Stranger Things Mary

Dragon

Gördüklerim karşısında şok olmuştum. Oradakiler sanki insan değil gibiydiler. Jane çok korkmuş ve üzgün görünüyordu. Hakaretleri duymamak için kulaklarını sertçe kapatıyordu.

Hemen yanına gittim ve gömleğimi çıkarıp ona giydirdim. Masadan paketli ıslak mendillerden birini aldım ve yüzünü temizlemeye başladım. Birden içim Öfkeyle dolmuştu ve damarlarımdaki kanın ısındığınıhissettim. İnsanlar hala bağırıyordu arkamı döndüm ve Jessica direk orada duruyordu. Ona doğru hızlıca yürümeye başladım. Jessica'ya daha dokunamadan acı çektirerek kıvarandırdım. Jane arkamdan bağırıyordu ve ben de kendimi durdurmaya çalışıyordum ama mümkün değildi. Birden ortalığa sessizlik çöktü. Tam Jessica'nın önünde duruyordum. Tek elimle boğazını sıkıp onu yavaşça havaya kaldırmaya başladım. Ayakları yerden kesiliyordu ve yüzü kıpkırmızıydı. Tırnaklarımı batırmaya başladım. Tamamen derisinin içine girene kadar bastırdım. Boğazından fışkıran kanlar yüzüme geliyordu ama kendimi durduramıyordum. Onu hızla yere attım. Yerde yatarken yarı baygındı ama şanslıydım çünkü tırnaklarım çok derine girmemiş ve şahdamarına ulaşamamıştı. Kanayan yere baktığımda yaranın ensesinde olduğunu gördüm. Vücuduna özel gücüm sayesinde verdiğim acı gözlerinden kan gelmesine sebep olmuştu.

Soluklanip etrafıma baktığımda insanlar korkudan buz kesilmiş nefes dahi almıyorlardı. Aralarından biri çıktı ve Jessica'nın yanına çöküp elini onun ensesine koydu. Ve diğerlerine dönüp bağırdı; Eğlence bitti, evinize dönün!

Salon hızla boşaldı. Jessica'dan çıkan tüm kanlar yarasına doğru geri süzüldü ve delikten içeriye girdikten sonra yara kapandı ve sadece ufak tırnak izleri kaldı. Jane ve ben şok olmuş bir şekilde yerde oturup Jessica'nın yarasına dokunan çocuğa bakıyorduk. Bize döndü ve sert bakışlarını üzerimize dikti.
Dragon: Sen ne yaptığının farkında mısın? Bu kadar insanın içinde nasıl güçlerini kullanabilirsin?
Mary: Sen- Senin nasıl-
Dragon: Bekle, sizi tanıyorum. Sizi babamın dosyasında görmüştüm.