

"Mümkün olmadığını söylemiştim."

Bu sefer başını yıldızlara çevirdi.

"Beni sevmene ya da karşılık vermene gerek yok, aşk bu değil mi zaten? Senden yalandan gülümseme beklemedim, sadece yüzünü görmek istedim. "

Zeynep için endişeleniyordum.

"Zaman zaman anladığını düşünürdüm. İçimi okuduğunu falan... Aslında öleceğini düşünmeseydin o an bana beni sevdiğini söyler miydin? "

Neden bu kadar katı olmalıydım bilmiyordum.

Omuzlarını silkti.

"Bilemiyorum."

Canı acırcasına bir inilti döküldü boğazından. Elimi uzattığımda yüzünde yoğun bir ifade oluştu. Bu ifadeyi biliyordum, kendimden. Durdum. Nefesimi tuttuğumu konuşmaya devam ettiğinde anlamıştım.

Milyarderin Vekili III Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin