35

326 16 0
                                    

Sanırım ikimizde olan biten her bokun farkındaydık. En azından ben farkındaydım. Onu bilemeyeceğim artık.

Aslında en başta gerçekten inanmıştım yani beni tanımamasına ama yani bilirsiniz onu kendimden bile iyi tanıyorum elinin hareketinden bile yapmak istediklerini anlayabiliyordum.

Eh tabi yalan söylediğini anlamam uzun sürmemişti. Tam bir aptaldı koca bir aptal.

Herneyse şimdilik biraz daha müsamaha gösterebilirdim sanırım. Önce amacının ne olduğunu öğrenmeliydim sonrasındaysa...neyse ne işte ona da o zaman karar verirdim artık.

Şimdi onu alıp gelebileceğim tek yere gelmiştim namjoon hyung'un yanınına çünkü ne yapmam gerektiğini bilmiyordum ve bana akıl vermesi gerekliydi yoksa tamamen aptalca bişey yapabilirdim.

Karşımda oturan jin hyung ve namjoon hyung gözlerini Taehyung'un üzerine dikmiş psikolojik durumun nasıl olduğunu anlamaya çalışıyorlardı çünkü 6 yıl boyunca tımarhane de kalan birini ilk defa görüyorlardı ve doğru tepkinin tam olarak ne olduğunu bilmiyorlardı. Bu görüntü beni saniyelik güldürmüştü çünkü çok komik bakıyorlardı.

Ağzımdan kaçan gülüşle herkesin gözü bana dönmüştü hepsi neden güldüğümü anlamak için bana bakıyorlardı, anlık bütün bakışlar bana dönünce ne yapacağımı bilememiştim.

Öylece birbirimize bakarken sonunda namjoon hyung'un aklına konuşmak gelmişti.

"Evet..yani...şöyle ki ben yani biz ben ve jin eee evet as-"

"Ayyh! namjoon ne geveliyosun ağzında ya of gına geldi bana!"

Jin hyung ani bir çıkışla konuşmaya başlamıştı, haklıydı namjoon hyung'un konuşabileceğini sanmıyordum.

"Öncelikle Taehyung hoşgeldin yani uzun zaman sonra tekrar bir araya gelmek güzel, bizim açımızdan."

Taehyung dinliyordu ama pek umrunda gibi görünmüyordu daha çok sıkılmış gibiydi. Jin hyung bir cevap alamayacağını anlayınca tekrar konuşmaya başladı.

"Şuan ne hissettiğini bilmiyorum yani seni anlıyorum diyemem çünkü yaşadıkların hiç kolay şeyler değil dile kolay 6 yıl...6 yıl zindan gibi bir yerde kalmak bilemiyorum...senin için üzgü-"

"Lütfen benim için üzgün olmayın."

Taehyung ciddi ve sıfır duygulu bir şekilde konuşunca bakışlarım onu buldu, aslında şuan burada olmayı hiç istemediği bakışlarından bile belli oluyordu ama başka çaresi yoktu gidebileceği tek yer benim yanımdı.

Kimse daha fazla konuşmadı çünkü herkesin söyleyebileceği tek şey onun için üzüldüğüydü. O ise bunu duymak istemiyordu birinin ona acıdığını düşünmek onu ölesiye çıldırtıyordu.

Eskiden böyle değildi insanların onu önemsemesi hoşuna giderdi ve mutlu olurdu. Şimdi ise sanki hiçbir şeye tahammülü kalmamıştı ama onu yadırgamıyordum haklıydı o cehennemde kim bilir neler yaşamıştı, yaşadıkları onun nasıl değiştirmşti bilemezdim ve tüm bunları bilememek beni kahrediyordu.

Sanki günden güne tükeniyordum. Bu adamın acıları günden güne ikimizi de tükediyordu.

"Herneyse, burada daha fazla geçmişten konuşmak istemiyorum..."

Derin bir nefes alıp bana döndü artık bana bakarak konuşuyordu.

"...madem buraya geldim daha doğrusu getirtildim...biraz geçmiş yerine gelecek hakkında konuşalım hm ne dersiniz?"

Jin ve namjoon hyung ne demek istediğini anlamamış gibi duruyorlardı ama ben çok iyi anlamıştım.

Evet gelecekten konuşmak istiyordu yani benden intikam almak istediği gelecekten konuşmak...

En başından beri kabul etmek istemediğim bu gerçek sözleriyle yüzüme tokat gibi çarpınca yüzümde buruk bir gülümseme oluştu. Biz bu hale nasıl gelmiştik böyle? En başında hatayı ben mi yapmıştım da bu duruma düşmüştük?

İçimi kaplayan pişmanlık ve suçluluk duygusuyla başından beri tuttuğum göz yaşlarım göz pınarlarımda akmaya hazır şekilde dizilmişti, dolu dolu olmuştu gözlerim.

O hala bana baktığı için gözlerimin dolduğunu görmüştü, o anda duygusuz bir şekilde bakan gözlerinden ufak bir üzüntü kırıntısı geçmişti sanki. Daha fazla yüzüne bakmaya dayanamadığım için kafamı hemen karşımda oturan namjoon hyung'a çevirdim oda bana üzgün gözlerle bakıyordu, eminin o da içinden yıllar önce yaptığım şeyin bir hata olduğunu ve asla yapmamam gerektiğini düşünüyordu. Ne diyebilirdim ki kendince haklıydı o da.

Zaten benden başka herkes haklıydı.

Tek suçlu bendim.

Her zaman ki gibi.

"Evet şimdilik buraya gelmiş olabilirim ama bu çok kısa süreliğine olan birşey, size de rahatsızlık vermek istemem. En kısa zaman da kendim ve..."

Tekrar durup bana baktı...tam gözlerimin içine.

"...Bogum için bir ev bulacağım ve buradan gideceğiz."

Bana 'Bogum' dediğ için karşımda ki iki adamın şaşkın bakışları beni bulmuştu, onlara daha olan biteni söylememiştim ve haliyle burada ne haltlar döndüğünü merak ediyorlardı.

Karşıdan Namjoon hyung'a kaş göz işareti yaparak bozuntuya vermemesini söylemeye çalıştım.  Bir süre ne dediğimi anlamaya çalıştı ama en sonunda sesli bir şekilde 'haaa' sesi çıkartarak oda da ki herkese anladığını belirtmiş oldu.

Ama Jin hyung hala anlamamış gibi bakıyordu ve her an bana neden Bogum dendiğini soracak gibi duruyordu. Namjoon hyung hemen olaya el attı ve Jin hyung'a söz hakkı tanımadan konuşmaya başladı.

"Hey! Saçmalama Taehyung, burada istediğiniz kadar kalabilirsiniz. Kendini yeni bir yer bulmak için zorlama lütfen, kapımız size daima açık zaten."

Başından beri hiç konuşmayan ben ilk defa boğazımı temizleyip konuştum, şimdi herkes tekrar bana dönmüştü.

"Evet Taehyung, acele etmemize gerek yok burada kalabiliriz namjoon hyung'un da Jin hyung'un da bunu sorun edeceğini düşünmüyorum."

Taehyung bıkmış bir şekilde bakışlarını üzerimde gezdirdi, istediği şeyler olmadığı için sinirlenmişti sanırım.

"Şimdilik bunları konuşmaya gerek yok zaten zamanı gelince gideceğiz. Eninde sonunda hepimiz gideceğiz."

Son söylediğinin şuan ki durumla alakalı olduğunu hiç sanmıyordum. Yanımda oturan bu adamın bedeni intikam intikam diye yanıp tutuşuyorken aklından da hiç iyi şeylerin geçtiğini düşünmüyordum.

_

<3



Get married | taekook✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin