28

468 35 5
                                    

Jungkook'un ağzından~

Evden çıkışımın üzerinden yaklaşık 1-2 saat geçmişti, neyse ki evden çıkarken telefonum cebimdeydi de şuan saate bakabiliyordum.

Saatlerdir geldiğim parkın bankında oturmuş, hissiz bir şekilde etrafı izliyordum. Ne yapmam gerektiğini yada nereye gitmem gerektiğini bilmiyordum.

Artık eve dönemezdim. Ev her ne kadar benim olsa da eminim onlar hala orada beni bekliyorlardı ve ben yüzlerini bile görmek istemiyordum.

Ama bu bir yandan iyi olmuştu en azından gerçek düşüncelerini öğrenmiştim. Benden ne kadar sıkıldıklarını ve daha fazla tahamul edemeyeceklerini.

Artık yorulduğumu hissediyordum, daha fazla gücüm kalmamıştı. Belkide benim güç kaynağım, görünce kendime geldiğim biri eksik olduğu için böyleydim.

Ciddi anlamda tükenmiştim.

Kafamı kaldırdım, yeni yeni kararmaya başlamış göğü izledim. Derin nefesler çektim içime.

Bir anda ayağa kalktım, yıllardır yapmak istediğim ama asla cesaret edemediğim şeyi yapmak için ayağa kalktım.

Bu son şansımdı şimdi yapamazsam asla yapamazdım.

Ellerimi kendime güç vermek ister gibi sıktım, ve sonuna ulaştığımda beni ne kadar mahfedeceğini bildiğim yolda yürümeye başladım.

-

Yolun bu kadar uzun süreceğini tahmin edememiştim ve yanımda yeterli para olmadığı için yürümek zorunda kalmıştım,  ayaklarım kopmuştu ama sonunda gelmek istediğim yere gelmiştim, onun yanına.

Saat epey geç olmuştu ziyaret saati de büyük ihtimal geçmişti ama buraya kadar gelmiştim ve asla geri dönemezdim, sevgilimi görmeliydim.

Derin bir nefes verip demir kapıdan içeri girdim, her hangi bir tehlikeye karşı, adımlarımı temkinli atıyordum.

Girmeden önce içeri bir bakış attım, bir adam danışma masasında oturuyordu, şansımı denemek için derin bir nefes verip içeri girdim.

Oturan adamın bakışları direkt bana dönmüştü, yüzüme hafif bir gülümseme kondurup adama doğru ilerledim. Bakışları neden bu saatte burda olduğumu sorgular gibiydi.

"Merhaba, buyrun nasıl yardımcı olabilirim?"

Adamın konuşması ile neden buraya geldiğim aklıma gelmişti ve yüzümde ki gülümseme yok olmuştu. Yutkunup konuşmaya çalıştım.

"Şey...iyi akşamlar ben birini ziyaret etmek için gelmiştim."

Adamın yüzü sıkılmış bir ifadeye bürünmüştü sanırım hep bu durumu yaşıyordu.

"Üzgünüm beyefendi, ziyaret saati geçti. Yarın saat 12.00-14.00 arasında gelebilirsiniz."

Omuzlarım düşmüştü, ama pes etmek istemiyordum bu gece sevgilimi görmek istiyordum.

Tekrar şansımı denemek için heyecanla konuştum.

"Ama lütfen onu görmem gerekiyor, bu defalık birşey yapamaz mısınız? Lütfen."

Adam iyice sıkılmıştı ve hafiften sinirleniyor gibiydi.

"Beyefendi ziyaret saati doldu diyorum anlamıyor musunuz? Lütfen zorluk çıkarmayın ve gidin. İsterseniz yarın tekrar gelebilirsiniz ama şimdi lütfen gidin."

Artık bende sinirleniyordum. Ne olacakti bir iki dakikalığına izin verseydi.

Sinirle soluyup ağzımın içinde bir 'iyi akşamlar' geveleyip kapıdan sinirle çıktım.

Ama ben bu gece sevgilimi görecektim başka çerem yoktu.

Aklımda hemen bir plan oluşmuştu zaten, ilk girişte ki uzun demir kapılar her gece kilitleniyordu eğer çıkarsam bir daha girmem çok zor olacaktı, bu yüzden binanın arkasına doğru ilerledim, bu sırada da binayı inceliyordum.

En alt kattaki camların hepsi demir korumalarla kaplanmıştı camdan girme fikrimde böylece yok olmuştu.

Bir üst kattaki camlar korumalı değildi ama biraz fazla yüksekti, belki tırmanabilirsem...

Bu biraz zor bir fikirdi ama denemek zorundaydım.

Tüm binanın çevresini gezip açık bir cam aradım, en sonunda bulmuştum, çok az bir aralık vardı sanırım yanlışlıkla açık kalmıştı.

Tanrı'dan yardım dileyip en alt kattaki demir korumalardan yardım alarak kendimi yukarı kaldırdım, hala üst kata biraz uzaktım, kendimi biraz daha yukarı çekip üst kattaki pencerenin mermerine uzanıp tutundum.

Kendimi iyice yukarı çekip camı açmaya çalıştım, ama az bir aralıktan daha fazla açılmıyordu ve sonradan farkettiğim demir zincirlerle bağlamışlardı...şansıma küfür ederek ve ince belime ve vücuduma güvenerek o küçük aralıktan geçmeye çalıştım.

Çok zordu ve sıkışmış hissediyordum, omuzlarım ve kollarım geçmişti ama gövdem sıkışmıştı ve canım acıyordu.

Tam sıçtığımı düşünürken gerçekten de sıçmıştım.

Bir çığlık kopmuştu ve ben camda sıkışmış bir şekilde çığlığın sahibine bakıyordum. Böyle şeylerin sadece diziler ve kitaplarda olduğunu düşünürdüm ama gerçekte de oluyormuş.

Tırmandığım oda tam da Taehyung'un odasıymış.

O anki şokumu atlatmaya çalışıp, sıkışmış bedenime rağmen Taehyung'u susturmaya çalışıyordum.

"Taehyung lütfen susar misin? Ya beni gördün işte ne bağırıyosun? Tanımadın mı beni ya? Lan sussana birisi gelecek şimdi-"

Bir anda bağırmayı kesimişti ve yüzüme bakmaya başlamıştı.

Anlamaya çalışıyor gibiydi. Tam konuşacağım sırada o beni bölmüştü.

"Sen...sevgilim sonunda geldin."

Bir dakika bir dakika iyice saçmaladım tabi ki de böyle birşey olamaz.

Kafamda ki senaryoyu dağıtmak için kafamı sallayıp oturduğum banktan kalktım.

Kendi kendime gülerken aslında içten içe kendime acıyordum. Oturduğum yerden kalkıp parkın içinde yürümeye başladım, uzun zamandır oturduğum için vücudum uyuşmuştu biraz germe hareketleri yapıp yürümeye devam ettim, parkta kimse yoktu tek başımaydım.

Sanırım artık eve gitmeliydim. Evde birilerinin olup olmadığını da bilmiyordum ama artık gitmeliyim çok üşümüştüm ve uykum gelmişti.

Geldiğim yolu tekrar geri giderken bundan sonra ne yapmam gerektiğini düşündüm en yakınım dediğim ailem gibi gördüğüm insanlar artık bana tahamul edemiyorlardı.

Kelimenin tam anlamı ile göt gibi ortada kalmıştım.

-

EVVETTT UZUN ZAMANDIR YOKTUM VE GELDİĞİM GİBİ DE ÇOK GÜZEL BİR HABERLE KARŞILAŞTIM UKETAE'DE 3. OLMUŞUZZZZZ 🥳🥳🥳🥳🥳🥳👏👏👏👏👏👏👏🥳🥳🥳🥳

HEPİNİZE TEKER TEKER TEŞEKKÜR EDERİM HEPİNİZİ ÇOOK SEVİYORUM

İYİ OKUMALARR

<3

Get married | taekook✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin