34

219 14 0
                                    

Şimdi ne olacaktı? Onu burada öylece bırakabilecek miydim?

Kafam allak bullak olmuştu bu adam bana böyle bakarken ne yapmam gerektiğine karar veremiyordum.

"Taehyung şuan gerçeği söylemek gerekirse...ben ne yapmam gerektiğini bilmiyorum yani bana eğer biraz zaman veri-"

Daha cümlem bitmeden sert sesiyle beni bölmesi uzun sürmemişti.

"Sen ne dediğinin farkında mısın?"

Onun sinirle vücudu gerilirken, benim yorgunluktan omuzlarım çökmüştü.

Daha fazla dayanamıyordum artık, şuan olanların farkında değil miydi? Davranışlarının farkında değil miydi?

Kafamı yorgunlukla kaldırıp yüzüne baktım acaba şuan ona Bogum değilde Jungkook olduğumu söylesem ne tepki verirdi.

Büyük ihtimal bana inanmaz ve tekrar bir kriz geçirirdi. Ee tabi ben buna inanırsam.

"Ben ne söylediğimin farkındayım Taehyung, asıl sen davranışlarının farkında mısın?"

Yüzüme boş boş bakmaya başlamıştı, gözlerinde en ufak bir duygu kırıntısı arıyordum ama yoktu. Vücudu gevşemişti ve oturduğu sandalyeye biraz daha yayılmıştı, bense neredeyse sandalyenin ucunda oturuyordum, her an kalkacak gibiydim.

Uzun süren bir bakışmanın ardından derin bir nefes verdi ve boğazından hırıltılı bir ses çıktı.

Ellerini yavaş çekimde masaya koydu ve masanın üzerinden bana yaklaştı. Bense nedensizce nefesimi tutmuş birşey söylemesini bekliyordum.

Ağzını tam birşeyler söyliyecekmiş gibi açıyor ardından kapatıyordu sanki kendiyle birşeylerin savaşını veriyor gibiydi. Sanki söylenmemesi gerken birşeyi söyleyip söylememek arasında kalmıştı.

Ne kadar rol yapmaya çalışırsan çalış Kim Taehyung seni senden daha iyi tanıyorum. Bunu bilmen gerekirdi.

-TAEHYUNG'UN AĞZINDAN-

Bu adam hiç ikna olacak gibi durmuyordu birşeyler yapmam gerekiyordu yoksa çıkış biletim ellerimden uçup gidecekti.

İyi düşünüp doğru hamleler yapmalıydım. En başta kendimi kontrol edemeyip yaptığım hata yüzünden beni çıkarma fikrini aklından çıkarmak üzereydi.

Buna izin veremezdim.

Eğer şimdi ona 'senin Jungkook olduğunu biliyorum buraya gelirken sen olduğunu adım seslerinden bile anladım.' dersem herşey boka sarardı. En azından benim için.

Şimdilik bunu yapma kararını ertelemem gerekiyordu. Önce bu cehennemden çıkmak zorundaydım.

Ellerimi masadan indirip sandalyeden kalktım, onu sözlerimle etkileyemiyorsam, biraz geçmişe gitmek fena olmazdı sanırım.

Masanın etrafında dolanıp tam arkasında durdum benden korktuğunu anlayabiliyordum, aslında amacım bu değildi aksine benden korkmamaliydi bana güvenmeliydi.

Şimdi güvenini kazanma vaktiydi.

"Taehyung...ne yapıyorsun? Lütfen oturur musun?"

Yüzüme bakmadan konuşması sinirimi bozmuştu, yüzüme bakamayacak kadar benden korkması sinirimi bozmuştu. Şuan burada olmak sinirimi bozmuştu. Bu aptal adamın yıllar önce yaptığı saçmalık yüzünden burada olamam sinirimi bozmuştu.

Bu adamın varlığı sinirimi bozmuştu.

Ama şimdilik katlanmam gerekiyordu değil mi? Sadece kısa bir süreliğine.

"Sakin ol Bogum, merak etme sana asla zarar vermem. Sen benim en kıymetlimsin."

Birdenbire ayağı fırlaması ile irkilmiştim böyle bir hamle beklemiyordum. Arkasını dönerek yüzyüze gelmemizi sağlamıştı artık ikimizde ayaktaydık.

Aramızda 4 adımlık mesafeyi de hızla kapatıp bana iyice yaklaşmıştı.

Boylarımız neredeyse aynı olduğu için yüzlerimiz tam olarak dipdibeydi.

Bana bu kadar yaklaşmaması gerekiyordu. Yapmamalıydı.

"Anlamadığımı mı sanıyorsun?"

Söyledikleri ile kaşlarım kendiliğinden çatılmıştı. Nasıl yani anladı mı gerçekten? Bu nasıl mümkün olabilir?

Benim çatık kaşlı suratımın aksine onu yüzünde alaycı bir gülümseme vardı.

Kapana kısılmış gibi hissediyordum ama buraya kadar gelmişken geri dönemezdim.

Kaşlarımı düzeltip yüzümü stabil tutmaya çalıştım en ufak hareketimden bile birşeyleri anlayabilirdi.

"Sen neyden bahsediyorsun Bogum, anlamıyorum seni."

Birazda aptalı oynayalım bakalım.

Jungkook karşımda gözlerini devirip alaylı bir şekilde güldü.

Siktir! Gerçekten anlamış olamaz değil mi?

Şu anda birimiz konuşsa dudaklarımız birbine değecek gibiydi. Ve lanet olsun ki onun dudakları hala beni heyecanlandırıyordu.

Ve tabi ki çok geçmeden korkuğum başıma geldi ve Jungkook hiç düşünmeden dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

Anlık gelen yumuşak dudaklar aklımı başımdan almıştı sanki, gözlerim kendiliğinden kapanmış kendimi ona teslim etmiştim.

Siktir siktir siktir!

Hayır! bunu yapamazdım ona teslim olamazdım.

Kalan son irademle zorlukla da olsa kendimi geri çekmeyi başarmıştım.

Bu öpücük sadece dört beş saniye sürmüş olsa da bende asırlık bir etki yaratmıştı sanki.

Cidden hala ondan etkileniyor olamazdım bana yaşattıklarından sonra onu bu kadar arzulayamazdım, kendime bunu yapamazdım.

Dudaklarımız ayrılmış olsa da hala aynı yakınlıkta duruyorduk ve ne ben nede o geri çekilmiyorduk.

Yüzünde bu defa alaylı olmayan gerçek bir gülümseme vardı.

"Hala aynı hissettiriyor dudakların...hm sende dudaklarında hala çok ateşlisiniz."

Bu dediğine istemeden gülmüştüm. İtiraf etmek gerekirse oda hala çok ateşliydi.

Sadece bakışlarıyla bile beni alt üst edebilirdi.

"Taehyung biliyor musun seni burdan çıkartmaya karar verdim."

-

<3

Uzun zamandan sonra yine burdayım işteee.

İyi okumalar💋







Get married | taekook✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin