17

1.3K 69 16
                                    

Dudaklarımın üzerinde ki baskı gittikçe çoğalırken, ne yapacağımı şaşırmıştım.

Gözlerim anın büyüsüyle kapanmıştı, açmaya korkuyordum, göreceklerimden korkuyordum.

Dudaklarının hissinden zaten kim olduğunu anlamıştım bile ama herşey o kadar garipti ki sanki gözlerimi açsam tüm bu büyü bozulacak gibiydi.

Belki de az önceki şeylerin etkisindeydim ve sadece saçmalıyordum.

Dudaklarımda ki baskı azalırken, çok geçmeden kaybolmuştu, bir çift elin yüzümde gezdiğini hissettim, hala gözlerim kapalıydı.

İki gözümün de üstüne tüy kadar hafif bir öpücük kondurup, tüm yüzümü bu küçük öpücüklerle kutsamıştı.

Yüzümde ki baskı kaybolunca istemsizce gözlerimi açmıştım ve o eşsiz ela gözlerle karşılaşmıştım.

Ne kadar bakarsam bakayım, asla doyamıyorum bu gözlere, beni öyle bir etkisine alıyordu ki.

"Lütfen...yapma bunu."

Gözlerim dolmaya başlamıştı, eğer biraz daha konuşursa hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlayacaktım.

"Kendine bunu yapma lütfen...kendini yavaş yavaş yok ediyorsun, bunu yapma, artık unut onu."

Kafamı olumsuz anlamda sallayıp ağzımdan kaçan birkaç hıçkırıkla konuşmaya çalıştım.

"Yapamam...beni bırakmıyor, hep peşimde...nereye gidersem gideyim hep arkamda...kurtulamıyorum."

Elleri ile yüzümü kavrayıp kendine doğru çekip dudağıma sıkı bir öpücük kondurdu.

"Ben hep yanında olacağım güzelim, sana zarar vermesine asla izin vermeyeceğim, bunca sene tüm acılarımızı sırtımızda taşıdık, şimdi o yüklerken kurtulma zamanı...seni seviyorum ve hep seveceğim meleğim."

Artık hıçkırıklarımı durduramıyordum, ellerimi hızla boynuna dolayıp kendimi üzerine attım ve sıkıca sarıldım, elleri belimi bulurken uzun zaman sonra gerçekten güvende hissetmiştim.

Gözlerimi aralayıp büro'nun hemen arkasında ki küçük ormanlık alana baktım, yüzündeki sinsi gülümseme ile bize doğru bakıyordu...ama ilk defa korkmadım gözlerimi sıkıca kapatıp onu yok saymaya çalıştım, yanımda Jungkook vardı o beni her zaman ondan korurdu.

-

"Sen manyaksın! Bu harika bir haber! Ow benim küçük pırasam, sonunda mutlusun işte!"

Hoseok hyung elleriyle yanaklarını mıncırıp arada tokatlayarak beni sevdiğini zannediyordu, ama canım acıyordu.

"Hoyong tomom borok ortok."

Ağzım büzüldüğü için kelimeler ağzımdan saçma sapan çıkıyordu.

Sonunda yanaklarımı bıraktığında, acıyan yanaklarımı okşamaya başlamıştım.

Gözlerim Jin hyung'a kayınca oturduğu koltukta yüzü beş karış bir şekilde halının desenini inceliyordu.

Neden böyle yaptığını biliyordum.

Jungkook ile attığımız büyük adımdan onlara bahsetmiştim ve benim anlatırken ki mutluluğum ve heyecanım yüzünden Hoseok hyung çok sevinmişti ama Jin hyung, o hala biraz mutsuzdu.

Onun hala Jungkook'a çok sinirli olduğunu biliyordum.

Geçmişte, Jungkook'a yaşadıklarımız dan dolayı ona çok kızmıştı, çünki ben o dönemler çok kötüydüm.

Get married | taekook✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin