4.4

1K 125 64
                                    

"Kendinize dikkat edin ve sakın, Harry, sakın kavga çıkarma."

Harry bıkkınca oflayarak gözlerini devirdi. "Daha kaç kez söyleyeceksin anne?" Elbette çıkaracaktı. Yaz boyu Gelecek Postası okumuştu ve o kadar sinirle dolmuştu ki onunla gazetede hakkında söylenenler gibi konuşan herkesle kavga edebilirdi.

"Anladığından emin olana dek." 

Annesinin sözleri ilgisini çekmiyormuş gibi umursamazca etrafta göz gezdirirken tanıdık kızıl saçları görünce yüzü az önceki bıkkınlığın aksine aniden canlandı. "Ron geldi!" diye atıldı. "Eğer öğütlerin bittiyse trene geçebilir miyiz artık, annecim?"

Çatık kaşlarla oğlunu izleyen kadın ne derse desin işe yaramayacağını bilerek pes etti. "Tamam, pekala, yine de beni üzmemeye çalışın olur mu?"

O sırada annesinin sabah uyandığından beri verdiği öğütler ve uyarılar ilgisini çekmeyen William, ikilinin diyaloğunun dışında kalarak amcalarıyla konuşuyordu. İlk uyarı düdüğü çaldığında bakışlarını trene çevirerek tereddütle inceledi. 

"Trenle gitmemiz güvenli mi?" diye sordu bakışlarını tekrar amcalarına çevirmeden önce. İstasyona bile sıkı güvenlik önlemleriyle gelmişlerdi ve yoldaşlıktan birkaç kişi kalabalığın arasında tetikte bir halde bekliyordu. Hal böyleyken trene tek binmek biraz garipti.

Sirius güven verircesine gülümseyerek "Merak etme evlat," dedi. "Döndüğünü hala gizliyor, yüzlerce öğrenci şahidin arasında olay çıkarmaz. Tehlike tren kalktığı an bitecek."

Tabii gizlerdi. Hala eskisi kadar güçlenmemişti ve büyücülerin Dumbledore ve Harry Potter'a cephe alması da işine geliyordu. Onlar bakanlık tarafından kısıtlanırken kendisi dikkatini ordusunu tekrar toplamaya verebilirdi.

"Pekala..." diye mırıldandığı sırada ikinci bir uyarı düdüğü çalmaya başladı. "Artık gitme vakti!" diye heyecanla söyledi. Hogwarts'ı özlemişti ve bundan daha da önemlisi artık abisinin kaprislerini çekmek zorunda değildi. Harry ilk düelloda yenilmeyi hazmedememişti. Her fırsatta ona tolerans sağlamak amacıyla yüklenmediği söyleyip durarak kendi yenilgisini normalleştirmeye çalışmış, Sirius'un derslerinden sonra 'daha ciddi' bir düello daha yapmak için ısrar etmişti.

William abisinin ona tolerans sağlamadığı biliyordu. Öyle olsaydı kesinlikle sokma lanetinin hemen ardından onu sersemletmeye çalışmaz ya da kendi basit büyüler kullanırken o turnuva sayesinde çalıştığı yeni büyüleri kullanmazdı. Harry kendisini savunduğu her seferde sadece gülerek 'tabii tabii' diyip onu geçiştirmişti.

Tabii bu Harry'nin sinirlerini daha da bozmuştu. Bir kez daha düello yapmak için neredeyse her gün teklif eder hale gelmişti ancak William tüm teklifleri itinayla reddetmişti. Sirius sayesinde kalkanlarda gelişmişti ve ayrıca düello büyülerinde de pratik yapa yapa bir nebze daha ustalaşmıştı, yani Harry'i özellikle kazanma arzusu gözüne perde indirmişken bir kez daha yenebileceğini biliyordu. Bunu yapmayı çok istese de düello teklifini kabul etmemişti çünkü Harry'i yenmekten daha eğlenceli bir şey varsa o da gücünü ispatlayamadıkça çıldırmasını izlemekti.

Son kez ve aceleyle vedalaştıktan sonra abisiyle birlikte trene bindi. Aslında akşama kadar Harry, Ron, Hermione üçlüsüyle yalnız kalmak hiç hoş bir fikir değildi ancak zorundaydı. Hem belki bu düello meselesi onu biraz daha eğlendirebilirdi.

*****

Seçmen şapkanın uyarılarla dolu şarkısından sonra seçmeler başlarken salonu büyük bir uğultu kaplamıştı. Henüz trendeyken öğrencilerin Voldemort'un döndüğüne inananlar ve inanmayanlar olarak ikiye ayrıldığını anlayan William, o an salonda nelerin konuşulduğunu az çok tahmin edebiliyordu. Trende Dean Thomas'ın Harry'le yaptığı tartışmanın benzeri diyaloglar her masada oluyor olmalıydı. 

How Dark? | William F. PotterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin