"Jisung! Konuşabilir miyiz?" Felix, Jisung'a arkasından koşup seslendi.
"NE? Korkuttun beni" Jisung çığlık attı.
""SENİNLE KONUŞMAM LAZIM! OKULDAN SONRA BULUŞALIM!"
"Ah. Tamam da Neden?" Jisung sordu."Şşşşş, buluşunca anlarsın. Şimdi derse gitmem lazım, okul çıkışı görüşürüz." dedi Felix ve gitti.
Okuldan sonra, Jisung zamanını kitap okuyarak ve kütüphanede çalışarak geçirmedi, bunun yerine Felix ile takıldı.
"Bir parka gidelim." dedi Felix.
"Tamam, bizi oraya ben götüreceğim. Arabaya bin, seni kaçırıyorum." dedi Jisung.
Felix güldü, "Kaçır beni uzaklara bebeğim"
İkisi de Jisung'un arabasına bindiler ve en yakın parka gittiler. "Bir bankta oturalım." Felix önerdi."Olmaz, tepedeki o ağacın altında oturalım, Banklar sıkıcı." "Sen de öyle." Felix kıkırdadı.
"Ağaca kadar yarış kaybeden kahve ısmarlar!!" koşmaya başladı.
"NE! Bu adil değil!!" Felix, Jisung'un arkasından koşmaya başladı.
Jisung ağacın altına attı kendini soluk soluğa "EZİK!" diye bağırdı. Felix kısa süre sonra Jisung'un yanına geldi.
" Bu hiç adil değildi!" dedi Felix..
"Evet öyleydi! Sen benden daha hızlısın, bu yüzden böyle bir başlangıç yapmalıydım." dedi Jisung.
"Her neyse, seninle Minho hakkında konuşmaya geldim... Tekrar"
"Neden? Neden beni onunla konuşmaya zorluyorsun. Anlamıyorum. Onu artık hayatımda istemiyorum." dedi Jisung, hemen ruh halini değiştirerek.
"B-biliyorum.. Üzgünüm. Sadece onu affetmeni ve belki tekrar arkadaş olmanı istiyorum. Lütfen..?" diye sordu Felix.
"HAYIR." Jisung yüzünü Felix'ten uzaklaştırdı ve manzaraya baktı.
"Neden..?"
"Artık ona güvenmiyorum. Ve beni hiç umursamadı tanıştığımızdan beri, yoruldum."
"Jisung, yanıldığını bilmelisin. Seni çok önemsiyor ama yine de görmüyorsun."
"Evet, göremiyorum çünkü o da beni hiç görmedi."
"Jisung'u anlamıyorsun! Seni seviyor, babası sadece onu senden uzak tutuyor ve ben bunu durdurmak istiyorum.. Lütfen. Onu çok sevdiğini biliyorum." Felix elini Jisung'un omzuna koydu.
"B-ben bilmiyorum.. Ya eğer.. Ya yine ihanet ederse..?" Jisung burnunu çekti.
"Bu olmayacak. İnan bana Jisung, asla böyle yapmak istemedi."
Onu babasından uzaklaştırıp hapse atmalıyız.
çocuğa işkence yapıyor.Lütfen Jisung lütfen. Bir şans ver.."Ondan sonra uzun bir sessizlik oldu. Ama birkaç dakika sonra Jisung cevap verdi.
"Sanırım haklısın. Sana sorun çıkardığım için üzgünüm Felix. Deneyeceğim. Yapacağım.senin ve Minho'nun iyiliği için."
Jisung, Felix'e bakmak için döndü. "Teşekkürler Jisung. gülümsedi ve sarılmak için kollarını açtı.Felix sımsıkı sarıldı arkadaşına"Rica ederim.".
[Minho]
"Hey Minho bizi de bekle!" Changbin hyunjinle koşarak Minhonun yanına koştular."Nasılsın? Daha iyi misin? "Hyunjin omzuna kolunu atarak konuştu.
"Daha iyiyim. O geceden beri evde karşılaşmadık,kimbilir kiminle takılıyor.İş yerine umarım uğruyordur yoksa batıcak haberi yok.""Hadi cafeye gidip bir şeyler yiyelim,kafamız dağılır." Changbini herkes onaylayıp arabaya yerleştiler.
"Ne yiyoruz ben ödüyorum bu sefer" hyunjin şakayla arkadaşların omuzlarına vurup gülümsedi.
Minho gözlerini devirip" Sırf yemeğimi ödememe izin vermemek için bunu yapmana gerek yok hyunjin."
"Saçmalama lan sadece içimden geldi ne var bunda, zaten bizim diğer eve taşınmayıda kabul etmedin.Arkadaş olarak görmüyor musun yoksa beni?"
"Salak salak konuşma Hyunjin,ailen sorun etmediğini söylese de gelemem babam daha da sinirlenir ve beni döve döve eve geri getirir biliyorsun."
Changbin ellerini masaya vurup"Tamam yeter kapatın bu konuyu bugun eğleniyoruz herşeyi bir kenara bırakıp yemeğimizi yiyelim ve eğlenmeye gidiyoruz."Yemeklerini gülüp şakalaşarak yediler.Sanki hiç sorunları yokmuş gibi hissediyordu arkadaşlarının yanında Minho.Herşeyi unutturup eğlenmesi için elinden gelini yapıyorlardı,buna minnattardı.
"Ee nereye gitmek istersiniz?" Hyunjin direksiyona yerleşince sordu.
"Xxx Bara gidelim,eğleniriz ama önce bize gidip üstümüzü değiştirelim." Changbin önerdiğinde herkes onayladı ve yola çıktılar.
Üçüde nefes kesici gözüküyordu içeri girdiklerinde çoğu kadın gözlerini üzerlerine dikmişti bile.Masaya oturup içkilerini sipariş ettiler.
"Hmmm.. Bu gece güzel geçecek anlaşılan" Hyunjin etrafı süzerek piç gülüşünü atıyordu.
Minho'nun içinden hiç kimseyle bakışmak bile gelmiyordu.Aklı Jisungtaydı.Kendini affettirmeye çalışırken yanlış bir şey yapmak istemiyordu.Birasını büyük yudumlarla içmeye devam etti Changbinle muhabbet ederken.Hala arkadaşlarına anlatmamıştı Felixle konuştuğunu.Acaba ona gerçekten yardım edebilecek miydi? Babasından gerçekten kurtulacak mıydı? Peki kurtulunca ne yapacaktı bir başına.Tamam annesi mirasını gizlice onun üstüne bırakmıştı,hatta babası bunu öğrenince bütün gece dövmüştü onu ama bu yeterli değildi, hayatını nasıl sürdürecekti.Seneye üniversiteye girebilecek miydi? Kazanabileceğinden bile emin değildi.Pekş Jisung üniversiteyi kazanınca onu unutur muydu? Gittiği yerde bir sürü erkek ve kadın olacaktı ya başkasına aşık olursa? Daha başlayamadan kaybetme düşünce Minho'nun içini kemirdi.
Düşüncelere dalmışken yanında insanların fazlalaştığını farketti.Changbin ve Hyunjin yanına kızları çağırmış bile .
Changbinin kulağına eğilip" Ben gitsem iyi olacak biraz başım ağrıyor dinlenmek istiyorum""Tamam bizde kalkalım, bende kalırsın" dediğinde hyunjine seslenmeden durdurdum onu."Hayır gerek yok siz eğlenmenize devam edin,benim yüzümden bölme.Kendş evime gidicem babam evde değildir zaten.Yarın okulda görüşürüz,tabi kalkabilirseniz." Kahkaha atıp changbine bir tane geçirdim.
Barın önünden taksiye atlayıp eve doğru yol aldım.Düşünceler beynimi yiyip bitiriyordu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
School (Minsung)
Teen FictionOkulun en zeki ve en tatlı çocuğu en kötüsüne aşık olduğunda ne olur?Acaba en kötüsü gerçekten de kötü mü ? İlk bölümler sıkıcı olabilir sonradan hikaye oturuyor.Sinir bozucu bir hikaye ama sevildi. İngilizce hikayeden çeviridir ama birebir aynısı d...