4.1

1K 135 77
                                    

Durmstrang ve Beauxbatonsluların uğurlanmasının ardından okuldan ayrılma sırası şimdi Hogwarts'ın kendi öğrencilerine gelmişti.

Hogsmeade istasyonunda birkaç dakikadır kucağında kedisiyle öylece dikilen William, abisi ve arkadaşlarını görünce onlara doğru ilerledi.

"Selam,"

Kalabalığın gürültüsünün arasında seslendiğinde kendi arasında konuşan üçlü odağını ona çevirmişti.

Harry kardeşine bakarken kaşlarını imalı bir şaşkınlıkla kaldırdı. "Bu kez bizimle dönmeye mi karar verdin?"

Will bir anlığına gruptaki diğer kişilere baktı. Önceki sene Felix'le dönmesini kastettiğini anlamak zor değildi elbette. Yine de Weasley kardeşlerin ve Hermione'nin önünde böyle davranması gerekli miydi ki?

Bozuntuya vermeden kendini toparlamak adına boğazını temizledi. Hemen ardından her zamanki muzip ifadesini takınmıştı. Kendini beğenmiş bir tavırla saçlarını karıştırırken güldü. "Beni bu kadar kıskanma abi, merak etme hepinize yeterim."

Harry ne tepki vereceğini bilemez halde kalırken Hermione kıkırdamıştı. "Yakalandın Harry!"

Harry huysuzca göz devirdi. "Öyle bir şey yapmıyorum."

Ron, "Neyse ne," diye araya girdi. "Kompartımanlar dolmadan yer bulalım."

O peşinde Harry'i sürükleyerek ilerlemeye başlarken Will Hermione'ye döndü, dudaklarını oynatarak "Kesinlikle yapıyor." derken sırıtıyordu.

Yani, abisi kıskanmaktan çok Slytherinlerle takılmasına sinir oluyordu aslında. Ama bu onunla dalga geçmesine bir engel değildi, hem bu sayede üzerine dönen oklardan da kurtulabilirdi.

Boş bir kompartıman bulup yerleştikten sonra trenin son düdüğü çalmış, yavaşça hareket etmeye başlamıştı.

Hermione derin bir nefes vererek "Evimi özledim!" diye hayıflandı.

"Ben de," dedi William. "Stresli ve zor bir yıldı."

Hermione başını salladı. "Kesinlikle öyleydi! Ama iyi iş çıkardık Will. Kütüphanede dokunmadığımız tek bir kitap bile kalmamış olabilir!"

"Hepsi boşunaydı." diye atıldı Harry. "Keşke kazanmasaydım. O zaman Cedric yaşıyor olabilirdi."

Kompartımandaki herkes ciddileşirken Will "Saçmalık," diye çıkıştı. Abisinin öfkeyle alevlenen yeşil gözleri kendisine döndüğünde devam etti. "Kupa bir anahtardı. Sen kazanmasaydın da oraya giden kim olursa olsun ölecekti çünkü gittiği yer onun yanıydı. Belki de giden kişiye ne olduğunu bile hiçbir zaman öğrenemeyecektik."

Harry'nin ilk andaki öfkesi sönerken gözlerini yere eğdi. Başından beri kadehe adının birileri kendisine zarar gelmesini istediği için atıldığını sanmışlardı. Ne büyük aptallık. Amaçları kendisinin ölmesi değil, babasının katilini diriltmekti ve bu hiçbirinin aklının ucundan bile geçmezdi.

"William haklı," diye mırıldandı Hermione. "Olanlar için kendini suçlama Harry. Hiçbir şeyin sorumlusu sen değilsin."

Başını sallayarak Hermione'yi onayladı. Turnuvadan sonra neler olduğunu hala bilmiyordu ama bunu artık önemsemiyordu. Artık birlikte olduklarına göre şimdiden sonra ondan saklanmayacağını düşünüyordu.

Öyle de oldu. Konu gittikçe derinleşirken William abisinin kupaya dokunduğu andan itibaren olan çoğu şeyi öğrenmişti.

Voldemort ve Harry'nin asalarının bağlanmasına fazla şaşırmadı. Birkaç hafta önce profesör Snape'le yaptıkları derste bu konu üzerinde konuşmuş hatta abisi ve Voldemort'un aynı öze sahip asalarını örnek olarak kendisi öne sürmüştü.

How Dark? | William F. PotterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin