19

1K 54 20
                                    

Bu bölüm biraz eskiye gideceğiz, tam flashback sayılmaz, anlatılan herşeyi Taehyung kendi ağzından anlatacak ve sanki o an yaşanıyor gibi yazmaya çalışacağım, umarım olur -olmadı-

Neyse iyi okumalarr🤍

-

"Hayır Hayır! Yapma! Ona zarar verme!"

"Bırak onu! Bıraak!"

"Taehyung! Ne oldu? Uyan uyan!"

Bedenimin sertçe sarsılması ile korkarak uyanmıştım.

Etrafıma bakıp nerede olduğumu anlamaya çalıştım, hala yanımda olmasından korkuyordum.

"Taehyung! Taehyung bebeğim iyi misin?"

Sonunda karşımda dehşete düşmüş bir ifade ile bana bakan Jungkook'u görmüş az da olsa rahatlamıştım ama yıllardır aklımdan asla silinmeyen anlar, hala gözümün önündeydi.

"Be-ben kork-korktum o o geldi..."

Cümlenin sonlarına doğru ağlamaya başlamıştım, Jungkook beni kendine çekip sarılırken bende kafamı göğsüne gömmüştüm.

İçli içli ağlarken sonunda susmayı başarabilmiştim.

Jungkook'un göğsünden ayrılırken, kuruyan boğazım yüzünden kısık ve çatallaşan sesimi umursamadan konuşmaya başladım.

"Jungkook, beni ona götürür müsün?"

Jungkook yüzüme bakıp birkaç saniye düşündü, ardından kafasını sallayıp saçlarıma bir öpücük kondurdu.

-

"Alo, hyung biz Busan'a gidiyoruz."

"..."

"Öyle gerekti işte, Taehyung gitmek istedi."

"..."

"Tam belli değil, günübirlik falan, çok kalmayız zaten."

"..."

"Ya sen büro ya haber verir misin? Yoongi hyung'a söyle."

"..."

"Tamam hyung, teşekkür ederim, hoşçakal."

Jungkook'un Hoseok hyung ile konuşmasını bitirmesinin ardından benim evimden çıkmış Jungkook'un arabasına doğru ilerliyorduk.

Benim de arabam vardı ama Jungkook onun arabasıyla gitmemizi istemişti, bende kabul etmiştim, ne ısrar edecek nede tartışacak gücüm vardı.

Kendimi tükenmiş hissediyordum, sanki bir kutuya kapatılmış gibi, nefes alamıyordum.

Aklımdan bir türlü çıkmayan lanet düşünceler yüzünden her gün delirmiş gibi hissetmekten çok yorulmuştum.

Etrafımda ki insanların sürekli 'iyi misin?' sorularından bıkmıştım.

En kötüsü de çevrendeki insanları da üzüyordum.

Hiçbir şeyden zevk almıyordum, hiçbir şey beni mutlu hissettirmiyordu.

Jungkook bile.

Düşüncelerimle kafam istemsiz Jungkook'a dönmüştü, onu da mahfediyordum.

Benim yüzümden üzülüyordu, sürekli gergindi. Kendim gibi onu da bitiriyordum.

"Özür dilerim..."

Sessiz mırıldanmamı duymamıştı bile, belkide içimden söylemiştim onun bile farkında değildim.

Jungkook'un her zaman kıskandığım güzel yüzünü izlemek için koltukta yan dönmüştüm, çok güzel gözüküyordu.

Get married | taekook✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin