"Seninke gelmemi ister misin Minho?"
Jisung yatakta oturmuş heyecanla hazırlanan sevgilisini izliyordu.Aşırı gergindi.Onun ne hissettiğini anlıyordu Jisung.Babadı gibi ona psikolojik zarar vermesinden korkuyordu Minho.Her ne kadar gitmek istemese de içinde kalmaması için yapmak zorunda gibi hissediyordu.
Minho , Jisung'un sorusunu duyduğun da direk ona doğru ilerleyio kollarının arasına aldı narin bedeni."Teşekkür ederim bebeğim ama bunu tek başına halledebilirim.Hem sende ailenle başbaşa biraz vakit geçirmiş olursun."
"Peki öyle olsun..Ama akşam benimle film partisi yapacaksın söz ver ."
Minho sevgilisinin dudaklarına yumuşak bir öpücük bıraktı .
"Söz bebeğim olabildiğince çabuk dönmeye çalışacağım."
Her ne kadar sakin gözükmeye çalışsada Minho içten içe titriyordu.Jisungun yardımıyla ceketini giydi.
"Çok mükemmel gözüküyorsun ."
Minho saatini kontrol etti 5 dk sonra araba kapının önünde olması gerekiyordu.
"Aşağı inelim araba birazdan gelir "
Minho Jisung'un elini tutup merdivenlerden aşağı inmeye başladı."Oo Minho oğlum çok şık gözüküyorsun." Bayan Han Minhonun yanına gelip baştan aşağı süzdü güzel gülümsemesiyle.
"Takım çok yakışmış Minho." Bay Han da koltuktan kafasını ona doğru çevirmiş göz kırpmıştı gülerek.
Kapıdaki güvenliğin Bay Hana haber vermesiyle arabanın geldiğini söylemişlerdi.Minho kapıda ona gülümseyen sevgilisine son kez sarılıp arabaya doğru ilerledi.Siyah takım elbiseli şöförün kapısını açmasıyla arabaya geçti."Merhaba Bay Lee ben Bay Bang'ın görevlendirdiği özel şöförüyüm.Sizi onun yanına götüreceğim.Yolculuğumuz 1.5 saat sürecek."
"Teşekkür ederim umarım çabuk geçer ."
Uzun sürenin sonunda büyük demir kapının önünde durmuştuk.Dışarı baktığımda bir görevlinin düğmeye bastıktan sonra kapıların açıldığını fark ettim.Yavaşça kapıdan geçip araba ilerlemeye devam etmişti.Etraf bomboş araziydi.Biraz daha ilerlediğinde ileride görünen 2 katlı lüks çiftlik evini fark etmiştim.Arabaya kapıya yanaştığında şöför hızla arabadan inip kapımı açmıştı.Arabadan indiğimde kapıda 60 yaşlarında bir adam gülümseyerek beni izliyordu.Yanına gitmemle kollarını açtı "Hoşgeldin torunum." Tereddütle satılmasına karşılık verdim.Geri çekildiğimde sanki büyük bir özlemle suratımı inceliyordu Bende ilk defa gördüğüm bu adamı şaşkınca izliyordum.Aslında anneme çok benziyordu.Kısa sürede bana annemi anımsatmıştı.Ben şaşkınca bakarken konuşması kendime getirmişti.
"İçeri geçelim .Aç mısın? Sana hemen yemek hazırlatayım." Teleşla konuşup birilerine emirler veriyordu.
"Hayır efendim gerek yok aç değilim.""Öğle yemeği saati geldi nerdeyse Minho yeriz birlikte."
Sesimi çıkarmamıştım. Şu an heyecandan hiç bir şeyi hissedemiyordum.
Evin içine girdiğimizde oturmam için koltuğu göstermişti.Etrafı incelemeye başlamıştım.Acaba tek başına mı yaşıyordu bu kocaman evde.Eğer öyleyse çok yazık diye düşünmüştüm.Ben dalmışken dedem konuşmaya başlamıştı."Gerginliğini anlıyorum bir anda seni arayıp ben dedenin diyerek karşına çıktım.Direk boynuma atlayıp sarılacağını düşünmemiştim zaten." Derin bir nefes almıştı.Yüzünde pişmanlık ve hüzün bir aradaydı.
Yaşına göre gayet dinç duruyordu.Hafif kırlaşmış saçlarını arkaya doğru taramıştı.Vücudu uzun ve fitti.Spor yaptığı her halinden belliydi. Yüzündeki yaşının verdiği kırışıklıklar onu ayrı bir karizmatik gösteriyordu.Burnu ve dudakları aynı anneme benziyordu."Siz ilk aradığınızda çok şaşırdım.O ana kadar dedem olduğunundan bile haberim yoktu.Annem hiç senden bahsetmemişti yaşarken .." son söylediğim kelimeyle kafasını kaldırıp gözlerimin içine bakmıştı.Gözlerinin içinde gördüğüm hüzün içini acıtmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
School (Minsung)
Teen FictionOkulun en zeki ve en tatlı çocuğu en kötüsüne aşık olduğunda ne olur?Acaba en kötüsü gerçekten de kötü mü ? İlk bölümler sıkıcı olabilir sonradan hikaye oturuyor.Sinir bozucu bir hikaye ama sevildi. İngilizce hikayeden çeviridir ama birebir aynısı d...