1 yıl sonra
Samet elindeki reçeteyi kadına uzattı.
"Yazdığım ilaçları zamanında kullansın"
Sonra yaşlı kadına döndü.
"Kendine dikkate et Meral teyze"
Meral teyze gülümsedi.
"Sen de dikkatli git emi oğlum"
"Tamam Meral teyze"
Evden ayrıldı. Bahçeye çıkınca etrafa baktı ve gördüğü şeyle konuşmaya başladı.
"Meyve kızım hadi gidiyoruz"
Meyve Samet'in seslenmesiyle hızla ona doğru koştu. Peşinden de evin iki oğlu geldi.
"Biraz daha kalsaydı ne güzel oynuyorduk"
Samet gülümsedi.
"Bir dahaki gelişimizde de oynarsınız"
Çocuğun gözleri parladı.
"Gerçekten mi?"
Samet başını evet anlamında salladı.
"İsmin ne?"
Çocuk gülümsedi.
"Efe"
Samet burukça gülümsedi.
"Ne kadar güzel bir isimmiş."
"Teşekkür ederim"
"Sana bir kez sarılabilir miyim?"
Çocuk annesine baktı. Annesinin onaylamasıyla o da başını evet anlamında salladı.
Samet sarıldığı küçük bedenle burukça gülümsedi. Sonra saçlarını okşadı.
"Kendine iyi bak olur mu Efe?"
Efe başını evet anlamında salladı. Samet ayaklandı ve kadını elini sıktı.
"Tekrardan geçmiş olsun"
"Sağ olun"
Arabasına doğru gitti. Giderken arkasına baktı ve gülerek ona el sallayan Efe'yle o da el salladı. Arabanın kapısını açmasıyla Meyve hızla arabaya bindi. Merve'nin başını okşadı.
"Evet kızım hadi Demirlere gidiyoruz"
Meyve hızla havlamaya başladı. Samet gülümsedi ve Meyve'nin başını tekrar okşadı. Ve arabayı çalıştırdı.
Efe'nin ölümünün üzerinden bir yıl geçmişti. Bu yıl Samet için çok zorlu olmuştu. Birden birinin ona sarılmaması, kötü espriler duymaması, Efe'nin birine sataşmadığı koca bir yıl. Efe'nin kokusunu koklamadığı, sesini doyamadığı bir yıl.
Samet bu bir yıl içinde hayatında değişiklikler yapmıştı. Mesela artık Hakkari'de yaşamıyordu. Başka bir yere atama istemişti. Yapamamıştı o sağlık ocağında kalamamıştı. Her kapısı açıldığında Efe'nin geleceğini düşündürdü. Efe'nin kapıdan başını sokup "doktor derdime bul bir çare" demesini bekliyordu.
Zaten köyün her yerinde anıları vardı. Yapamamıştı işte. Sonra bu yıl içinde Efe'nin ailesiyle daha çok yakınlaşmıştı. Melek hanım onu artık oğlu gibi görüyordu.
Samet çalan telefonla arayan kişiye baktı. Ali'yi.
"Efendim öğretmen bey"
"Yola çıktın mı?"
Samet gülümsedi.
"Evet kızım ile yola çıktık üç saate oradayız"
"Tamam dikkatli gel"
"Tamam"
Telefonu kapattı. Arada böyle buluşmaları oluyordu. Samet orada olmasa da hem ailesini hem arkadaşlarını görmek için gidiyordu.
________
Demir Tarçının mamasını kabına döktü.
"Konuştun mu?"
Ali başını salladı.
"Konuştum yola çıkmış."
İkili koltuğa oturdu. Ali'nin başı Demir'in omzuna düştü.
"İyi misin?"
Ali'nin sorusuyla Demir başını evet anlamında salladı. Bu bir yıl içinde Demir biraz durgunlaşmıştı. Zordu silah arkadaşı kolları arasında can vermişti. İlk haftalar Demir hep kâbuslar görüyordu. Ama artık yavaş yavaş her şey eskiye dönüyordu.
Ali ellerini Demir'in beline doladı.
"Demir biraz izin mi kullansan"
Demir'in bakışları Ali'ye döndü.
"Babamlar da bizi çağırıyor zaten. Hem hava değişikliği iyi gelir bize"
Demir yerinden doğruldu Ali de doğruldu.
"Seni çok mu üzüyorum"
Ali başını hayır anlamında salladı.
"Yok öyle bir şey beni asla üzmüyorsun. Sadece bu tatil ikimize de iyi gelecek."
Ali Demir'i anlıyordu neden bu kadar durgun olduğunu, kâbuslarını anlıyordu. Demir kolay bir şey yaşamıştı. En yakınını kolları arasında kaybetmişti. Ali onun yerinde olsaydı kafayı yerdi.
Demir gülümsedi.
"Gidelim sevgilim"
Ali Demir'in yanağına bir öpücük kondurdu.
"Seni seviyorum"
"Bende"
İkili konuştuktan sonra sarıldı. Demir Ali'nin saçlarına sayısız buse kondurdu.
"İyi ki seni tanımışım öğretmen bey. İyi ki o gün yanıma oturdun o atlımı sana verdim."
Ali gülümsedi.
"Ben de iyi ki seni tanımışım komutan. İyi ki o gün yanına oturmuşum."
Demir gülümsedi. Ve Ali'ye sıkıca sarıldı. Kapının çalmasıyla Ali kapıya baktı. Savaş ve Emre gelmişti.
"Selam"
Emre hızla içeriye girdi.
"Hoş geldiniz"
Savaş gülümsedi.
"Hoş bulduk"
O da Emre sobanın yanına gitti ısınmak için.
Savaş burada kalıcı olarak kalmıştı. O ve timi artık Hakkari'deydi. Emre ise okuluna devam ediyordu. Şu an tatilde oldukları için buraya gelmişti.
Ali akıla gelen şeyle hızla ayaklandı.
"Kek yandı"
Mutfağa doğru koşarken konuşmuştu. Emre de bakmak için peşinden gitti.
"Yanmış mı?"
Savaş kendini ısıtırken mutfağa doğru bağırdı. Emre geldi.
"Yanmamış"
Emre yere oturdu ve Tarçının onun yanına gelmesini bekledi. Kedinin yanına gelmesiyle başını okşadı. Dörtlü Samet gelene kadar sohbet etti. Samet'in de gelmesiyle hepsi kısa bir özlem giderdi. Şimdi de sofrada oturmuşlardı.
Hepsinin bakışları boş sandalyeye gitti. En son Efe'yle yemek yediklerinde bu sandalye doluydu. Yemek boyunca konuşan asla konulmaktan yorulmayan bir adam oturuyordu.
Belki şimdi o sandalye boş olabilir ama o beş kişinin kalbi Efe'yle doluydu zaten.
___________
Evet bir kurgunun daha sonuna geldik. Bu kurgu istediğim gibi başladı ve bitti. Kurgu boyunca benimle olan herkese teşekkür ederim.
Yorumlarınız oylarınız için çok teşekkür ederim. Başka bir kurguda görüşmek üzere 👋 kendinize iyi bakın ✨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Doğu Aşkı | Gay
General FictionYüzbaşı Demir ve Öğretmen Ali "Sakin ol öğretmen ben buradayken kimse sana hiçbir şey yapamaz" Ama ben kendim için değil onun için korkmuştum o gün Efe komutan ve Doktor Samet Bu aşk imkansızdı önlerinde bir sürü engel vardı en büyük engel ise Efe...