29. KARDEŞ

636 76 8
                                    

 Sonunda eve gelmişlerdi.

"Ödevlere başlayalım. Eve gelene kadar zaten çok zaman kaybettik." dedi Jisung eve girerken.

"Normalde hiç bir ödevi yapmayan ben şimdi seninle kaldığım için inek öğrenci olmaya başladım." Minho kahkaha attı.

Jisung evin kapısını açtı ve ayakkabılarını çıkardı, "Evdeyiz anne!"

"Merhaba tatlım. hoşgeldiniz." Bayan Han cevap verdi ama sesi her zamanki mutlu hali gibi değildi.

Minho da ayakkabılarını çıkardı ve kapıyı arkalarından kapattı. Annesinin üzgün bir cevapla karşılık verdiğini duyduktan sonra Jisung'un yüzü endişeyle kaplandı.

Jisung mutfağa gittiğinde babasını ve annesini salonda otururken buldu.Minho yukarı çıkmaya başlamıştı ama sesleri duyunca durdu.Ne sorun olduğunu dinlemek istedi.Acaba onunla ilgili bir sorun mu vardı diye düşündü.

Jisung anne ve babasının yanına oturduğunda ortamdaki garip havayı hissetti tüm iliklerine kadar.

 "Neler oluyor..?" Jisung sordu.

"Kardeşinin  tedavisi için Amerika'ya gittiğini biliyorsun ." Babası söze başlamıştı ama nasıl devam edeceğini bilmiyordu.

"E-evet." Jisung yutkundu."Bir şey mi oldu ona." kardeşinin adını duyduğu anda gözleri dolmaya başlamıştı.Jisung kimseye küçük kardeşinden bahsetmedi. Gerçekten ölümcül bir hastalığı vardı. Tedavisi için Amerika'ya gitmesi gerekmişti. Uzun yıllardır uzaktaydı, ama asla iyileşmek için bir ilerleme kaydetmiyordu. Son zamanlarda daha da kötüye gittiğini ailesi ona söylemişti. Kardeşinden bahsetmeyi sevmiyordu çünkü bu onun için gerçekten kişiseldi ve eğer onun hakkında konuşursa gözleri hemen dolardı.. Kendisinden 4 yaş küçüktü. İyi olmadığına dair işaretler vermeye başlayana kadar, gençken hep birlikte oynarlardı. Çocukken asla kardeşinin yanından ayrılmazdı.Hastalanmaya başladığında burada tedavi görmeye başlamıştı.Okula ara verdiği için kardeşi daha da mutsuzdu.En sonunda doktorlar amerikada tedavi görmesini tavsiye ettiklerinde belki bir umut oraya götürmüşlerdi.İlk seneler ilerleme kaydetmiş olsada sonraki seneler hep daha kötüye gitti.Ailesi sürekliAmerikaya onun yanına giderdi işlerinden fırsat bulup onu orada yalnız bırakmaya gönülleri el vermesede yapmak zorundaydılar.Buradaki işlerini boşlarsalar maddi durumdan sıkıntı çekerlerdi.Jisung okulu yüzünden pek gidemesede yal tatillerinde ziyaret ederdi kardeşini.Her gittiğinde daha da çökmüş görürdü onu,bakmaya bile dayanamıyordu.Onun yanında da ağlayıp onu daha fazla üzmemek istemiyordu.İyi vakit geçirmeleri için elinden geleni yapıyordu.

Şimdi ise o kötü haberi duyacağına emindi birazdan.Gözlerini kapatıp annesinin elini tuttu sımsıkı "Lütfen Lütfen onu söylemeyin " ağlamamak için kendini zor tutuyordu.Annesinin gözlerinden yaşlar süzülmeye başlamıştı.

"Kardeşini kaybettik Jisung" annesi sarılmıştı ve şimdi daha da sesli ağlamaya başlamıştı.

Jisung sessizdi, ağzını açarsa gözyaşlarına boğulacağından korkuyordu. Kalbi parçalanmaya başladı ve gözyaşlarını artık tutamıyordu.

"Gelecek hafta cenazesi için Amerika'ya gideceğiz. Minho da bize eşlik edebilir. Onu burda yalnız bırakamayız,oda ailemizden artık." dedi Bay Han.

"Tamam.." Jisung artık nefes alamadığını hissediyordu. "Acıktıysanız buzdolabında yemek var." Bayan Han birkez daha sarılıp Jisungu öptü ,gözleri yaşlıydı hala.Jisung başını salladı ve ayağa kalktı.

Minho her şeyi duymuştu ve merdivenlerin başında Jisung'u bekliyordu.

Jisung burnunu çekmeye başlamıştı ve nefes alışverişleri düzensizdi.  Yavaşça merdivenlerden çıktı ve Minho'yu tepede beklerken buldu. Jisung  hızlıca merdivenleri çıkıp Minhoya sarıldı ve onun kollarında hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Minho, sırtını sıvaşlayıp sıkıca sarıldı ne deyeceğini bilmiyordu,nasıl teselli vereceğini bilmiyordu.Sadece sarılıp yanında olmaktan başka bişey yapamıyordu.

School (Minsung)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin