Savaş, albayın koridorunda durmuş kapısına bakıyordu. Emre'nin albayın oğlu olduğunu öğrenince ilk şoku atlattıktan sonra buraya gelmişti. Bir şekilde Emre'yle konuşmak istiyordu. Bugünün böyle bitmesini istemiyordu. Albayın kapısının açılmasıyla Emre dışarı çıktı. Savaş hızla onların onu göremeyeceği bir yere saklandı. Emre albaya sarıldıktan sonra yürümeye başladı.
Savaş hızlı adımlarla Emre onu görmeden oradan çıktı. Kapının yanına saklandı. Emre kapıdan çıktıktan sonra Emre'yi takip etmeye başladı. Emre'nin arabasının yanına gelmesiyle şu anının son şansı olduğunu biliyordu ve ne diyeceğini bilmeden ona seslendi.
"Emre!"
Emre ismini duymasıyla ona doğru döndü. Savaşı görünce gülümsedi. Savaş o güzel gülüşle afallasada ona doğru gitti. Yürürken ne diyeceğini düşündü. Mantıklı bir şeyler demesi gerekiyordu.
"Ben ilçeye gideceğim de Efe senin de oraya gittiğini ve beni de bırakabileceğini söylemişti."
Sonra gülümsedi.
"Tabii senin içinde sorun yoksa"
Emre gülümsedi. Savaş, Emre gülünce kısılan o maviliklere hayran olmamaktan kendini alamadı.
"Tabii ki de sorun olmaz. Hem bir yol arkadaşı fikri kulağa hoş geliyor"
Emre sonra arabayı gösterdi.
"Geçelim o zaman"
Emre'nin konuşmasıyla ikili arabaya bindi. Kemerlerini takmalarıyla Emre arabayı çalıştırdı. İlk dakikalarda arabada bir sessizlik hâkim sürdü. Kısa süre sonra Emre sessizliği bozdu.
"Seni daha önce hiç görmedim yeni mi geldin?"
Savaş yerinde dikleşti.
"Evet yeni geldim. Daha doğrusu ben ve timin belli olmayan bir zaman boyunca buraya geldik"
Emre'nin kaşları çatıldı.
"O nasıl oluyor"
Savaş bu manzarayla gülümsedi.
"Normalde Şırnak'ta çalışıyoruz ama ortak bir adamımız var bu yüzden o adam yakalanana kadar buradayım"
Emre anladım dercesine başını salladı.
"Umarım hemen yakalarsınız"
"İnşallah....Peki sen?"
Emre ona bir bakış attı.
"Ben ne?"
Savaş saçını karıştırdı.
"Sen ne yapıyorsun?"
"Normalde İstanbul'da okuyorum ama şu an annen için okulumu durdurdum. Ama ilçede bir kitapçıda çalışıyorum. Öyle çok eğlenceli bir hayat değil"
Konuştuktan sonra gülmesiyle Savaş'ın kalbî tekledi. Daha bugün gördüğü bir adam için böyle hissetmesi onu çok şaşırtıyordu.
"Neden annen için okulu bıraktın?"
Emre derin bir nefes aldı.
"Annem kanser"
Konuşmasıyla yüzü düştü.
"Özür dilerim seni üzmek istemedim"
Emre gülümsedi.
"Sorun değil nereden bileceksin. Hem artık durumu iyiye gidiyor"
Emre derin bir nefes aldı.
"Neyse eee nasıl buldun buraları?"
Savaş bir müddet Emre'nin yüzünü inceldi.
"Çok güzel buldum...."
Emre'nin ona bakmasıyla hemen kendini toparladı.
"Yani güzel bir yer. Havası olsun insanı olsun"
Emre gülümsedi.
"Öyledir"
Yol boyunca sohbet ederek gittiler. İlçeye girmeleriyle Emre konuşmaya başladı.
"Seni nerede indireyim"
Savaşın kaşları çatıldı.
"Neden?"
Emre anlamaz bakışlar attı.
"İlçede işim var dedin yaa ilçeye vardık ineceğin yeri geçmeyelim"
Emre'nin dedikleriyle Savaş ne diyeceğini bilemedi. Buraları hiç düşünmemişti aklına gelen ilk yalanı söylemişti ama yalanın devamını hiç düşünmemişti.
"İndir bir yerde benim için fark etmez"
Emre etrafa göz gezdirdi.
"Peki işin ne? Seni ona göre bir yerde indireyim"
Harika!
"Güzel soru sordun gerçekten"
Savaş hızla bir şeyler düşünmeye çalıştı.
"Kazak! Eldiven! Atkı!"
Bağırarak bir çırpıda konuşmuştu.
"Bunları alacağım"
Şimdi daha sakin konuşmuştu. Emre yanındaki adamın bir şeyler içmiş olduğundan şüphelenmeden edemedi. Çünkü böyle bir kafa zor bulunurdu.
"Peki"
Bunları alabilecekleri bir yere doğru sürdü. Arabayı park etmesiyle ikili arabadan indi. Savaş etrafa yabancı bakışlar attı. Buraya ilk kez geliyordu ve nereye gideceğiyle ilgili hiçbir fikri yoktu.
"İki çift mavi göz için düştüğüm şu hallere bak"
Kendi kendine konuşmuştu. Sonra ilerdeki Emre'ye baktı ve gülümsedi.
"Ama değiyor be! Bu maviş için her şeye katlanırım"
Emre'ye doğru gitti.
"Getirdiğin için teşekkür ederim"
Emre gülümsedi.
"Teşekkür etmene gerek yok ve gün daha bitmedi"
Savaş anlamaz bakışlar attı.
"Babamın askerinin kaybolmasını istemem. Etrafa çok yabancı bakışlar atıyorsunuz yüzbaşım. En iyisi siz kaybolmadan ben size yardımcı olayım"
32 diş sırıttı.
"Hem zevkim çok güzeldir. Tabii sen de istersen"
"Tabii ki isterim."
"Gidelim o zaman"
Emre yürümeye başladı. Savaş arkasından bakarken sırıttı.
"Kör istedi bir göz Allah verdi iki göz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Doğu Aşkı | Gay
General FictionYüzbaşı Demir ve Öğretmen Ali "Sakin ol öğretmen ben buradayken kimse sana hiçbir şey yapamaz" Ama ben kendim için değil onun için korkmuştum o gün Efe komutan ve Doktor Samet Bu aşk imkansızdı önlerinde bir sürü engel vardı en büyük engel ise Efe...