Efe ilerde elleri cebinde Hakkari manzarasını izleyen komutanını görünce yanına doğru yürümeye başladı. Demir o kadar dalmıştı ki yanına gelen Efe'yi farketmemişti bile. Efe elindeki çayı komutanına uzattı.
Demir ona uzatılan çayı aldı ve tekrar manzarayı izlemeye başladı. Burdan köyün hepsi gözüküyordu ve Demir bu manzarayı izlemeyi seviyordu. Ona biraz huzur veriyordu. İçindeki fırtınaların dinmesine yardımcı oluyordu.
"Komutanım iyi misiniz? Birkaç gündür durgun gibisiniz"
Efe cevabını bildiği bir soru sormuştu. Çünkü biliyordu neden böyle davrandığını. Ali'yle kavga ettikleri belliydi. Demir önceden çok köye gitmezdi bazen Akif komutanın evine gitmek in giderdi ama Ali geldiğinden beri köye çok uğrar oldu şimdi ise gitmemeye devam ediyordu ve bu Efe'nin gözünden kaçmamıştı.
"İyim Trabzonlu"
Efe duyduklarıyla güldü. İyi olmadığını ikisi de biliyordu.
"Neden gülüyorsun"
Efe duyduklarıyla Demir'e döndü.
"Çünkü komik geldi komutanım. İyi olmadığız çok belli, belli ki Ali'yle kavga etmişsiniz"
Demir sinirle Trabzon'luya baktı içinden aman bir şeyi de anlama demeyi de ihmal etmedi.
"Kavgalı olduğunuz çok belli komutanım. Böyle konuşmadan devam ederseniz kavganız asla bitmez."
Demir tekrar manzaraya baktı.
"Kalbini kırdım ve nasıl düzleteceğimi bilmiyorum. Düzeltmeye çalıştıkça içine ediyorum her şeyin."
Dedikleriyle rahatlamış gibi hissetti birine derdini söylemişti ve bu onu rahatlatmıştı.
"Konuşun komutanım böyle uzaktan uzaktan bakarak olmaz"
Efenin söyledikleriyle Demir güldü.
"Trabzon'lu şey demek istiyorsun sanırım dediğimi yap yaptığımı yapma"
Efe duyduğu sözle kaşları havalandı.
"Ben ne alaka komutanım"
Demir inanmaz bir şekilde Efeye döndü.
"Geçerken Trabzonlu bana da mı inkâr edeceksin?"
Demir'in söyledikleriyle Efe köy manzarasına döndü.
"Görüyorum ben seni Trabzonlu içini okuyorum oğlum ben senin. Daha ne kadar böyle devam edecek Trabzonlu. Ömrünü o ağacın arkasında o sağlık ocağını izleyerek mi geçireceksin?
Demir derin bir nefes aldı ve konuşmaya devam etti.
"Bak aşkın karşılıklı doktor ağzından çıkan iki kelime için gözlerinin içine bakıyor. Sen ise tutmuşsun bir inat başka bir şey gördüğün yok. Sen askersin Trabzonlu senin yarınında ne olacağı belli değil. Hayatını keşkelerinin üzerine kurma hep iyikilerin olsun"
Efe duyduklarıyla titrek bir nefes aldı.
"Dediklerinizi kendime söylemiyorum mu sanıyorsunuz? Her gün bunları düşünüyorum ama sonra sonra"
Derin bir nefes aldı.
"Sonra olanları düşünüyorum ona ne söyleyeceklerini, nasıl bakacaklarını düşünüyorum. Ben bakmaya bile kıyamazken onlar ağza alınmayacak şeyler söyleyecekler. Sonra ailesi var. Herkes ona sırtını çevirir "
Sonra gülümsedi Efe.
"Bizimkisi de aşk bizde sevdalıyız ama bizim sevdamız buraya yabancı. Bizim sevdamız herkes için ayıp günah. Ben herkesin söylediklerini yutarım susarım ama Samet öyle değil o ailesinin ona sırt çevirmesini, insanların laflarını kaldıramaz. Benim için bütün hayatından vazgeçecek"
Efe'nin söylediklerinden sonra ikisi de sustu çünkü ne deseler boş artık. Ne diyebilirler ki bunun üzerine.
İkisinde sustu ve önlerindeki manzarayı izlediler.
Demir kırdığı kalbi düşündü. Ali'nin gitmeden önce hayal kırıklığıyla bakan gözlerini hatırladı. Ona değersiz olduğunu söylemişti. Birden ağzından çıkan o sözler bir kor misali heryeri yakmıştı. Demir o bakmaya kıyamadığı çocuğu kırmıştı ve nasıl düzelteceğini de bilmiyordu. Bu yüzden günlerdir köye gitmemişti. Gitse ve Ali'yle karşılaşsa ne diyeceğini bile bilmiyordu belki biliyordu ama konuşmaya yüzü yoktu.
Efe'nin Demir'den bir farkı yoktu. Onun tek farkı, o hayal kırıklığıyla bakan gözleri hep görüyordu. Samet kırılmasın diye yaptığı çabalar onu daha çok kırıyordu. Bir de o kız vardı tabii. Kim olduğunu neden orada olduğunu öğrenememişti. Belki Demir komutanla köye giderlerse öğrenir diye düşünmüştü ama Demir komutanda beter bir durumdaydı. Zaten gidip Samat'e de soramayacağı için öyle içinde koca bir merakla duruyordu.
Demir Efeye döndü.
"Antrenman yapalım mı?"
Sanırım ikisinin de kasasındaki düşüncelerin durmasının tek yolu buydu. Bir nevi gerçeklerden kaçış.
"30 tur"
Demir'in dudakları kıvrıldı.
"Bu kadar küçük düşünme asker daha yüksek"
Konuştuktan sonra elindeki çaydan bir yudum aldı ve bardağı Efeye verdi.
"Bardakları bırak gel. Sen gelene kadar her dakika 10 tur ona göre"
Efe duyduklarından sonra hızla koşmaya başladı.
_____
Sonunda bölüm geldi beee!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Doğu Aşkı | Gay
General FictionYüzbaşı Demir ve Öğretmen Ali "Sakin ol öğretmen ben buradayken kimse sana hiçbir şey yapamaz" Ama ben kendim için değil onun için korkmuştum o gün Efe komutan ve Doktor Samet Bu aşk imkansızdı önlerinde bir sürü engel vardı en büyük engel ise Efe...